İstanbul’daki sivil toplum kuruluşları, geçtiğimiz hafta sivil toplum kuruluşlarının (STK) itibarını konuşmak ve bu konuda neler yapılması gerektiğini tartışmak üzere biraraya geldi.
24 STK temsilcisi, iki gün boyunca “İtibar nedir, neden önemlidir? Bir STK’nın toplum, diğer STK’lar ve kamu kuruluşları gözündeki itibarı nasıl oluşur? STK itibarını etkileyen faktörler ve toplumal dinamikler nelerdir?” sorularına yanıt aradı.
STK temsilcilerini Taxim Hill Otel’de buluşturan İtibar Atölyeleri’ne Yaşama Dair Vakıf (YADA) evsahipliği yaptı.
YADA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Çalışkan, geçtiğimiz yıllarda STK’ların diğer STK’lar, toplum ve kamu nezdindeki itibarını ölçen araştırmalar yürüttüklerini hatırlattı: “Araştırmalarımız sırasında gördük ki, kamunun, toplumun ve STK’ların sivil toplum kuruluşlarına verdikleri itibar notu çok düşük. Oysa STK’lar, hedeflerine ulaşmak için etki oluşturmak istiyorlarsa hedef grupları nezdindeki itibarlarını önemsemek zorundalar. Bu da bize STK’ların kendileri hakkında itibar ekseninde düşünmeye ve bir itibar stratejisi inşa etmeye ihtiyaç duyduğunu gösterdi”.
Kamu yöneticilerine göre itibarlı STK'lar
Atölye sırasında YADA’nın geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği “Kamu Kurumu Yöneticilerinin Sivil Toplum Kuruluşları Algı ve Yaklaşımları” araştırmasının ilk bulguları da açıklandı.
21 bakanlıktan 120 müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkanı ve genel müdür yardımcısı ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, STK’ların kamu yöneticileri nezdindeki itibarı düşük ancak yükseliş eğiliminde. Öte yandan, kamunun STK’lara yönelik itibar puanı, hem toplumun hem de STK’ların verdikleri puandan daha yüksek. Kamu yöneticileri arasında en çok itibar gören sivil toplum kuruluşları ise AKUT, Kızılay, TEMA, LÖSEV ve SETA.
Araştırma Koordinatörü Ulaş Tol, “Sonuçlar hem kamunun hem de STK’ların işbirliğine açık olduğunu ancak bu işbirliğinin geliştirilmesi önünde karşılıklı kaygılar bulunduğuna dikkat çekiyor.” dedi.
Kamu yöneticileri: STK’lar önyargılı
Araştırma sonuçlarına göre, bu kaygıların başında STK’ların kendi aralarında ve kamu ile iletişimsizliği geliyor. Hem kamu hem de STK yöneticilerinin önemli bir bölümü, bu iletişim eksikliğinde her iki tarafın da sorumluluğu bulunduğu görüşünde. Kamu yöneticilerine göre iletişim eksikliğinin yanı sıra “güvensizlik” ile “STK”ların toplumdan kopuk, tabanı bulunmayan, toplumun değer ve ihtiyaçlarını yansıtmayan yapılar’ olduğu düşüncesi de kamunun STK’ları muhatap almasının önündeki engeller. Ayrıca, kurumsallaşmamış olma, amatörlük gibi kapasite zayıflığına işaret eden faktörler de öne sürülen gerekçeler arasında.
Kamu yöneticileri, kamunun otoriter yapısı, iş yükü ve mevzuat sınırlılıklarının yanı sıra STK’larla ilişkiye hazırlıksız olmasının da kamu-STK diyaloğunu güçleştirdiği düşüncesinde.
STK Temsilcileri: Araştırma STK’lara ayna tuttu
Atölyeye katılan STK temsilcileri de bu çalışma sırasında STK’lara “objektif bir gözle” bakma itibar konusundaki eksikliklerini görme imkanı bulduklarını belirterek, bu ihtiyacı fark etmiş ve gündemlerine almış olmanın önemini vurguladılar.
Bazı STK temsilcileri, STK’ların kolektif kriz masaları olması ve ortaklaşa çalışma yürütebilmeleri; STK diyalog merkezleri kurulması; gönüllü şirketler gibi hareket ederek işbirlği imkanları yaratmaları önerilerinde bulundu.
STK temsilcilerinin üzerinde durdukları bir başka nokta, STK’lar arasındaki iletişim eksikliği idi. İletişim ve işbirliğinin toplumsal etki yaratmak ve paydaşları gözünde itibar sahibi olmak için gerekliliğine değinen STK temsilcileri, başarılı STK’ların teşvik edilmesinin önemini de hatırlattılar.
ENSAR Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Zerenli, “Atölye çalışması bize bir ayna tuttu”; Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, “STK’ların bu konuda nerede olduğunu net bir biçimde gösterdiniz, ışık tuttunuz” dedi.
KA-DER Proje Koordinatörü Sahra Daşdemir, “işaret ettiğiniz pek çok nokta, diyalog kurmak, diyalog kurmanın öneminin farkında olmak konusunda önemli”; 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı (YEKÜV) Mütevelli Üyesi Mine Akşar da ”STK’lar olarak kendi kendimize yardım etmemiz gerektiği konusunda farkındalık yaratıyorsunuz” diye konuştu.
Çok iyi işler yapan pek çok dernek ve vakıfın birbirlerinden habersiz olduğunu vurgulayan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği İletişim Koordinatörü Ece Nahum ise, “STK’ların birleştiği ve birbirlerinden haberdar oldukları ölçüde itibarlarının artacağına inanıyorum” dedi.
Erarslan: İtibar çalışması yalnızca bir başlangıç
Proje Danışmanı Ayşe Utku Erarslan ise İstanbul’da gerçekleştirdikleri atölye çalışmalarının 2014 yılı boyunca devam edecek üç aşamalı bir etkinlikler serisinin ilk adımı olduğunu vurguladı: “Bugünkü gündemimiz, sorunu tespit etmeye yönelikti. İtibar atölyelerini Ankara ve Diyarbakır’da da tekrarlayacağız. Toplam 100 STK’ya ulaşmayı hedefliyoruz. İkinci aşamada, ‘İtibar Stratejileri Atölyeleri’ düzenleyecek, kurumsal bazda itibar stratejisi oluşturmanın yollarını araştıracağız. Üçüncü aşamada ise bir itibar kampanyası faaliyeti yürüteceğiz” dedi.
Sivil toplum kuruluşlarının iletişim ve işbirliğini güçlendirecek bir sosyal medya uygulaması önümüzdeki aylarda hizmete girecek ve kamu ve toplum nezdindeki STK algı ve yaklaşımlarını ölçen üç araştırma karşılaştırma raporu ise Mart ayında yayınlanacak.