İki ayrı sözleşme
212 Sayılı Yasa uyarınca çalışanlara yeni düzenlenen iş sözleşmesinde, kıdem tazminatının daha düşük ödenmesi amacıyla ikili bir sözleşme öneriliyor.
Gazeteciye ana sözleşmeyle birlikte "Fikir ve Sanat Eserleri" ile ilgili ikinci bir telif sözleşmesi imzalatılarak aldığı ücret iki bölümde gösteriliyor.
Ana sözleşme ile telif esasına dayalı iki ayrı sözleşme yapılarak, yasal haklara esas alınan ücret miktarı düşürülüyor.
212 sayılı Basın İş Kanununa göre, istenirse mukavele dışı yazılar yazılabilir ve bunun için ayrıca ücret kazanılabilir (m.15). Mukavele dışı yazılar için gazeteciye ücret ödenmek isteniyorsa bunu engelleyen bir husus yok. Yasa açık olarak böyle bir konuyu düzenlemiş.
Bu nedenle, gazeteci ile gazete sahibi arasında iş sözleşmesi varken ve gazetecinin mukavele dışında geliştirdiği yazılar için ayrıca ücret ödenebileceği yasa hükmü olarak zaten düzenlenmişken, böyle bir konuyu düzenlemek için telif ücretini gündeme getiren ikinci bir sözleşme yapılması yerinde değildir.
Sözleşmede tek taraflı değişiklik
Sözleşmede, medya grubunun genel iş sözleşmesinde yapılacak değişikliklere, gazetecinin peşinen uymayı kabul edeceği öngörülüyor.
Sözleşmeye, konu belirtilmeden, "sözleşmenin tek taraflı olarak değiştirilebileceği" yönünde hüküm konulması, endişe yaratabilir.
Esasen, tarafların zaman içinde sözleşme hükümlerinde değişiklik yapabilme imkanları olabilir. Ancak, bunun rıza ile gerçekleşmesi beklenir. Aksi takdirde, tek taraflı yapılacak esaslı bir değişiklik, diğer taraf açısından sözleşmenin haklı nedenle feshi hakkını doğuracaktır.
Ancak, uygulamada bazı durumlara özel olmak kaydıyla önceden olur alma yoluna gidildiği görülebilir. Örneğin, aynı işverenin başka yerlerde başka işyerleri varsa, duyulan gereksinime göre kişinin diğer işyerinde çalışması istenebilir ve böyle bir yer değişikliğinin olabilme olasılığına karşı, onay, iş sözleşmesi ile baştan alınabilir.
Bunun dışında, "her türlü değişikliğin tek taraflı olarak ve rıza alınmaksızın yapılabilmesi" yönünde alınacak bir olur, sözleşmenin dengesiz kurulmasına neden olur. Sözleşmeye konulmuş, bu yönde hükümler bulunsa bile, yapılan değişikliğin niteliği itibarıyla, önceden alınmış olura dayanılarak yapılan uygulamaların hukukiliği her zaman tartışma yaratabilir.
Ancak, iş ilişkisi devam ederken yapılacak yeni bir iş sözleşmesinde yer alan hükümler, iş ilişkisi kurulurken konulan hükümlerden çok daha bağlayıcı olabilir. Bu nedenle, bu tür değişikliklere daha özenli dikkat gösterilmesi gerekir.
"Muhabir de tazminat öder mi?"
Sözleşmede, bir haber ya da yazı nedeniyle medya kuruluşunun tazminat ödemeye mahkum olması halinde, bu tazminatın işverence saptanacak bölümünün gazeteci tarafından ödenmesi öngörülüyor.
Basın İş Kanunu, "mahkumiyet" halinde ne olacağını düzenlemiştir. Buna göre, mevkutedeki yayınından dolayı hürriyeti sınırlandırılan gazetecinin ücreti işveren tarafından ödenmeye devam edecektir.
Hatta, hürriyeti sınırlanan gazeteci, bağlı olduğu kadroya yapılacak toplu zamlardan emsali gibi yararlanacaktır.
Yine, mevkuteden ayrıldıktan sonra bile hürriyeti sınırlanan gazeteciye, ücret tutarında tazminat ödenecektir.
Bu hakların uygulanabilmesi için tek koşul, yazının, mevkute sahibi ve yazı işleri müdürünün bilgisi dışında yayınlanmamış veya onaylanmış metin üzerinde sonradan değişiklik, ekleme veya tahrifat yapılmamış olmasıdır (m.17).
Bu bağlamda, gazetecinin mevkutede yayınlanan yazısından dolayı hürriyeti sınırlandığında (mahkum olduğunda) ücretinin ödenmesine veya tazminat ödemeye yükümlü hale gelen gazete sahibinin, "tazminat"ın bir bölümünü gazeteciye ödetmek istemesi, söz konusu hükmün ruhuna uygun değildir.
Yukarıda belirtilenler ışığında, paralel bir düşünceyle ancak, yazı işleri müdürü veya gazete sahibinin bilgisi dışında yayınlanmış veya sonradan değiştirilmiş, ekleme yapılmış bir yazı söz konusu ise, hukuki bir yaptırım olarak ödenecek tazminatın, gazeteciye yöneltilmesinin mümkün olabileceği kabul edilmelidir.
Terfi zammı
İş sözleşmesinde, yasayla gazetecilere hak olarak verilmiş terfi zammı, kurumda altı ayda bir geleneksel olarak yapılan iyileştirme zamlarının içinde eritiliyor.
Basın İş Kanununun 4. maddesine göre, gazetede çalışmanın bir karşılığı anlamında, gazetede geçen her iki yılda bir gazeteci terfii ettirilir. Terfi zammı, iş sözleşmesinde yazılı olan yüzde nispetinde yapılacaktır. Bu nedenle iş sözleşmesine terfi zammının miktarının açık olarak konulmasında yarar bulunmaktadır.
Terfi zammı kişinin durumuna bağlı bir uygulamadır. Bu nedenle, toplu halde uygulanan ücret artışlarından ayrıca ve kişiye özel olarak uygulanmalıdır.
Sağlık muayenesi ve sınavlar
Sözleşmede, gazetecinin işverence sağlık muayenesine, sınava tabi tutulacağına ilişkin düzenlemeler yer alıyor.
Sağlık muayenesi, iş ilişkisi kurulurken gazetecinin, yapılacak işe uygun, harekete, yer değişikliğine sağlık açısından bir engelin olup olmadığını anlamak vb nedenlerle uygulanabilir. Keza, işe girişte sınav yapılması da seçime objektif bir şekil getirilmesi anlamında yerinde olabilir.
İş sözleşmesi devam edenler açısından ise, terfiye objektif zemin oluşturması açısından bir sınav söz konusu edilebilir.
Fazla mesai karşısında, ek serbest zaman
Sözleşmede, fazla mesai uygulamasının ücretlendirilmesi yerine "ek serbest zamanla" karşılanması öngörülüyor.
Fazla çalışmanın karşılığında ek serbest zaman verilmesi uygulaması, 4857 sayılı İş Kanununda getirilmiş yeni bir yaklaşımdır. Bundan esinlenerek yapılmak istense de, yıllık ücretli izin hakkı,Basın İş Kanununun 21. maddesinde açık olarak düzenlenmiştir. Bu Kanunda 4857 sayılı İş Kanununa paralel bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle, yasal olarak uygulaması olanaklı değildir.
Çalıştıktan sonra ücret
Sözleşmede, "ücretlinin ifa ettiği hizmet karşılığı ücrete hak kazandığı" yazıyor.
Basın İş Kanununa göre ücret, diğer iş kanunlarından farklı olarak peşin ödenmektedir. Bu nedenle, çalıştıktan sonra ücret yaklaşımı yasaya uygun değildir.
İş sözleşmesinin fesih hakkı
İş sözleşmesi, ücretlinin iş sözleşmenin fesih hakkının, üç ay önceden yapacağı yazılı bildirime bağlı olacağına hükmediyor.
İş sözleşmesinin bildirimli feshinde bildirim süresi gazeteci açısından bir ay olarak belirlenmiştir (m.7). Bu sürenin iş sözleşmesiyle arttırılabileceği ayrıca hükme bağlanmıştır (m. 8).
Bu nedenle, sürenin arttırılması mümkün olmakla birlikte, bu tür koşulların iş ilişkisi kurulurken gündeme gelmesi gerekir. Halen iş sözleşmesi devam edenler açısından böyle bir değişiklik yapılmak istendiğinde, karşı tarafın rızası mutlaka alınmalıdır. Aksi takdirde, bu değişikliğin yapılması Kanuna uygun düşmeyecektir. (BB/YS)