Sözcü gazetesi yöneticileri ve çalışanlarına yönelik davanın ikinci duruşması İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay, İzmir muhabiri Bekir Gökmen Ulu, Sözcü gazetesi internet sorumlusu Mediha Olgun ile Sözcü Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli’nin yargılandığı davanın duruşması Sözcü gazetesi yazarlarından Rahmi Turan’ın tanık olarak dinlenmesiyle başladı.
Turan: Muhalif gazetenin önünü kesmek istediler
Mahkeme başkanı Şimşek Turan’a, gazetenin yayın politikasının ne olduğunu ve yayın politikasının “FETÖ” ile ilgisi olup olmadığını sordu.
Turan şöyle konuştu:
“Sözcü'den önce Gözcü çıkıyordu. Doğan Grubu'nun patronu Gözcü'yü kapatmaya karar verince ben çok eski arkadaşım Ertuğrul Akbay'a haber verdim. FETÖ ile ilişkilendirildiği vakit elimde olmadan tüylerim diken diken oluyor acı acı gülümsemek istiyorum. Sözcü FETÖ ile ilişkili olsaydı kurulduğu yıllarda büyük reklamlarla girerdi ama öyle olmadı.”
Akbay'ı doğduğu günden beri tanıdığını beyan eden Turan, Akbay’ın İsviçre’de bir yüksek okulda okuduğunu belirterek, “FETÖ okullarında okudu lafı bana sanki uzaydan uydurma bir söz gibi geliyor. Bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Muhalif bir yapısı vardır Sözcü'nün. Kurulduğu günden beri iktidarlara muhalifti. Şimdiki iktidar geldikten sonra da muhalefete devam etti. Gazetenin önünü kesmek için Burak Akbay'a böyle bir iftira atılmış olabilir.”
Mahkeme başkanı manşeti sordu
Mahkeme başkanı ise, “Gazete manşetlerinin FETÖ ile ilgili gazetelerin manşetleri ile benzer olmasına ne diyorsunuz” diye sordu. Turan, “FETÖ'den talimat alma gibi bir şey söz konusu bile olamaz. FETÖ ile ilgili hiçbir arkadaşımın ilgisini hiç kimse gösteremez” diye cevapladı.
Koru: Akabay'ın cemaat evinde kalmadı
Daha sonra duruşmada gazeteci-yazar Fehmi Koru tanık sıfatıyla dinlendi.
Koru, iddianameye "delil" olarak giren "Sözcü gazetesi cemaat projesi mi?" başlıklı yazısına ilişkin olarak, "Cemaate biraz bu konuda bir komploculuk atfederek böyle bir gazete ile irtibatlı olabilir mi diye temeli olmayan bir kuşkuyu ifade etmiştim" dedi.
Koru şunları söyledi:
“Ben gazetenin yayın politikası, kuruluşu, yayın felsefesi, çalışanları ve sanık 3 kişi hakkında kişisel bilgilere sahip değilim. Sadece benim 2010 yılında yayınlanmış bir yazım var. O yazıdan hareketle sağda solda başka şeyler yayınlandı. O sebeple ben tanık olarak 2016 yılının Ağustos ayında savcılık tarafından çağrılmıştım. Orada da anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay'ın bana aktardığı oğlunun o sırada İsviçre’de öğrenci olduğu ve güzel insanlarla tanışarak vatana millete dini hassasiyetlere sahip bir insan olarak yetiştiği şeklinde aklımda kalan bir cümlesi olmuştu.”
Mahkeme başkanı “Güzel insanlar kim, cemaat veya FETÖ adı geçti mi?” diye sordu. Koru şöyle cevap verdi:
“Bu olay 1990’lı yılların ilk yarısında geçti. O zaman FETÖ yok. Cemaat diye adlandırılan bir grup var. Ben oraya çektim. Yani o ‘Güzel insanlardan' kastının o olabileceğini tahmin ettim. Tahminden de daha az belki bir şey. Ama bugünden düne dönüp baktığımda o sırada kendisine çocuğuyla övünmek amaçlı özü olmayan bir açıklamadır diye düşünüyorum.”
Koru, savcılık ifadesindeki “Burak Akbay’ın İsviçre’de cemaate ait bir evde kaldığı” iddiasına karşı da “İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış” ifadelerini kullandı.
Üçüncü duruşma 30 Mayıs'ta
Gazete avukatları, Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının, Gökmen Ulu ve Mediha Olgun hakkındaki adli kontrol şartlarının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, talepleri reddetti, Burak Akabay hakkındaki yakalama kararının devamına hükmetti.
Davaya 30 Mayıs'ta devam edilecek.
Ülgen: Yakalama kararının anlamı kalmadı
Sözcü avukatı Celal Ülgen duruşmanın ardıondan de yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Soruşturma savcısının bütün savları çöktü. Dayandığı tanıklar bir bir iddianamede yazılanların tam aksini söyledi. Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının bir anlamı kalmamıştır. Burak Akbay hakkında olumsuz tek bir kanıt kalmadı. Kala kala ortada Sözcü'nün manşetlerinden cımbızla çekilen sözcükler var. Sözcü yazmış, o dönemdeki cemaatçi basın da yazmış. Bu benzerlik soruşturma savcısına göre dikkat çekiciymiş. Yani bir gerçeği FETÖ'cüler söylerse siz söylemeyeceksiniz demek istiyorlar. Üstelik FETÖ medyası ile örtüşme yandaş medyada iktidar boyu sürüp gitmiş.
“Sözcü sorumlu bir basın kuruluşudur. Muhalefet iktidardan daha ciddi bir iştir. Sözcü bu ciddiyete uygun yayın yapmıştır. Sözcü gibi bir gazetenin yayınına ödül verilmesi gerekir. Gazetecilik mesleğinin anlamlandıran Sözcü’ye yandaş medya kumpas kurarak sesini kesmek istemektedirler. Gerçeğin su yüzüne çıkma gibi bir refleksi vardır. Kimse bu refleksi engelleme gücüne sahip değildir.”
Ne olmuştu?Sözcü gazetesine 19 Mayıs 2016’da operasyon yapıldı, Burak Akbay, Mediha Olgun, Bekir Gökmen Ulu ve Yonca Yücekaleli hakkında “Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması” kapsamında gözaltı kararı çıkarıldı. Yedi gün gözaltında tutulan Ulu ve Olgun tutuklanırken, Yücekaleli ise serbest bırakıldı. Olgun 22 Eylül’de adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Ulu da 8 Kasım'da tahliye edildi. Akbay ise hala yurtdışında. İddianamedenSözcü çalışanlarına “silahlı terör örgütünü yönetme”, “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” ve “silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçlamalarının yöneltildiği 73 sayfalık iddianameyi Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren hazırladı. Bulmacadan soruşturmaİddianamede 1 Ocak 2016 tarihli Sözcü manşeti soruşturma nedeni olarak yer alıyor. Söz konusu manşette “2016 falınız”, spot olarak da “Tabloda gördüğünüz üç isim bu yıl da hayatınızda olacak” yazıyor, görsel olarak “Recep”, “Tayyip” ve “Erdoğan” sözcüklerinin birden fazla kullanıldığı bulmaca yer alıyor. İddianamede şu ifadelere yer veriliyor: “…bulmaca tablosunda " TAYYİPİC, ÖLRECEP, YERDOĞAN, YEZIT, " Şeklindeki kelimelerin bariz bir şekilde verilmesinden dolayı bu yer cumhuriyet başsavcılığınca doğrudan soruşturmaya geçildiği, buna ilişkin görselin aşağıda belirtilen şekilde olduğu;…” Haberler suçSavcı Ekren, Gökmen Ulu imzalı 15 Temmuz 2016 saat 16.25 tarihli “Sözcü Erdoğan’ı buldu” haberini “delil” sayarak şu ifadeleri kullandı: “…Sözcü Gazetesi çalışanı Bekir Gökmen Ulu'nun saat 16.25 itibari ile gazetenin internet sitesinde yayınlanan haberde, Cuntacı gruba, Cumhurbaşkanımız için planlanan suikast girişimine yol gösterici, davet edici ve suç ifası öncesi ile sonrası için kolaylaştırıcı haber yaptığının belirtildiği, söz konusu haberin yayınlandığı gazetenin internet sitesi sorumlu yazı işleri müdürünün tarih itibariyle şüpheli Mediha Olgun'un olduğunun belirtildiği,…” Savcı Ekren, sözcünün 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına dair haberleri hakkındaysa “Sözcü Gazetesi yetkililerine söz konusu bilgileri haricen ulaştırdıkları, gazetenin de kamu oyunda algı oluşturma kapsamında söz konusu bilgileri gerçekmiş gibi ve süreklilik arz edecek şekilde haberleştirme gayretinde olduğu,” değerlendirmesi yaptı. İddianamenin tanıkları arasında Ersoy Dede, Cem Küçük, Fehmi Koru, Hüseyin Gülerce de yer alıyor. |
(EA)