Seçime katılmakla birlikte "seçilme" olasılığı bulunmayan, mevcut sistemi kabul eden ve savunan partiler de sağlığa ilişkin benzer politikalara sahipler. Bu partilerin sağlık alanına ve hizmetine ilişkin saptama, çözüm ve önerileri de genel olarak birbirine benziyor.
Seçime katılan ancak, seçilme olasılığı olmayan "muhalif ve sol" partiler ise genel olarak "kamucu ve genel bütçeden bedelsiz yararlanılabilen" bir sağlık hizmetinden yana olduklarını ve iktidar olabilirlerse bunu sağlayacaklarını söylüyorlar.
Ancak bu partilerin bunu nasıl yapacakları ve yaşanan sorunlara ilişkin somut çözümleri konusunda bir netlik gözlenmiyor.
* * *
Seçime yönelik olarak partilerin sağlık politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğumuz bu dizinin bundan önceki dört bölümünde yaptıkları ve yapmadıklarının ışığında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) politikalarını, ele almıştık.
Bu haftadan başlayarak seçime kadar olan dönemde de diğer partilerin yaklaşımlarını ortaya koymaya çalışacağım.
Ancak baştan söyleyeyim ki, tüm partilerin "sağlık alanını" ayrıntılarıyla ortaya koyan programları "seçim beyanname"lerinde ve programlarında yer almıyor.
Bu da onların "sağlığa ilişkin yaklaşımlarını" genel düzeyde ortaya koyan bir somut bir kanıt.
AKP'den sonra ikinci olarak ele alacağımız parti "ana muhalefet"te olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP).
CHP'nin seçime yönelik vaatlerinde sağlığa ilişkin iki nokta öne çıkıyor:
* Ulusal sağlık sigortası kurulacak. Tüm yurttaşlar sadece nüfus cüzdanını göstererek sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanacak.
* Muhtaç sanatçıların, muhtarların ve yoksulların primlerini devlet ödeyecek.
* * *
CHP'nin İnternet sitesinde yer alan seçim pusulasının "Sağlık ve Engelliler" başlıklı bölümünün sloganı ise "Parası olana değil, herkese 'gerekli ve kaliteli sağlık hizmeti" olarak belirlenmiş.
Pusulanın bu bölümünün başında sağlık hizmetinden yararlanmak için "nüfus kâğıdı"nın yeterli olacağı, vatandaşlık numarasıyla herkesin "hakkı olan" sağlık hizmetini "zamanında, yeterince, eşit ve yüksek kaliteli" şekilde alabileceği, "Yeşil Kart"a gerek olmayacağı belirtiliyor.
Bu ülkenin tüm vatandaşlarının nüfus kağıdı ve vatandaşlık numarası olduğuna göre, sağlık hizmeti sunulurken bunun sorgulanmasının anlamı çok belli olmasa da bu numaranın temel alınacağı bir modelin önerildiği anlaşılıyor.
Bu öneri pusulanın ilerleyen bölümünde ayrı bir başlıkla "Ulusal Sağlık Sigortası"ndan söz edilerek açımlanıyor.
* * *
"Herkese Ulusal Sağlık Sigortası" başlıklı bölümde getirileceği belirtilen modelin şu anda yasası çıkmış bulunan ve 2008 başından itibaren uygulanacağı belirtilen "Genel Sağlık Sigortası"ndan tek farkı adı.
Çünkü bu USS'nin ayrıntısının mevcut GSS'den hemen hiçbir farkı yok. CHP'ye göre tüm yurttaşlar, sosyal ve ekonomik durum ayrımı gözetmeden kapsam içinde olacak, Özel Sağlık Sigorta Sistemi "USS"yi tamamlayacak, "Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK" ayrımından ve Yeşil Kart gibi uygulamalardan kaynaklanan, sosyal güvenlikte eşitsizlik yaratan farklılıklar böylelikle ortadan kalkmış olacak. Bu sigorta sistemi sürdürülebilir ve güçlü bir Sosyal Güvenlik politikasıyla bütünleştirilecek.
Bu belirtilenlerin anlamı ise çok açık: Buna göre "belirli bir kazancı olan insanlar ödeyecekleri 'primlerle' sağlıkları için bir katkı ve katılımda bulunarak" bu hizmetten yararlanacaklar.
Yoksulların sağlık sigortası priminin devlet tarafından karşılanmasının sağlanacağı yine aynı seçim pusulasında açıkça yazılmış. Böylece, bir güvencesi olmayanlar "sosyal devlet"in koruması altına alınmış olacak. CHP böylelikle "Sağlık hizmetlerinde herkese fırsat eşitliği sağlamış" olacak.
Yani CHP'nin sağlık hizmet modeli "genel bütçeden karşılanan bir sağlık hizmeti" şeklinde değil, "herkesin prim ödeyerek yararlanacağı bir sağlık hizmet modeli" şeklinde uygulanacak.
Bu programın ışığında CHP'nin sağlığın finansmanı bakımından önerdiklerinin, AKP'nin şu anda uyguladıklarından farklı olmadığını net olarak söylemem mümkün görünüyor.
* * *
Pusulanın sağlık bölümünde biraz ileride "Koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetlerini etkinleştireceğiz, bedelsiz sunacağız" deniliyor. Ancak finansmanla ilgili bölümdeki ibare düşünüldüğünde CHP'nin bu konuda kafasının karışık olduğu anlaşılıyor.
Eğer finansman açısından değerlendirilecek olursa, getireceği bu uygulama AKP'nin yapmaya çalıştıklarından daha da geri olacak.
Çünkü CHP farklı olarak "hastalıkların tanı ve tedavisine yönelik hizmetlerle" topluma yönelik "koruyucu sağlık hizmeti" veya "birinci basamak sağlık hizmetleri"nin de karşılığının bu "finansman yöntemiyle" sağlanacağını söylüyor.
Oysa AKP, uygulamada gerçekleştirememiş olsa da, "topluma yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin finansmanını genel bütçeden karşılanacağını" belirtiyordu.
* * *
CHP seçim pusulasında, "zamanında, yeterince ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşabilme"nin temel insanlık hakkı olduğu, bu hakkın, kişinin "ödeme gücü" engeline takılmasına son verileceği, "ana rahminden ölüme kadar" sağlık hizmetlerinin, tüm yurttaşlarımız için kolay ulaşılabilir, nitelikli ve eşit olmasının sağlanacağı belirtiliyor.
Böylelikle sağlık kurumlarında hasta ile doktor arasına paranın girmeyeceği, herkesin doktorunu seçebileceğini, bıçak parasına da kesinlikle son verileceği söyleniyor.
Pusulada belirtildiğine göre bunlara son verilecek ama "sağlık personeli haklarını eksiksiz olarak alacaklar".
Dahası "ihmale uğramış bölgelerde" görevlendirilen hekimlerin döneceği tarih ve yeri göreve gitmeden önce belirlenecek. Mahrumiyet bölgesinde çalışan hekim ve sağlık personeline ek gelir ve diğer belirli sosyal olanakları sağlanacak.
Çok açık biçimde belirtilmese de "ihmal edilen" bu bölgelerde çalışacak sağlık personeli için bir tür "zorunlu hizmet" uygulaması geçerli olacak. Çünkü pusulada bu konuda yukarıdaki sözlerden başka bir ayrıntı bulunmuyor.
* * *
Pusulaya göre sağlık hizmet modeli ise "224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Kanunu"nun uygulanması şeklinde yani "birinci basamak sağlık hizmetleri" temel olacak şekilde düzenlenecek. Ancak CHP bu yasanın da "güncelleştirileceği"ni söylüyor.
Bu modelin gereği olarak "koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verileceği; bulaşıcı ve salgın hastalıkların Avrupa ülkeleri düzeyinde kontrol altına alınacağı" pusulada belirtiliyor.
Bunun gerçekleşmesi için sağlık ocağı ve sağlık evi sayısının yeterli düzeye çıkarılmasını, mahrumiyet bölgelerindeki sağlık kuruluşlarının eksikliklerinin süratle giderilmesini, personel yokluğundan hizmet veremeyen sağlık ocaklarının işler hale getirilmesini ve gerekli olan "sağlıkta insan gücü ve hizmet dağılımındaki bölgelerarası eşitsizliklerin giderilmesini" de bir iş olarak önüne koyuyor.
* * *
CHP eğer iktidar olursa, yönetsel olarak da Sağlık Bakanlığı "sorumlu koordinatör bir yapı"ya dönüştürecek ve böylelikle "özel ve kamusal sağlık hizmetleri" birbirlerini tamamlayıcı, etkili ve verimli çerçevede sunulmuş olacak.
Bunların yapılması için bütçeden ve ulusal gelirden sağlığa ayrılan pay "yeterli ölçüde" artırılacak, sağlık kurumlarındaki "Döner Sermaye İşletmeleri" hizmetin sunumunun etkinleştirilmesini sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılacak.
Programın diğer ayrıntıları arasında "mevcut ihtiyaç fazlasının yurt dışı talebe" yönlendirileceği, kent nüfuslarıyla mevcut hastane yatak kapasiteleri arasında uyum sağlanacağı, bakıma muhtaç yaşlılar için çok sayıda huzur evleri, yaşlı hastaneleri kurulacağı, bilinçli ilaç tüketimi için ilgili meslek odalarıyla işbirliği yapılacağı, ilaçta reklam ve promosyonların sınırlandırılacağı, jenerik (eşdeğer) ilaç kullanımı ve yurt içinde üretiminin özendirileceği konuları yer alıyor.
* * *
Bunları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde CHP'nin de "aile hekimliği" uygulaması dışında esas olarak sağlık hizmetlerinin finansmanı, döner sermaye uygulaması yoluyla hizmetin özelleştirilmesi gibi temel konularda Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) önerdiği sağlık programları doğrultusunda bir sağlık modeli uygulayacağını anlıyoruz.
Bu model şu anda zaten uygulanıyor; dahası "sağlık hakkı ve sağlık hizmetlerine ulaşma ve yararlanma hakkı" bakımından ortaya çıkan bir çok soruna yol açıyor.
O zaman en azından "sağlık hizmetleri bakımından", CHP'nin "doğru bir seçenek oluşturmadığı"nı söylemek mümkün görünüyor.
Seçmen eğer sağlığına öncelik vererek bir seçim yapacaksa bunu göz önünde bulundurmalı.(MS/EÜ)
* Sürecek
30.06.2007