Paris 8 Üniversitesi, Shoah Memorial ve Anadolu Kültür’ün İstanbul’da düzenlediği ‘Bir Yüzleşme Serüveni: Holokost Sonrası Fransa’da Hafıza Politikaları’ kapsamında tarihçiler Tal Bruttmann ile Mehmet Polatel el konulan malları tartıştı.
Paris 8 Üniversitesi’nden Nora Şeni’nin moderasyonunu yaptığı oturumda Brutmann Vichy döneminde Yahudi mallarının gaspını ve arileştirmeyi anlatırken Polatel de Osmanlı’da Ermeni mülklerine el koyma sürecini aktardı.
Bruttmann: Fransa toplumu da Arileştirme projesinde
“Arileştirme (Arianisation) çok özel bir sözcük, bir Nazi sözcüğü, 1932’de Nazilerin başlattığı bir siyasi proje. Yahudilerin mallarına el koyma anlamına gelen bu yüzden masum olmayan bir sözcük.
“İlk olarak Almanya içinde Yahudilerin mallarına el konarak onları Almanya dışına göç etmeyi amaçlayan bu proje bir süre sonra tüm Nazi Avrupa’sına yayıldı. Bu anlamda Yahudi soykırımının ve Nihai Çözüm politikasının ilk adımıydı.
“Fransa’daysa Yahudi işletmeleri, Fransa hükümetinin (Vichy hükümeti) bu politikayı benimsemesinden çok önce hedef haline getirilmişti. Fransa’nın pek çok bölgesinde Yahudi işletmeleri saldırıya uğruyordu.
“Peki Yahudilerin ya da Sinagogların değil de Yahudi işletmelerinin saldırıya uğramasının nedeni neydi? Çünkü bu sayede Yahudiler sosyal ölüm yaşıyor, ekonomik ve sosyal hayattan dışlanıyordu. Çünkü bu işletmeler Yahudilerin toplumun başarılı birer üyesi olabileceklerinin bir göstergesiydi.
Yahudilere yasak meslekler
“Nazilerin Arileştirme politikasının benimsenmesinin ardından da Fransa’da her bir Yahudi belediyelere gidip Yahudi olduklarını, ailelerini ve hangi mallara sahip olduklarını beyan etmek zorundaydı. Bu dönemde Yahudilerin doktorluk, gazetecilik de dahil yaklaşık 40 meslek dalında çalışması yasaktı. Bu şekilde Yahudileri toplumda etkili meslek alanlarından uzaklaştırmayı amaçladılar.
“Yahudilerin el konulan malları açık arttırmayla halka satıldı. Bu açık arttırmaları duyuran afişler sokaklara asılmış, reklamları gazetelerde yayımlanmıştı. Yani Fransa toplumu da ne olduğunun ve ne olmadığının farkındaydı. El konulan işletmeler “Arileştirilmiş” el konulmayan işletmelere ise “Bu bir Yahudi İşletmesidir” posteri asılması zorunlu hale getirildi.
“1942’ye gelindiğinde el konulan malların yüzde ellisi satılmıştı. Savaşın ardından Fransa hükümeti bu malları sahiplerine geri vermeyi amaçladı. Ancak o zaman kimse büyük resmin farkında değildi, kimse soykırımı bilmiyordu. Uluslararası kamuoyunda el konulan mallar ile ilgili çok büyük bir tartışma yaşandı ve Fransa hükümeti de bu malları sahiplerine geri verme kararı aldı. 1990’ların sonuna gelindiğinde el konulan malların yaklaşık yüzde 90’ı iade edildi. Ancak yüzde onluk kesim soykırımda ölenlere ait olarak devletin elinde kaldı. Bugün bu yüzde onluk kesim Soykırım ve hafıza politikaları, yardım ve sosyal politikalar ile soykırımdan kurtulanlar için harcanıyor.”
Polatel: Ermeni malları gaspı 1915’ten önce başladı
“Osmanlı’da Ermeni mallarına el koyma süreci devlet tarafından sistematik olarak yürütüldü. Ermeni mallarına el koyma 1915’ten önce başlamıştı. Soykırım öncesi katliamlarla el konulan malların yanı sıra, iç düşman olarak görünen Ermenilerin yasal haklardan mahrum bırakılması sonucu mal gaspları “1890’ların sonunda günlük bir olay haline gelmişti. Yani mal gaspları Ermeni soykırımı ile birlikte başlamadı.
“1915 ile birlikte mal gasplarında karakteristik değişiklikler oldu. El konulan ve aktarılması gereken mallar arttı. Soykırım Ermenilerin yaşam alanlarında önemli olan sosyalleşme yerlerini ve kutsal mekanları da kapsadı.
Mal gaspı için yasal çerçeve
“Soykırım ile birlikte merkez yönetim, gaspı bizzat kendi eliyle gerçekleştirmeye başladı. Bunun için 27 Mayıs 1915’te tehcir kararı, 30 Mayıs 1915’te Ermenilerin tehcirine ilişkin meclis kararı alındı. 10 Haziran 1915’te Ermeni mallarına ilişkin gizli kararname ile 27 Mayıs 1915’te Terk Edilmiş Mallar Kanunu çıkarıldı. 8 Kasım 1915’te de terk edilmiş mallara ilişkin yönetmelik oluşturuldu. Bu yasal çerçevede taşınmazdan eşyalara tüm Ermeni malları devletin düzenlediği açık arttırma gibi yöntemlerle el değiştirdi.
“Bu gasp ile Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı İmparatorluğu’na göç eden Müslümanlar bu Ermeni mülklerine yerleştirildi. Merkez yönetim Müslüman olmayan burjuvayı elemine ederek Müslüman ve Türk ulusal ekonomi oluşturmayı amaçladı. Ulusal ekonomi çabası 1923’ten sonra da devam etti.”
Tall Bruttmann: EHESS’te (Sosyal Bilimler Yüksekokulu) araştırmacı olan Fransa’da savaş döneminde Yahudi aleyhtarı politikalar ve Avrupa’daki "nihai çözüm" konuları hakkında çalışan Bruttmann "La Logique des bourreaux, 1943-1944" (Cellatların mantığı) (Hachette Littératures, 2003), "Au bureau des Affaires juives. L’administration française et l’application de la législation antisémite, 1940-1944" (La Découverte, 2006) (Yahudi İşleri Dairesinde. Fransız yönetimi ve Yahudi karşıtı mevzuatın uygulanması) ve "Aryanisationéconomique et spoliations en Isère (Isere’de Ekonomik 'arileştirme' ve delil karartma) (Presses universitaires de Grenoble, 2010) kitaplarının da yazarı.
Mehmet Polatel: Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde doktora öğrencisi olan Polatel Osmanlı’da toprak meselesi ve soykırım sürecinde Ermenilerin el konan mülkleri üzerine çalışıyor. Polatel’in “Confiscation and Destruction: The Young Turk Seizure of Armenian Properties” (Uğur Ü. Üngör ile, Continuum, 2011) (El koyma ve Yıkım: Jön Türklerin Ermeni Mülklerini Gaspı) ve “2012 Beyannamesi: İstanbul Ermeni Vakıflarının El Konan Mülkleri” (N. Mildanoğlu, Ö. L. Eren, M. Atılgan ile, Hrant Dink Vakfı, 2012) başlıklı kitapları var.
Bir Yüzleşme Serüveni etkinliği
‘Bir Yüzleşme Serüveni: Holokost Sonrası Fransa’da Hafıza Politikaları’ Kasım 2013 – Mayıs 2014 arasında sekiz etkinlik olarak gerçekleşiyor. Fransa örneği üzerinden Türkiye’de 1915 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı öncesinde bir yüzleşme tartışması başlatmayı amaçlıyor. (EA)