Demokratik Toplum Partisi (DTP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Kamil Tekin Sürek, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Alper Taş, Sosyalist Parti (SP) İstanbul İl Başkanı Kadir Akın ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) Siyasi Büro üyesi Mehmet Kuzulugil'le, orduda hazırlandığı, "AKP'yi ve Fethullah Gülen örgütlenmesini bitirmeyi amaçladığı" öne sürülen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" ve etrafındaki tartışmaları konuştuk.
Taraf gazetesinin geçen hafta yayımladığı Ergenekon soruşturması kapsamındaki belgenin gerçek olup olmadığı henüz bilinmiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iddialar doğruysa dava açacaklarını söyledi. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da böyle bir çalışmanın yapılası emrini vermediğini, belge gerçekse "gerekeni yapacaklarını", değilse "ne yapacaklarını herkesin göreceğini" söylüyor.
Tuncel (DTP): Derin devlete kim bulaşmışsa açığa çıkarılması gerek
Ergenekon davası önemli ama, asıl mesele derin devletin ortaya çıkarılması. Derin devlette yalnızca askerler değil, göz yuman siviller de var. Asıl karar şu: Derin devletin bütün uygulamalarına karşı bir şey yapacak mıyız, yapmayacak mıyız? Ergenekon'un Kürt coğrafyasındaki cinayetleri sorgulanmıyor. Oysa bu, devletin politikasıydı. AKP cesurca bunun üzerine gidebilir mi, sanmıyorum. Şu anki tartışmalar karşılıklı iktidar mücadelesinin sonucu.
AKP bu süreci kendi yararına kullanıyor. İşsizlik, yoksulluk, Kürt sorunu konuşulması gerekirken Ergenekon dalgalarıyla tartışmaların yönü değişiyor. Solun gerçekten müdahil olup, açığa çıkarılması için daha cesur olması gerek. CHP Ergenekon'un avukatlığından vazgeçip rol üstlenmeli. Parlamento dışındaki sol taleplerini yükseltmeli. Bağımsız bir yargıya da ihtiyacımız var.
Sürek (EMEP): AKP askerleri yeniden Dolmabahçe mutabakatına zorlayacak
Belge gerçekse, antidemokratik olduğu kesin. Büyük ihtimalle de gerçektir. AKP bu gelişmelerden yararlanmaya çalışıyor. Bir yandan askerler üzerindeki baskısını artırmaya çalışıyor. Kürt meselesi ve kriz bu tartışmanın arkasında kalıyor.
Askerlerin bu koşullarda darbe yapacak gücü yok. ABD böyle bir darbeye onay vermiyor. Ülke içindeki burjuvazi de böyle bir darbeden yana değil. Basından da destek görmüyor.
Bu tür andıçlar, planlar gericiliğe karşı gibi sunuluyor ama demokrasi, özgürlük, Kürt sorununun çözümünü isteyenlere de karşıdır.
Taş (ÖDP): Bu tür müdahaleler muhafazakar, piyasacı AKP'yi güçlendiriyor.
Belgenin varlığı, yokluğu üzerine bir şey bilmiyoruz. Ama Türkiye siyasi hayatında bilinen gerçeklik şudur: Ordu her zaman darbe, muhtıra, andıç gibi belgelerle siyasete müdahale eder.
Emekçi kesimler özellikle sağlık alanında AKP'yi geriletirken, kapatma davası AKP'yi kurtardı. 29 Mart yerel seçimlerinden sonra inişe geçtiği konjonktürde, ordunun bu tür müdahaleleri AKP'yi güçlendiriyor.
AKP darbeci yaklaşımla geriletilemez. Demokrasi güçlerinin faaliyeti de semeresini ortaya koyuyor. Bu tür müdahaleler muhafazakar, piyasacı AKP'yi güçlendiriyor.
Akın (SP): Ergenekon'un Genelkurmay'ın kapısından içeri girmesi gerek
Ordu siyasete müdahalesini AKP ve Ergenekon dönemiyle başlatmadı. Darbeler arasında herhangi bir ayrım yapmadan, ordunun siyasete müdahalesine karşı çıkmak gerek. Ergenekon'un Genelkurmay'ın kapısına kadar gelip durduğunu biliyoruz. Bu gizli savaş örgütünün, Özel Harp Dairesi'nin bütün birimlerinin açığa çıkarılması, geçmiş uygulamalarının hesabının sorulmasını talep etmek geriyor.
Ergenekon operasyonu, yani Özel Harp Dairesi'nin yeniden yapılanması, ABD'nin bilgisinin dışında olamaz. Ergenekon operasyonunun magazinel bilgilerle sınırlı tutulmasının nedeni bu. Örneğin bu yapının 20 yıldır Kürt illerinde süren savaşta kullanıldığı herkes tarafından bilinmesine rağmen, bu operasyonda bu vahşet gündeme gelmiyor.
AKP gerçekten demokratik hak ve özgürlüklerin geliştirilmesini istiyorsa, demokrasinin önündeki en büyük engel olan Kürt sorununda adım atmak zorunda. Ama bunu yapmıyor.
Bir tarafta mağdur görünen AKP, bir tarafta Ergenekoncular varmış, sosyalistler bu iki kampın bir yanına düşmek zorunda kalmış gibi bir sorun var. Ergenekon soruşturmasında açığa çıkanları sahiplenmek, ama bu operasyonun sonuna kadar gitmesini sağlamak gerekiyor. Bu da Kürt sorununda net, açık bir süreç yaratılmasını sağlamaktan geçiyor.
Kuzulugil (TKP): Gülen'in hakları üzerinden demokrasi mücadelesi olmuyor
Üç ihtimal var.
1. Birilerinin "irticayla mücadele" kapsamı altında gördüğü, tarikatlara ve AKP 'ye karşı bu yöntemlerle komplolar kurması ihtimali. Bu kirli devlet geleneği, "solla mücadele"de kuruldu. Şimdi Fethullahçıların da daha kirli metotları kullandığını görüyoruz.
2. Baştan aşağı komplo: Olayın Gülen'in bir süredir yürüttüğü halkla ilişkiler çalışmasının içinde olması. "Mağrur bir mağdur", bir "kahraman" olarak Türkiye'ye dönüşü, gericiliğin dönüm noktası olarak tasarlanıyor.
3. İkisinin bileşimi de olabilir. TSK içinde birileri, bunu bir uzlaşma jesti olarak tasarlamış olabilir.
Bu durum "İktidara ne komplolar yapılıyormuş" diye karşılanırsa, sol adına üzücü olur. İktidarın özellikle 1 Mayıs'ta ne komplolar gerçekleştirdiğini, kalabalığın içinden polise taş atıp sonra polisin arasına karışan provokatörleri gördük. Gülen gibi dünya üzerinde örneği az bulunan gerici bir ideoloğun örgütlenmesi, emniyet, eğitim, özel sağlık sektörlerinde hakim durumda. Bu örgütlenme AKP yönetimi açısından da sorun oluşturmuyor.
Türkiye'de darbe, ancak ABD isterse, devrimcilere, işçi sınıfına ve ilericiliğe karşı yapılır. Devlet aygıtı, hükümet, hükümet partisi bir bütün. AKP sermaye sınıfının çeşitli odaklarını kendine karşı girişimlerin nasıl bir macera olduğuna, düzen medyasını da kendine yönelik girişimlerin düzene zarar vereceğine çoktan ikna etti.
Sosyalistler sürece tek bir şekilde müdahale edebilir; gericileşmeye, ABD'nin yeni projesi "yeni Osmanlıcılığa", Amerikancılığa, piyasacılığa karşı çıkarak. Fethullah Gülen'in hakları üzerinden demokrasi mücadelesi olmuyor. (TK)