Sekizinci gününe giren yerel ve uluslararası kamuoyunda yankı uyandıran Gezi Direnişi’ni Türkiye’deki sosyalist partilere sorduk.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Sibel Uzun, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Rıdvan Turan, Sosyalst Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşsözcüsü Tuncay Yılmaz ile Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Genel Başkanı Doğan Tarkan direnişi bianet için değerlendirdi.
DSİP: AKP’nin ilk önemli yenilgisi
“Haklı bir zeminde başlayan ve büyük bir çeşitliliği bir araya getirmeyi başaran Gezi Parkı Direnişi polisin aşırı şiddeti ile karşılaşmasına rağmen geri çekilmedi ve sonunda polis Taksim’den geri çekilmek zorunda kaldı. Bu AKP hükümetinin ilk önemli yenilgisidir.
“Ne var ki bu noktadan itibaren harekete barış ve çözüm sürecine karşı olan, Kemalist, İslamofobik siyasi çevreler müdahale etmeye başladı. Kemalistlerin harekete müdahalesi aslında Gezi Parkı Direnişi’nin çoğulcu, birleşik ve direngen tutumunu tehdit etmektedir.
“DSİP, Türkiye’nin gündeminin en önemli maddesini barış ve çözüm süreci olarak görmekte ve bütün dost güçlerle birlikte Gezi Parkı Direnişi'ne hiçbir biçimde ırkçı, ulusalcı güçlerin hakim olmasına izin vermeyecektir.”
EHP: Herkes için yeni bir dönem
"AKP'nin Türkiye'deki sağcı yasaklarının ve politikasının yarattığı sonuç büyük bir ayaklanma oldu. Bu sadece hükümet değil herkes için yeni bir dönem demek. Polisin gazı karşısında 7'den 70'e elbirliği içinde bir mücadele çıktı ortaya.
"Taksim Gezi Parkı'nda başlayan Taksim'i bizim yapacak taleplerin gerçekleşmesi için ortak bir çalışmayı aklı selim bir şekilde sonuna kadar yürüteceğiz. Böylece meydanımıza birlikte her türlü hakkımızın önü müthiş bir şekilde açılacak."
SDP: Hükümetin en stratejik yenilgisi
“Gezi Parkı’ndan sökülen ağaçlar nezdinde AKP’nin ülkenin doğal güzelliklerine ve değerlerine karşı başlattığı amansız saldırı politikaları ve bir avuç sermayedara parkı peşkeş çekme politikası bir rahatsızlık kaynağıydı. Polis terörü ise bardağı dolduran son damla oldu. Direniş böylece başladı.
“AKP kendi tabanını konsolide etmeye çalışırken kendi karşıtlarını konsolide etti ve hükümet olduğu günden bu yana en stratejik yenilgisini elde etti.
“Direniş aşağıdan bir siyasal hareket olarak başladı ve başından itibaren sosyalistlerin inisiyatifinde gelişti. Ama kendisini kısa sürede aştı. Direniş devrimci bir sürecin ayak sesleridir. Buradan devrime gidilmeyebilir ama bir devrimin böyle bir başlangıcı olacağı muhakkaktır.
“Direniş Ergenekon’a mal edilme çabası mücadeleyi bölme çabasıdır. Yine direnişin anti Kürt bir karakter taşıdığı iddiası da temelsizdir.
“Gezi Parkı’nda yapılması planlanan proje iptal edilmeli, park alanı büyütülerek korunmalıdır. Hükümet bu sürecin hesabını vermelidir. Bu talepler karşılanana dek biz özgürlük ve demokrasi nöbetine devam edeceğiz.”
SYKP: Erdoğan’ın kibri halkın öfke duvarına çarptı
“Erdoğan’ın ‘Ne istersem yaparım’ kibri halkın öfke duvarında paramparça oldu. AKP hükümetinin 12 yıllık zulüm ve sömürü politikaları bu patlama için gerekenden çok daha fazla birikimi yaratmıştı hâlihazırda. İşsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, özelleştirme ve taşeronlaştırma kıskacıyla bunalmış kitleler uzunca zamandır bu isyanın cephanesini biriktirmekteydi.
“Ekonomik krizin teğet geçtiği yalanlarıyla uyutulmak istenen emekçiler; her geçen gün erkek egemen, heteroseksist sistemin ve muhafazakâr AKP rejimin sömürü, tahakküm ve kıyımıyla daha fazla yüz yüze kalan kadınlar, LGBT’ler; inançlarını özgürce yaşayamayan Aleviler, gayrimüslimler ve inançsızlar; bilimsel ve nitelikli eğitime hasret kalan, şikeli sınavlardan, gelecek kaygısından bunalan gençler; eşitliğe ve özgürlüğe susayan Kürtler ve diğer halklar; nehirlerine, ormanlarına, kentlerine, doğalarına, tarihlerine sahip çıkan, savaş politikalarına karşı duranlar günlerdir sokakları dolduruyorlar!
“Halkın bu isyanı henüz somut hedefler etrafında toparlanmış ve süreklilik arz edecek bir halk hareketine dönüşebilmiş olmasa da başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yetmişe yakın ilde sergilenen direnç, kararlılık, öfke ve cesaret doğru talepler ve güçlü bir önderlikle buluştuğunda neler yapabileceğine ilişkin çok önemli işaretler ortaya koymuştur.” (EA)