Fotoğraf: edu.glogster.com
İşten çıkarmaların yasaklanacağı iddiasıyla gündeme gelen 62 maddelik yeni torba yasa teklifi sosyal ağ sağlayıcılarına dair de düzenlemeler getiriliyor.
Geçtiğimiz hafta görüş almak üzere sivil toplum kuruluşlarına gönderilen taslağın 56. Maddesi 5651 sayılı İnternet Kanunu’nda değişiklik öngörüyor.
TIKLAYIN - Hükümetin Hazırladığı 62 Maddelik Torba Yasa Taslağında Neler Var?
Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi (TBİD) ve iletişim uzmanı Şevket Uyanık mevcut taslağın yasalaşması halinde internet ve ifade özgürlüğünün daha da kısıtlanacağını söylüyor. Uyanık, uygulamayı anti demokratik olarak niteleyerek karşı çıkılması gerektiğini savunuyor.
"Daha fazla baskı amaçlanıyor"
Hükümet yasayla internet ve ifade özgürlüğünü için ne getiriyor?
Türkiye’de internet ve ifade özgürlüğü yaklaşık 13 yıldır kademe kademe kısıtlanıyor. 300 binden fazla internet sitesi engelli. Sadece Covid-19 sürecinde paylaşımları sebebiyle 229 kişi gözaltına alındı. Demek istediğim şu ki, zaten denetim ve baskı oldukça fazla, bu yasa taslağında öngörülenlerle birlikte daha da baskı amaçlanıyor.
Kullanıcı verilerinin Türkiye içinde tutulması meselesi kişisel verilerle ilgili bir durum. Verilerimiz normalde kullandığımız platformun sunucularında tutuluyor. Veri merkezleri farklı yerlerde olabilir, mesela Facebook’un İsveç’te de ABD’de de merkezi var. Bunlar devasa merkezler. Bu yasa taslağındaki durumu uygulamaya kalkmak sosyal medya platformları açısından oldukça maliyetli bir iş. Türkiye’nin altyapısı, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun yetersizliği, vergiler, ekonomik durum vb. düşünüldüğünde çok da gerçekçi olmayan bir talep gibi geliyor bana.
Taslaktaki bu madde ayrıca KVKK ile de çelişen bir durum. Çünkü Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda zaten verilerin nasıl nerede tutulacağı tanımlanmış durumda. Rusya gibi bazı ülkeler bunu daha önce şirketlere dayatmıştı. Bu dayatmadaki asıl amaçlardan biri kolluk kuvvetlerinin ve yargı kurumlarının kişisel verilere daha kolay ulaşmasını ve onları işlemesini sağlamak.
Veri talep etme pratiğini de kolaylaştırmak istiyorlar ve başka ülkelerle, onların kanunlarıyla muhatap olmak istemiyorlar. Ayrıca Anayasa’nın 20. maddesinde de kişisel verilere değinilir. Bu anlamda hukuksal açıdan da muallak ve çelişkili durumlar mevcut. Tabi ki amaçlardan biri de “anonim” hesapların ardındaki kişilere ulaşmak ve onları eleştirilerinden dolayı cezalandırmak.
"Sosyal ağ platformunları işlemez hale getirilecek"
Hükümetin internet siteleri için sulh ceza mahkemeleri ile BTK ve ESB aracılığı çok hızlı kapatma kararları aldıklarını daha önce defalarca kez gördük. Bu yasayla mevcut durumdan farklı olarak ne amaçlanıyor?
2014 yılında 5651 tartışmaları sürerken o kanuna imza atan kişiler televizyondan ve internetten “Bu kanun özgürlük getirecek, artık siteler tümden engellenmeyecek sadece URL engellenecek” diyerek kanunu övüyorlardı. Biz ise tümden itiraz ettik ve olacakları sıraladık ve maalesef haklı çıktık. Çünkü 5651’den hemen sonra birçok sitenin tümden engellendiğini, özellikle toplumsal olaylar sırasında throttling (sıkma, boğma, daraltma) ve engelleme yapıldığını deneyimledik.
Taslakta 5651’in 9 ve 9/A maddelerine atıf yapılmış ki bu zaten bizi duruşma bile olmadan engellemeye götürüyor. Her yıl yayınlanan içerik kaldırma taleplerinde Türkiye hep yukarılarda yer alıyor. Tam olarak şeffaflık olmadığı için ne kadar talep gitti tam olarak bilemiyoruz. Bu yasa taslağı Meclis’ten geçerse Türkiye tarafından iletilen taleplerin daha hızlı karşılanacağını ortada.
Farklı olarak “temsilcilik” diye bir durum ortaya çıkarmışlar. Sansürü tekelleştirmek istiyorlar bu mekanizma ile. Zaten Türkiye’de bazı sosyal medya şirketlerinin temsilcileri hali hazırda bulunuyor, bazı avukatlar da onları temsil ediyor. Kamu politikalarını yürütmek ya da sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalar yapmak için bu temsilciler ile temas kuruyorsunuz yıllardır. Ama burada farklı bir durum var.
Bu temsilciler şimdiye kadar daha “serbest” hareket ediyordu. Şimdi onlardan sansürün temsilcisi olması bekleniyor. Ayrıca içerik çıkarma ve engelleme taleplerine yönelik raporlama yükümlülüğü de getiriliyor bu temsilcilere. Bir taraftan da temsilci belirleme ve bildirme durumu yapılmazsa sosyal ağ platformunun internet trafiği bant genişliği yüzde 95’e varan oranda daraltılacak, yani işlemez hale getirilecek. Buradan şunu anlıyoruz, daha önce “yasadışı” olarak toplumsal olayların ertesinde zaten throttling yapılıyordu, şimdi bunu “yasal” bir çerçevede yapacaklar gibi görünüyor.
Temsilci bulundurma işi, biraz da sansür ve engellemeleri daha hızlı ve kolay yapabilmek için. Büyük şirketler için Türkiye iyi bir pazar. Bunu kaybetmemek için hükümetle anlaşma yoluna da gidebilirler. Bir taraftan da Türkiye’de daha az kullanılan platformlar -ve belki büyükler de- Türkiye pazarından çekilmek zorunda kalabilir. Belki de amaçlardan biri de budur, yani büyük sosyal medya şirketlerini ülkeden bu baskılarla “kovmak” ve “milli, yerli” uygulamalarla insanların denetimini kolaylaştırmak.
Çin bunun çok güzel bir örneği mesela... Son olarak yasa taslağı ile birlikte platformlara para cezaları geliyor. Taslakta “Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı...” diyor. Öncelikle kullandığımız tüm hizmetler bundan etkilenmeyecek ama büyük platformlar etkilenecek. Yine taslakta 72 saat kuralı uygulanmazsa ne olacağı tanımlanmamış. Sadece 1 milyon liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezası öngörülüyor. Hürriyet’te çıkan habere göre bu 72 saatin 48 saate çekileceği belirtilmiş, göreceğiz.
"Dijital güvenliğimiz tehlikeye girecek"
Yasanın geçmesiyle birlikte sosyal medya kullanıcılarının ve içerik üreticilerinin hayatında neler değişecek?
Covid-19 sürecinde gördük ki internet altyapımız iyi değil. Hemen hemen herkes sorunlar yaşıyor. Zaten yıllardır dünyanın en pahalı, en yavaş ve sansürlü internetini kullanıyoruz. Bu yasa taslağı ile birlikte yükümlülükleri karşılamayan sosyal medya platformlarına erişimimiz kısıtlanacak, hatta hiç giremeyeceğiz. İnternete erişimin temel hak olduğu ve her anlamda internetin hayatımızla bütünleştiği bir dönemde bu yasa taslağı onu sınırlandırmayı düşünüyor.
Bu korkunç bir durum! Anonim olmak da bir haktır ve internetin doğası gereği bu sağlanabilmektedir. İşte insanların mahremiyeti tehlikeye girecek bu taslakla birlikte. Kişisel bilgilerimiz hangi kurumlar tarafından ne için kullanılacak? Bunu bilemeyeceğiz şeffaf olarak. Ursula Franklin’in şöyle bir sözü vardır: "Kişi 'bu veriler ne için kullanılacak' sorusunu sormadığı sürece, güçsüzler kendilerini savunamazlar." Biz kullanıcılara düşen görevlerden biri de “sansür var ama ben aşıyorum bir şekilde” düşüncesinden sıyrılıp “sansür neden var?” sorgulamasını yapmak, tartışmayı bu boyuta çekmek.
İçerik üreticilere düşen bir diğer görevde doğruluğu kontrol edilmeyen bilgileri yaymamak olmalı. Eğer bu yasa Meclis’ten geçerse sansürü aşmak için adı sanı duyulmamış birçok uygulama ya da yöntem ortalığa yayılacak. Bu kısıtlamalar insanların bilgiye ulaşmak için başka araçlara yönelmesine sebep olacaktır. VPN, TOR, Signal gibi hizmetleri kullanacak insanlar. Unutmamak gerekir ki bazı VPN servisleri de Türkiye’de engelli. Böyle durumlarda daha önce de yaşandığı gibi yine yanlış bilgiler, adı sanı duyulmamış hizmetler ortalığa yayılacak ve bir kez daha verilerimiz ve dijital güvenliğimiz tehlikeye girecek.
"Anti demokratik bir uygulamaya"
Bu yasaya karşı çıkılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Bu taslak tam da Türkiye’de internetin 27. yılının kutlandığı “internet haftası”na denk geldi. İronik bir durum tabi ki. Bir durum da şu, devlet kendi bu platformları bilgi amaçlı kullanıyor ama şimdi kısıtlamaya gidiyor. Sonuna kadar karşı çıkmalıyız bu anti demokratik uygulamaya. Çünkü ifade özgürlüğünün en önemli aracı internet, basiretsiz ve internetten korkan yöneticilerin elinde yok ediliyor. Ayrıca bu zaten küresel bir durum, Türkiye de buna uyum sağlıyor maalesef. Bu mesela sadece bilişim ve internetle ilgilenen STK’ları değil, herkesi etkileyecek. O sebeple toptan ve tümden karşı çıkış gerekli. Biraz önce belirttiğim gibi “bir şekilde aşarız yasakları” düşüncesi çok tehlikeli. O sebeple sorgulamalı, dayanışmalı ve itiraz etmeliyiz.
Taslak ne getiriyor?* BTK, yer sağlayıcıların kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini denetlemek için gerekli gördüğü takdirde olay mahalinde de inceleme yapabilecek veya yaptırabilecek. * Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, BTK ve adli veya idari makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğinin yerine getirilmesi ve kişiler tarafından yapılacak başvuruların cevaplandırılması için yetkili en az bir kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirleyecek. * Sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'de temsilci olarak belirledikleri bu kişinin iletişim bilgilerine kolayca görülebilecek ve doğrudan erişilebilir bir şekilde internet sitelerinde yer verecek. Eğer temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğü yerine getirilmezse, sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliğinin yüzde 59 oranında daraltılması için BTK sulh ceza hâkimliğine başvuracak. * Kararın ardından 30 gün içerisinde yine temsilci belirlenmezse sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak. * Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, içeriklere yönelik olarak kişiler tarafından yapılacak başvurulara da, başvurudan itibaren en geç 72 saat içinde cevap vermekle yükümlü olacak. * Eğer cevap verilmezse sosyal ağ sağlayıcısına 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar para cezası kesilecek. Sosyal ağ sağlayıcı, kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarını uygulayacak ve başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren raporları üç ayda bir BTK'ya bildirecek. * Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de barındırmakla yükümlü olacak. Bunu yerine getirmeyenlere, bir milyon Türk lirasından beş milyon Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanacak. * Hukuka aykırılığı hakim veya mahkeme kararı ile tespit edilen içeriğin sosyal ağ sağlayıcıya bildirilmesi durumunda, bildirime rağmen 24 saat içinde içeriği çıkarmayan veya içeriğe erişimi engellemeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların tazmin edilmesinden sorumlu olacak. Yani eğer içerik kaldırılmazsa bundan böyle sadece içeriği üreten değil, onun yayınlamasına ve yayılmasına olanak sağlayan da cezalandırılacak. |
Şevket Uyanık hakkındaİletişim uzmanı. Akademik çalışmaları kapsamında altı kitap bölümü yazdı, ulusal ve uluslararası konferanslarda konuşmacı olarak yer aldı. 2011'den beri internet özgürlüğü konularında faaliyet gösteren Korsan Parti Hareketi içinde yer alıyor. İş yaşamındaki, yerel gazetecilik, öğretmenlik, radyo yayın teknisyenliği tecrübelerinden sonra Habitat Derneği'nde iletişim koordinatörü olarak çalıştı. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği'nin Yönetim Kurulu üyesi olan Uyanık, iletişim uzmanı ve eğitmen olarak sivil toplum kuruluşlarına destek vermekte, AB projelerine iletişim danışmanlığı yapmakta, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24 gibi farklı platformlarda yazmakta. |
(HA)