Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinde 2016’da görülmeye başlanan ve “cinayette ihmali olduğu düşünülen kamu görevlilerinin" yargılanmaya başladığı dava kapsamında 24 kişi hakkında verilen takipsizlik kararının Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmasını üzerine Adalet Bakanlığı konuyla ilgili görüş bildirdi.
Bakanlığın görüşü başvurunun yapılmasının üzerinden üç yıl geçtikten sonra geldi.
TIKLAYIN - Dink Davasında 24 Sanığa Takipsizlik Kararı AYM'de
Dink ailesi avukatları, olay kapsamında yaşam hakkının, etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirterek olay hakkında etkili soruşturma yürütülmediği ve şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kişilerin olayda sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle aralarında Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, dönemin İstanbul Valisi Yardımcısı Ergun Güngör, emekli MİT görevlisi Özel Yılmaz’ın da olduğu 24 kişi hakkındaki takipsizlik kararını Haziran 2016’da AYM’ye taşımışlardı.
Bakanlık: Yargılama devam ediyor
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından 24 Mayıs’ta AYM’ye sunulan görüşünde söz konusu iddianameye konu yargılanın halen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde halen devam ettiği belirtildi ve dosyada dördü tutuklu 87 sanık olduğu hatırlatıldı.
Cinayet sonrasında açılan soruşturma ve yapılan yargılama sonucunda olayın faillerine çeşitli oranlarda hapis cezası verildiği belirtilerek görüşte şu ifadelere yer verildi:
“Olayın meydana gelmesinde kasıtlı olarak görevini kötüye kullandığı veya görevini ihmal ettiği iddia olunan aralarında il emniyet müdürü, istihbarat şube müdürü, mülkiye müfettişi, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı gibi görevler yürüten kamu görevlileri hakkında halen İstanbul 14. ACM’de yürütülen yargılama devam etmektedir.
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bazı kamu görevlileri ve sivil kişiler yönünden ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Bu itibarla şikayetin incelenmesinde yukarıda belirtilen hususların dikkate alınmasını arz olunur.”
Dink ailesinden karşı beyan
Bakanlığın bu görüşüne karşılık Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, AYM’ye karşı beyanda bulundu.
Yaşam hakkı kapsamında devletin üçüncü kişilerin eylemleri sonucunda ortaya çıkan öldürme olaylarına yönelik devletin kapsamlı ve etkin bir cezai soruşturma yürütmesi yükümlülüğü bulunduğunu dile getiren Bakırcıoğlu verdiği dilekçede şu ifadeleri kullandı:
“Meydana gelen ölüm olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali olduğu, yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri göz ardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda, insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması Anayasa’nın ihlaline neden olabilir.”
Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin, ölümcül saldırı durumunda sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunduğunu hatırlatan Bakırcıoğlu, bu tür olaylarda yürütülen idari ve hukuki soruşturmaların ve davalar sonucunda sadece tazminat ödenmesinin yaşam hakkı ihlalini gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli olmadığını belirtti.
Soruşturma dışı bırakılan devlet görevlilerinin yargılanması talep edildi
Yürütülen ceza soruşturmalarının amacının, yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların ölüm olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamak olduğunu ifade eden Bakırcıoğlu bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından etkin bir soruşturma yapılmadığını belirtti.
Başsavcılığın Ekim 2015 tarihli ‘Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı’nın Anayasa Mahkemesi’nin, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin ve Bakırköy 8. ACM’nin ilgili kararına aykırı olduğu belirten Bakırcıoğlu, aynı zamanda bu kararın Başbakanlık Teftiş Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporu ile soruşturma ve dava dosyasındaki delil ve bulgulara da aykırı olduğunu ifade etti.
Bakırcıoğlu; yaşam hakkı, etkin başvuru hakkı, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirterek, Yüksek Mahkemece bu hakların ihlal edildiğine yönelik tespitler yapılmasını, soruşturma dışı bırakılan devlet görevlilerinin yargılanmasının olanak hale gelmesi için iddianame düzenlenmesi ve etkin bir soruşturma yapılmasına yönelik karar oluşturulmasını talep etti. (HA)