Klimik Derneği’nden Prof. Dr. Alpay Azap Türkiye’de Covid-19 aşılaması, Turkovac aşısının kullanımı ve maymun çiçeği hastalığı ile ilgili bianet’e konuştu.
Azap, Covid-19 aşısının kısa bir geçmişi olduğunu belirterek ilaçlara kullanım için kısa süreler belirlendiğini, düzenli test edilerek kullanım sürelerinin uzatıldığı bilgisini verdi.
“Bunlar kısa bir geçmişi olan aşı ve ilaçlar olduğu için raftaki dayanıklıları ya da saklama koşulları en baştan net bilinmiyor. Bu sebeple son kullanma tarihi olarak 3 ay gibi kısa süreler belirlenir. Belirlenen tarihin geçmesine yakın testler yapılıyor ve eğer aşı etkisini koruyorsa kullanım süresi uzatıyor. Dünyada da uygulanan standart bir prosedür bu” diye konuştu.
"Böbrek, karaciğer ve kalp hastaları 4. doz olmalı"
4. doz aşılarla ilgili de bilgi veren Azap, “Kişi 65 yaşın üstündeyse 4. doz aşı yaptırılabilir. İleri dönem böbrek, akciğer, karaciğer ve kalp yetmezliği gibi hastalıklar söz konusuysa yaştan bağımsız olarak 4. doz aşı öneriliyor” dedi.
Maskelerin toplu taşıma ve hastanelerde kalkmasının ardından Covid-19 vaka sayılarında artış yaşandığını kaydeden Azap, maskenin kalabalık ortamlarda kullanımının gerekli olduğunu söyledi:
“Salgının 30 ayı bitti ve 6 ay sonra 3. senesini tamamlayacak. Salgının seyri boyunca gördük ki bizden önceki ülkelerde ne oluyorsa Türkiye’de de birkaç ay sonra onlar yaşanıyor. Bizden önceki ülkelerde yaşananları izleyerek tahmin yürütüyoruz.
“Ayrıca Omicron alt tipleri olan BA4, BA5 alt tiplerinin daha kolay bulaşıp hızlı yayıldığını yurtdışında gördüğümüz sayılardan takip etmiştik. Bu yüzden maskelerin en azından toplu taşımada ve kalabalık mekânlarda kullanımına devam edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Azap, Turkovac aşısının kullanımıyla ilgili de şunları söyledi:
“İnaktif virüs aşılarının Omicron ve alt tiplerine karşı etkisi çok düşük. O yüzden biz Sinovac ve Turkovac dâhil, inaktif aşıların hiçbirini önermiyoruz. Hastalıktan korunmak için üç doz mRNA aşısı olmak gerekir.”
"Maymun çiçeği pandemiye dönüşmez"
Maymun çiçeği hastalığıyla ilgili de bianet’e bilgi veren Prof. Dr. Alpay Azap, bu virüsün 50 yıldan uzun süredir var olduğunu söyledi.
Türkiye’de ilk vakanın bu sabah (30 Haziran) itibariyle görüldüğünün açıklandığını belirten Azap hastalığın sadece yakın temasla bulaştığını anlattı.
Azap hastalığın küresel salgına dönüşmeyeceğinin öngörüldüğünü ifade etti:
“Maymun çiçeği pandemi gibi büyük bir tehdit oluşturmuyor. Covid-19 sırasında dünya genelinde bir günde 1 milyondan fazla yeni vaka görülüyordu. Şu an maymun çiçeği hastalığı Afrika dışında görülmeye başlayalı neredeyse 2 ay oluyor ve şu ana kadar Dünya Sağlık Örgütü 3 bin 413 vaka bildirdi. Dolayısıyla bulaş hızı oldukça yavaş.
“Maymun çiçeği hastalığı yakın temasla, büyük damlacıklarla ve uzun süre aynı kapalı ortamda bulunulduğunda bulaşıyor. Bu virüs enfekte kişinin salgılarına yakın fiziksel temas ya da bardak, çatal, havlu, çarşaf gibi virüsle kirlenmiş cansız yüzeylerden bulaşıyor.”
"Maymun çiçeği için kitlesel aşılama gerekmiyor"
Azap, çiçek virüsünün akrabası olan maymun çiçeği hastalığı için kitlesel aşılama öngörülmediğini de ekledi:
“Toplumun yaygın bir şekilde çiçek aşısı aşılanmasına gerek yok. Bu hastalık biraz da yavaş ilerliyor. Kuluçka süresi 1-2 hafta, hastalık seyri ise 2-4 hafta. Enfekte ya da temaslı birine 3-4 gün içinde, geciktirmeden aşı yapılırsa ağır enfeksiyon engellenebiliyor. Bunun yanında sağlık çalışanlarına ya da laboratuvarda bu virüsle çalışanlara aşılama uygulanabilir.
“Maymun çiçeği hastalığı çiçek hastalığı ile aynı değil fakat benziyorlar. Dolayısıyla akraba oldukları için birine karşı yapılan aşı diğerinde de bir miktar koruma sağlıyor.
“Maymun çiçeğinin anavatanı Afrika, oradan elde edilen verilere göre çiçek aşısı uygulanmış ev halkına yüzde 80-85 arası koruma sağladığı ve hastalığın bulaşmadığı görülüyor.
“Ülkemizde 1980’den sonra çiçek aşısı uygulanmadı. 1980 öncesinde doğmuş olanların önemli bir kısmında çiçek aşısı var. Bunun yüzde 80 oranında koruma sağladığı, en azından ağır seyri engelleyeceği söylenebilir.”
(MD / HA)