"Çember halinde yürüseler de aslında bir hedefe ilerliyorlardı"
Arjantinli sanatçı Ana Woolf "Seeds Of Memory" (Hafızanın Tohumları) performansıyla "Politik Oyunlar Festivali" kapsamında garajistanbul'da dün akşam (23 Mayıs) izleyicilerle buluştu.
Salonun dolu olduğu oyunu Yakınlarını Kaybedenler Derneği (YAKAYDER) başkanı Hanım Tosun da izledi.
Cumartesi annelerinin ilham kaynağı
Ana Woolf''un bu performansı daha önce Bosna Hersek, Yeni Zelanda, Kolombiya, İtalya, Brezilya, Küba, Hollanda, İsveç, Peru, Danimarka da sahnelendi.
Woolf, performansında, Arjantin'de 1976-83 askeri diktatörlük döneminde kaybedilen 30 bin kişiyi bulmak için mücadele veren "Plaza De Mayo Anneleri"nin hikayesini, dokuz yaşında ağabeyi gibi sevdiği Juan'ın kayboluşuyla harmanlayarak anlatıyor.
Türkiye'deki Cumartesi Annelerine de örnek olmuş "Plaza de Mayo Anneleri" 1977'den beri her perşembe Mayo Meydanı'ndaki anıtın önünde dönerek çocuklarının bulunması için eylem yapıyor. Performansın sonunda Woolf, kayıp annesi Hanım Tosun'u öperek tüm cumartesi annelerine selam göndermiş oldu. Woolf, kendisinin Türkiye'ye getirilmesini sağlayan Övül ve Mustafa Avkıran'a maddi ve manevi destekleri için teşekkür etti.
"Kendi içlerinde tuttuklarını kaybeden kadınları anlatıyorum"
Performans sonrasında izleyicilerle söyleşi yapan Woolf, performansında kadınların direnişini anlattığını söylüyor:
"Kadınlar sokağa çıkıp 'çocuğum nerede' diye soruyor. Orada babalar yok. Çünkü kadınlar polis erkeklere müdahale edebilir, ama nasıl olsa polis bize bir şey yapmaz diye düşündü. Ama yanıldılar çünkü eylem yapan kadınlar da kayboldu ve işkence gördü. İşte ben kendi içlerinde tuttukları bir şeyi kaybeden kadınları anlatıyorum. Birçoğu şimdi öldü, ama mücadelelerini yakınları devam ettiriyor."
Kayıp annelerinin acısını sadece koklayabileceğini ama yakınından bile geçemeyeceğini söyleyen Woolf, "Ağabeyim gibi sevdiğim Juan, önceki gün benleydi ertesi gün yoktu. Eğer öldüyse mezarına gidelim ama yok. Bu cevabını bulamadığım bir soruydu ve benim performansımın başlangıç noktasını oluşturdu" dedi.
"Yere vurarak atalarını çağırıp, onlardan enerji istiyorlar"
Woolf, performansında beyaz başörtü takıp sert adımlarla anıtın önünde dönme sahnesinin ortaya çıkışını şöyle anlattı:
"Avrupa'da katıldığım bir tiyatro grubunun Arjantinli anneleri tanımadıklarını ve bir filmde gördüklerini öğrendim. Bu annelerin Che gibi derinliği olmayan bir mite dönüşmesinden endişe duydum. Ve onlara beyaz başörtümü takıp ayaklarımı sert şekilde yere vurarak kısa bir performans gösterdim. Japonya'da yere vurmak kendi atalarını çağırıp onlardan enerji isteme anlamına geliyor. Bu performanstan sonra herkes bana Arjantin'le ilgili soru sormaya başladı."
"Hala binlerce kayıp var ama suçlular cezalandırılıyor"
Kendini sanatçı olarak tanımlayan ve politik tiyatro yapmadığını vurgulayan Woolf, "Politik olanı kendi sanatınla içselleştirmelisin. Yoksa kendi sanatçı kimliğini kaybedersin. Bu kadar acı dolu bir hikaye ancak metaforla anlatılabilir" diyor.
Woolf, bugün Arjantin'de hala binlerce kayıp olmasına rağmen, annelerin mücadelesinin başarılı olduğunu o dönem görev yapan subayların yargılanmaya başladığını söylüyor. Ancak annelerin son kayıp bulunana kadar mücadelelerine devam edeceğini ekliyor.
Arjantin'de gözaltındakilerin tutulduğu kamplarda dünyaya gelen 600 çocuk, gizlicene başkalarına evlatlık verildi; "Büyükanneler Derneği" derneği sayesinde 83 tanesi bulundu.
"Bu çocuklar ailelerinin katillerine evlatlık verildi. Ve gerçek ailelerinden tamamen karşıt bir ideolojiyle büyüdürler. Bizi en çok üzen de bulunan çocukların eski ailelerini reddetmesiydi. Bu da anlaşılabilir bir şey aslında çünkü 30 yıl sonra ailenin, gerçek ailenin katili olduğunu öğreniyorsun" (NV/ŞA)