İstanbul Tünel Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce insan, Soma’da bir yıl önceki iş cinayetinde hayatını kaybeden 301 maden işçisi için yürüdü.
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un düzenlediği yürüyüşe HDP Milletvekili Sebahat Tuncel, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Mücadele Birliği, Sosyalist Dayanışma Partisi, Halkların Demokratik Kongresi, Öğrenci Kolektifleri, Halkevleri’nin de aralarında olduğu kişi ve gruplar katıldı.
“Soma. Ne unuturuz ne de affederiz” pankartı ardında Soma’da hayatını kaybeden işçilerin isimlerinin yer aldığı dövizler taşındı.
Galatasaray Lisesi’ne dek süren yürüyüş boyunca “Soma’nın katili taşeron sistemi”, “Hırsız, katil AKP”, “Soma’nın ateşi AKP’yi yakacak”, “Katil devlet hesap verecek”, “Kaza değil bu bir katliam”, “Soma’nın hesabı sorulacak” sloganları atıldı.
“Soma’nın sorumlusu AKP iktidarı”
Galatasaray Lisesi önünde yapılan saygı duruşunun ardından DİSK, KESK ve TTB temsilcilerinin yaptığı konuşmalarda Soma’nın yanısıra Ermenek ve Torunlar Center’daki iş cinayetlerinin sorumlusu olarak neoliberal politikalar ve AKP iktidarı gösterildi.
“ AKP’nin ve sermayenin bu ülke insanlarına vaadettiği tek gelecek ya ölüm ya da taşeron kölelik altında çalışmak oldu. (DİSK temsilcisi Önder Atay)
“Taşeron cumhuriyetine giden taşlar 24 Ocak kararlarının uygulanmasına yol açan 12 Eylül darbesiyle geldi. (KESK temsilcisi Turgut Yokuş)
“Bu kaza değil ideolojik cinayettir. İdeolojik olarak iki tarafı var, payına acı düşen emeci, devrimci, insan hakları savunucuları ve rant peşinde koşan sistem ile yöneticileri.” (TTB temsilcisi Samet Mengüç)
“Kaza değil cinayet”
Ortak açıklamayı okuyan TMMOB temsilcisi Süleyman Solmaz Soma’daki iş cinayetinin nedeni olarak “Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikalaştırma, özellikle AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla üretimin yetersiz kişi ve şirketlere bırakılmasına” işaret etti.
“Soma’da yaşanan kaza değil cinayettir. Bu katliamın sorumluları hala hesap verememiştir.”
“Güvencesiz çalışma engellensin”
Solmaz, taleplerini şöyle sıraladı:
* Sendikaların, meslek odalarının, üniversitelerin karar süreçlerinde ve yönetiminde yer aldığı, idari ve mali yönden bağımsız, demokratik bir işleyişe sahip Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu bir an önce kurulmalı.
* Emekçilerin güvencesiz ve kayıtdışı çalışması engellenmeli.
* Sendikalaşmanın önündeki ILO standartlarıyla çelişen engellemeler kaldırılmalı.
* İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarıyla temelden çelişen ve özellikle kamuya ekonomik anlamda yük olan, işçileri köleleştiren taşeron ve rödovans sistemlerine son verilmeli.
Solmaz, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB olarak iş cinayetlerine, işçi katliamlarına, taşeronlaşmaya, güvencesiz çalışmaya denetimsizliğe dikkat çekmek için Mart ayında başlattıkları “Kader Değil, fıtrat değil, kaza değil. Cinayet” başlıklı imza kampanyasında dile getirdikleri talepleri 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan yeni Meclis’e taşıyacaklarını belirtti. (BK)