Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin (STGM) Ankara’da düzenlediği “Sivil Sesler Buluşması”nda Soma madenindeki iş cinayetine dair forum düzenlendi.
Yaşam hakkı ihlali çerçevesinde ODTÜ Vişnelik’te STGM Genel Koordinatörü Tezcan Abay moderatörlüğünde düzenlenen forumun açılış konuşmasını Feray Salman (İnsan Hakları Ortak Platformu/ İHOP) gerçekleştirdi.
Salman, devletin yükümlülükleri ve bunların yerine getirilmediğinde ortaya çıkan cezasızlık durumuna dikkat çekti. Bunun karşısında sivil toplum örgütlerinin, hak mücadelesi verenlerin sorumluluklarının kritik olduğunun altını çizdi.
Yaklaşık yüz kişinin katıldığı forumda söz alanlar madende yaşanan hak ihlallerinin Türkiye'de farklı zamanlarda farklı bölgelerde yaşandığından örneklerle ihlallerdeki sürekliliğe dikkat çekti.
Sivil toplum kuruluşlarının yetersiz kaldığı noktalara dair özeleştirilerin de dile getirildiği forumda hak ihlallerinin gerçekleşmesini önleyici mekanizmaları kullanmasına dek pek çok konuya dikkat çekti.
"Cezasızlık endişesi"
Başbakan’ın dünyadan 1800’lere varan maden kazalarını içeren açıklamasını hatırlatan Salman “Bugünkü bazı ülkelerde standartların gelişmesi o kazalar yaşandığı içindi, bir daha yaşanmasın diye standartlar oluşturdular” dedi.
Türkiye’de 1983’ten itibaren yaşanan maden kazalarını ve ölümleri anlatan Salma “Peki onca ekonomik, insani gelişme nereye oturuyor? Bu kadar geliştiğini söylediğimiz bir ülkede 1983’te 103 kişi ölürken 2014’te onun beş katıyla sonuçlanan kazaya gidiyor.”
“Katılım hakkı hesap verebilirliği işleten bir mekanizmadır. Eğer hesap vermiyorsa ortaya çıkan en temel insan hakları sorunlarından biri cezasızlık sorundur. Soma için önümüzdeki en temel sorun bu facianın gerçek sorumlularını rotaya çıkıp çıkmayacağına ilişkindir.
“Devlet, insan hakları ihlali gerçekleşmesi halinde bu ihlalin sonuçlarını mümkün olan ölçüde ortadan kaldırmakla yükümlü. Henüz gerçekleşmemiş ihlalleri de önleme ya da olmuş olanların tekrarının önüne geçmekle de yükümlü.
"Sorumluluk devlette"
“Soma için iş güvenliği, iş sağlığı normlarının madenler bakımından yeterince uygulanıp uygulanmadığını ve tüm önlemlerin alınıp alınmadığını sistematik, periyodik olarak izleme görevi var. Maden ocaklarını özel sektöre devreder, taşeronlara bırakır, sendikalı örgütlenmeyi zayıflatıcı tedbirler alırsanız olmaz. O zaman bunun sorumluluğunu taşımak zorundasınız. Sorumluluk devlette.”
“Soma’daki kaygımız bu ihlalin yeterince soruşturulmayacağına ilişkin. Sivil toplum örgütleri olarak Bu anlamda biz neye yapabiliriz? ‘Türkiye böyle zaten, hangi sorunu çözmüş ki’ mi diyeceğiz yoksa Soma’nın peşinden mi gideceğiz.
“Denetim mekanizmalarını verdiği raporun ardından yaşanan ölümleri nasıl açıklayacağız, bunun hesabını kim soracak? Sadece o işçiler mi, onları temsil eden sendika mı, yurttaşlar olarak biz mi soracağız, nasıl soracağız?"
"Bu bir adalet mücadelesidir. Bırakılacak bir mücadele değildir."
"Koruyucu mekanizmaları harekete geçirmeli”
Salman’ın konuşmasının ardından forum katılımcıları görüşlerini iletti. Konuşmacılar Roboski’den Van Depremi’ne yaşanan hak ihlallerini andı, Başbakan’ın sözlerine tepki gösterdi, önleme mekanizmalarının etkin olmasına dikkat çekti.
Uşak İş Kadınları Girişimcileri Derneği’nden Sibel Karazeybek, Soma’da yakınlarını kaybeden insanlar için uzmanların yardımcı olması gerektiğini söyledi.
Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri Sendikası’ndan Kemal Ördek seks işçilerinin karşılaştığı iş cinayetlerinden söz etti. Bu cinayetlerdeki sürekliliğe ve cezasızlığa dikkat çekti:
“Soma için üç gün yas ilan edildi, bir ay sonra ne olacak? Seks işçilerinin çalışma hakkı olduğunu göstermek için bir başka seks işçisi cinayetinden mi bahsetmek zorunda olacağım?”
STGM üyesi Hakan Ataman sivil toplum örgütlerinin ihlaller karşısında koruyucu mekanizmaları harekete geçirmelerine dikkat çekti.
“Devletin yükümlülüklerini yerine getirmeye yarayacak olan uluslararası mekanizmalar da mümkün. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Sosyal Şartı Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin ekonomi ve sosyal hakları versiyonu. İş kazaları durumda ne yapılması gerektiğine, iş yeri denetimlerine, sendikalaştırmaya dek geniş kapsamda analiz yapıyor ve devletin yükümlülüklerini takip ediyor. Bunun takibi içinde toplu şikayet gerekiyor.
“Türkiye toplu şikayeti mümkün kılan ek protokolü imzalamadı. Buna onay vermesi gerekir. Bu tür cinayetler yaşanmadan önce devreye girip görmüş olduğumuz eksiklikleri devletin yerine getirmesi için önemli bir mekanizma sunuyor.” (BK)