Madencilerin avukatı Berrin Demir, sanıkların hiçbir mahçubiyet yaşamadığı gibi ailelere sataştığını, hepsinin Soma A.Ş'de çalışmaya devam ettiği için gerçekleri anlatmadığını, ancak buna rağmen iş güvenliğinin olmadığını ve iş organizasyonun tamamen taşeorna devredildiğinin mahkemede bir kez daha ortaya çıktığını belirtti.
301 işçinin öldüğü Soma iş cinayeti davasında cuma günü ara karar çıktı, sekizi tutuklu 46 kişinin yargılanması 13 Ekim’de devam edecek. 18 Ağustos’tan 28 Ağustos’a kadar dokuz duruşması yapılan davada tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra iş cinayetinden sağ kurtulan işçiler dinlendi.
Katil sanığı gibi değiller
Madencilerin avukatı Berrin Demir, davanın gidişatını bianet’e değerlendirdi.
Demir, bütün tutuklu ve tutuksuz sanıkların ve sağ kurtulan madencilerin bir bölümünün Soma A.Ş.’den maaş almaya devam ettiği için duruşmalardaki ifadelerde ağız birliğiyle hiçbir sorun olmadığını anlattıklarını belirtti.
“Öncelikle sanıkların hiçbiri 301 kişinin katil sanığı gibi davranmıyor. Bir mahcubiyet bile yok, aksine avukatlara laf çarpma, gülüşmeler, ailelere parmak sallama gibi hareketlerde bulunuyorlar. Her şey mükemmeldi ve kendileriyle övünür bir halleri var. İnsan insan olduğundan utanıyor.
Herkes Soma A.Ş.'de çalışmaya devam ediyor
"Soma Kömür A.Ş.’deki madenlerde yapılacak iş olmamasına rağmen bütün tutuklu ve tutuksuz sanıkların maaşları ödeniyor. Hatta ifade veren beş madenciden dördü de yeniden işe alınmış.
“Duruşmalardaki çarpraz sorguda, tutuklu ve tutuksuz sanıkların daha önceki ifadeleri değişebilirdi, farklı şeyler ortaya çıkabilirdi ama o kadar kemik şekilde hazırlanmışlar ki, resmen bir performans sergilediler. Sanıkların ifadelerinde hiçbir açık ya da sapma yoktu.
"Daha önceki duruşmada avukatlar arasında menfaat çatışması olduğu belirtilmiş, mahkeme başkanı da yeni avukatlar bulunmasını istemişti. Ancak burada yerel kaynaklardan da edindiğimiz bilgiler tüm avukatların birlikte çalıştığını gösteriyor.
İşçileri bile suçladılar
"Sanıkların hepsi yine sabotajda ısrar ettiler. Hatta Akın Çelik, yer yer madencileri suçladı. Ailelerde de bu durum infial yarattı. Beş madenciden de ikisi gerçekleri anlatabildi. Bir tanesi Meclis Araştırma Komisyonu raporundaki ifadelerini bile yumuşatmaya çalıştı. Bundan sonra 35 madenci daha konuşacak. Tüm baskılara rağmen gerçekleri anlatacaklarını umuyoruz. Sözünde duran işçileri dinlersek ailelerin de morali düzelecek.”
Daimi nezaretçi görevini mahkemede öğrendi
Demir, duruşmadaki tüm gerçekleri saklama girişimine rağmen madende iş güvenliği olmadığını, iş organizasyonunun tamamen taşeronun eline bırakıldığının anlaşıldığını söyledi.
“İş güvenliğinden sorumlu vardiya mühendisi, mezun olalı bir ay olmuş, 23 yaşında, madende tek başına kalsa yolunu bulamaz. Diğerleri de öyle, üç beş aylık mühendisler vardiya mühendisi olmuş.
"Bir daimi nezaretçi, daimi nezaretçi olduğunu mahkemede öğrendi ve 46. sanık olarak yargılanmaya başladı. Daimi nezaretçinin görevinin ne olduğunu ise bilmiyor. Tahlisiye donanımların çalışmadığını söylediler. Topçu mühendisler atımları denetimsiz yaptıklarını söylediler.
İş organizasyonu diye bir şey yok
"Hiç tatbikat yapılmamış. İş organizasyonu diye bir şey yok. Sözü geçen taşeron ayak alıp ilerliyor. Madendeki ayakları taşerona veriyorlar, kendi ekibiyle kömür çıkarıyor, prim usulü çalışıyorlar. Yani işin iler tutar yanı yok.”
Kamu görevlilerinin yargılanmasına hala Enerji ve Çalışma Bakanlığı’nın izin vermediğine dikkat çeken Demir, ELİ mühendislerinin de verdikleri ifadelerde “’Bizim sorumluluğumuz yok, madene inmeyiz’ diyorlar, oysa mevzuat öyle değil. Zaten ELİ mühendislerinin kamu işleri aksamasın diye duruşmalara katılma zorunluluğu bile yok” dedi. (NV)