*Soli Özel'in fotoğrafı, yetkinport'tan alındı. Dİğer fotoğralar, sosyal medya.
Afganistan'da Taliban fazla bir direnişle karşılaşmadan Kabil'e girdi. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terk etti. Gani, "kan dökülmesini önlemek için" ülkeden ayrıldığını açıkladı.
Tüm dünya Afganistan'da kalan kadınların yardım çığlıkları ile ülkeden kaçmak isteyen erkeklerin uçaklara tutunuşuna ve düşüşlerine tanık oldu. ABD yetkilileri, Afganistan'da yaşananlardan kendilerinin sorumlu olmadığını savundu.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Şu ana kadar Taliban'ın verdiği mesajları olumlu karşıladığımızı söylemek isteriz” açıklamasını yaptı.
Peki, ABD’nin mütteffiki konumunda olan Türkiye’yi bu süreçte nasıl bir politika süreci bekliyor? Türkiye, Taliban ve ABD arasındaki ilişkiler ne yönde evrilecek?
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel, Taliban'ın Kabil'i işgal etmesi sonrası Türkiye'nin olası dış politikasını ve ABD ile ilişkilerini 5 soruda anlattı.
"Bazı yerlerde direnen askerler var"
1-Afganistan askeri Taliban’a karşı özellikle Kabil’de neden bir savunma pozisyonuna girmedi?
Bozgunun ardından yazılan yazıların çoğunda Afgan ordusunun aslında ordulaşamamış olduğu anlatıldı. Afganistan’ı takip edenler bunları herhalde biliyorlardı da.
Tepede her türlü çürümüşlük örnekleri sergilenirken aç kalmış ya da minnacık tayınlarla idare etmek zorunda olan askerlerin hikayeleri yayınlandı.
Muhtemelen komutanlarına da güvenmiyorlardı. Sonunda bizi temsil de etmeyen bir yönetim için ölemeyiz deyip herhalde ya da başka saiklerle tıpkı Musul’da IŞİD karşısında Irak ordusunun yaptığı gibi çoğu arazi oldu. Bazı yerlerde direnenler anladığım kadarıyla hala var.
"ABD'nin tavrı yanlış"
2-ABD’nin 20 yıl önce “Taliban’ı çökertmek için girdiği Afganistan” politikası sizce dünden bugüne doğru bir perspektifle mi ilerledi?
ABD’nin Afganistan politikası sanırım “asıl hedef Irak’tır” dedikleri dakikadan itibaren yanlış bir perspektife oturdu. Yarın bunun hikayesi daha etraflıca yazılır şimdiden bu konularda çıkmış iyi kitaplar da var sanırım.
Havaalanına adı verilen ilk Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’nin kardeşi Afganistan’daki rüşvet, soygun, çeteleşme ağının elebaşlarından biriydi. Orada bir devlet oluşturmak kolay olmayacaktı Amerikalılar da bunu yapmayı beceremediler, yolsuzlukları hırsızlıkları önleyemediler.
Pakistan’ın etkisini yadsıyamasak da Taliban’ın kırsal Afganistan’dan neşet ettiğini, dayanışmacı bir yapısı ve anlayışı olduğunu da görmek gerekir.
3-Taliban’la Afgan halkını yalnız bırakıp ABD askerinin Afganistan’dan çekilmesi ne kadar doğru bir yaklaşım?
Bana göre çok yanlış bir tavırdı. Amerikan başkanı böyle düşünmediğini söyledi. Göreceğiz. Benzer şekilde bu fiyaskonun ABD’nin prestijini etkilemeyeceğini düşünenler de var onlara da katılmakta güçlük çekiyorum
4-Bundan sonra Afganistan’da nasıl bir süreç işler?
Bundan sonrasını kestirmek herhalde kolay değil. İşin uzmanları da henüz tam bir mutabakata varmış değiller. Ben, bilgi ve görüşlerine güvendiğim Anatol Lıeven’e atıfla Taliban’ın farklı gruplarla işbirliği yapması gerekeceğini sanıyorum. Tabii tüm komşular bir şekilde bu çorbaya tuz katmak isteyeceklerdir de.
"Türkiye için yeni bir macera"
5- Türkiye Taliban’la “çok uzak” olmadığı yönünde bir açıklama yaptı. Bu ABD ve Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?
Türkiye Taliban’la çok uzak olmadığını değil yanlış hatırlamıyorsam Cumhurbaşkanı’nın ağzından inanç konusunda fark olmadığını söyledi. Umarım Taliban’ın inancıyla, bu inancın yorumlarıyla Türkiye’ninkiler aynı değildir. Tüm dünya işin jeopolitığiyle filan değil kadınlara reva görülecek zulümle ilgileniyor.
21. yüzyılda böyle bir anlayışın, tıpkı IŞID gibi, iktidarda olmasından dehşete düşüyor. Özellikle kadınların bu konuda ileride de pasif kalmayacaklarını düşünüyorum.
Ayrıca, Türkiye kendisini Afganistan'ın geleceğine yön veren ülkeler arasında görmek istiyor ve görüyor. Bu da Türkiye için yeni bir macera olur. Umarım Türkiye, öyle bir maceraya atılmaz.
Soli Özel hakkındaSiyaset bilimci. Akademisyen, öğretim görevlisi, araştırmacı yazar. 1975 yılında İstanbul Robert Kolej’den mezun oldu. Daha sonra 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Bennington College, Ekonomi bölümünde lisans eğitimini tamamladı ve 1983 yılında Johns Hopkins Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünden master dalında mezun oldu. Geçmişte Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevliliği yaptı. Sabah Gazetesi’nde uluslararası ilişkiler hakkında günlük köşe yazıları yazdı. Aynı zamanda Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) tarafından yayımlanan hukuk ve uluslararası ilişkiler konulu bilimsel UHP (dergi) dergisinde yazı ve çalışmalarını sürdürüyor. Eylül 2010 tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler bölümüne geçti. |
(EMK)