Yunanistan, Fransa ve Türkiye arasındaki Doğu Akdeniz gerilimi, bir süredir birbiri ardına gelen karşılıklı açıklamalarla yükseliyor.
Yazı dizimizin ilk gününde bir önceki Yunanistan Dışişleri Bakanı (SYRIZA dönemi) Georgios Katrougalos ile konuştuk.
Katrougalos, iki tarafın da güç gösterilerinin durumu daha da kötüleştirdiğini söylemişti. İkinci gün, akademisyen ve yazar Soli Özel'e kulak verelim.
Avrupa Birliği, Türkiye'ye yaptırım konusunda 24-25 Eylül'deki liderler zirvesinde net bir karar alabilir mi?
Kanımca bugün varılan noktada o zirveden ağır yaptırım kararları çıkması ihtimali hayli düşük.
Her ne kadar AB Dışişleri Bakanı sayılan Joseph Borrell, Avrupa Parlamentosu'na yaptığı konuşmada tehditkar sayılacak bir tonla Türkiye konusunda çok sert sözler kullanıp bir "İmparatorluk canlandırma" hedefinden bahsederek, safları sıklaştırma gereğini öne sürdüyse de Birlik içinde Türkiye'nin cezalandırılmasına ve iplerin daha fazla gerilmesine yönelik bir uzlaşma yok.
Fransa, Türkiye'ye yönelik sertlik politikasında NATO içinde de pek destek bulamadı. Kıbrıs Rumları ise Belarus konusunu, Türkiye meselesine endeksleyerek engelleme yaptıklarından pek popüler değiller.
En önemlisi bu krizin ya da gerginliğin yatışması için çok gayret göstermiş olan ve muhtemelen Oruç Reis'in limana çekilmesinde etkili olan AB dönem başkanı Almanya, Ankara'yı oransız tepkiye itecek bir kararın çıkmasına engel olacaktır.
"Yunanistan-Kıbrıs-Fransa yeterli destek alamadı"
İki NATO üyesi ya da aslında NATO'nun bütün Avrupalı üyeleriyle Türkiye arasında bir sıcak çatışma ihtimali gerçekten var mı?
Bence yok. Ayrıca tüm Avrupalı üyelerin Yunanistan-Kıbrıs-Fransa'nın yanında olacağına da hiç ihtimal vermiyorum.
Nitekim Libya açıklarında yaşanan ve detayları tam açıklanmayan bir olayı NATO'ya şikayet ettiğinde Paris ancak sekiz üyenin desteğini alabildi.
Konuya hakim olanlar yaşanan krizdeki teatral boyutu göz önünde bulundurarak genelde soğukkanlılıklarını korudular ve ufak bir çatışma ihtimali bulunsa bile savaş tamtamcılarına pek prim vermediler.
Bu denklemde Kıbrıs sorununun boyutu ne olur? 2020 aslında kilit olabilecek yıllardandı Kıbrıs sorunu açısından...
"Tüm meseleler iyiden iyiye içiçe geçti"
KKTC'de seçimler var. Öncelikle Akıncı'nın (Mustafa Akıncı) seçilmesi bir çözüm arayışı hala mevcut kalacaksa şarttır.
Borrell de bu seçimlere atıfta bulunarak BM'nin yeniden harekete geçeceğini, AB'nin de elinden gelen gayreti göstereceğini söyledi yaptığı konuşmada. Açıkçası AB'nin Kıbrıs sorununun çözümünde işe yarar bir taraf olduğu kanısında değilim.
Üyesini savunmak adına zaten sorunlu olarak bünyesine aldığı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti'nin obstrüksiyonlarına hiçbir şekilde engel olmuyor. Ama belki bu sefer bir değişiklik söz konusudur.
Bana göre tüm bu meseleler artık iyiden iyiye iç içe geçti. Ya hepsi bir arada çözülecek ya da hiçbiri çözülemeyecek ama bunun için tarafları bir araya getirecek ve geniş bir perspektife, ikna ve yaptırım gücüne sahip bir arabulucu/kolaylaştırıcı gerekir.
AB bunu yapabilir mi emin değilim. Rum kesimine hiç olmadığı kadar yakınlaşmış bir ABD bu topa tekrar girer mi? Rusya bu işe sıcak bakar mı?
"Elysee Sarayı kendi başına halletmekte ısrarcı oldu"
Fransa'nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pek rasyonel bulmuyorum.
Anladığım kadarıyla Fransız diplomatlarda bu üsluptan -saldırganlıktan- pek hoşnut değiller ama Elysee Sarayı bu işi yakın zamana kadar kendi götürmekte ısrar etti.
Sanırım şimdi biraz duruluyor. Tabii burada Fransa'nın kendisine AB içinde, Doğu Akdeniz'de uygun gördüğü rolü üstlenme, öne çıkma kaygısı da var.
Türkiye'nin "Mavi Vatan" doktrini çerçevesinde öne sürdüğü tezler, kullandığı dil ve AB'yi en yakından ilgilendiren Libya sorununda Fransa'nın yanlış tarafa oynaması nedeniyle Türkiye karşısında kaybeden taraf gibi görünmesi de ortamı kızıştıran bir faktör sanıyorum.
Ankara da Paris'in nasırına hem kullandığı dil hem de yaptıklarıyla basıyor bu arada. Tutup Mali'de Fransa'ya yakın hükümeti deviren darbecilere destek vermek bunlara bir örnek.
Tabii kriz ortamı derken arada Fransa açısından Yunanistan'a güzel uçak satışı da oldu.
TIKLAYIN - Doğu Akdeniz geriliminin kısa özeti
Akdeniz'de neler oluyor?Türkiye'nin Oruç Reis sismik araştırma gemisi için ilk Navtex ilanı (Temmuz ayı) Yunanistan ve Fransa'dan sert tepkiler almıştı. Yunanistan'a destek veren Fransa, Akdeniz'deki askeri varlığını güçlendirdi. Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in yürüttüğü diploması sonrası Türkiye Oruç Reis'in faaliyetlerini askıya aldı. Fakat Türkiye Yunanistan'ın Mısır ile deniz yetki alanını sınırlandırma anlaşması imzalamasının ardından Atina'yı "sözünü tutmamakla" eleştirerek sondaj çalışmalarına tekrar başlayacağını açıkladı ve çalışmalar Ağustos'ta tekrar başladı. Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Salı günü hem Atina hem Ankara'yı ziyaret ederek doğrudan diyalog çağrısı yaptı. Hemen ardından yapılan AB dışişleri bakanları zirvesinden yaptırım kararı çıkmadı ancak "çıkabileceği" uyarısı geldi. AB, 24-25 Eylül'de yapılacak liderler zirvesinde konuyu ayrıntılı olarak tekrar ele alacak. |
(PT)
YARIN: Batı Trakya'da yayımlanan Azınlıkça adlı dergi ve haber sitesinin yayın yönetmenliğini yapan Evren Dede'nin yorumları.