Böyle bir ortaklaşmanın programında iki temel ilke olur:
1. Faşizme ve ırkçılığa karşı olmak
2. Kapitalizmin yeni liberal yıkım ve yoksullaştırma politikalarına karşı olmak
www.ortakaday.net adresinde bu ortaklaşmayı isteyenlerin imzalarını koyabildikleri bir liste oluşturulmuş. 1 Mayıs akşamı bu listede 3.932 imza toplanmıştı.
Bu 3932 kişi, bağımsız aday fikri hayata geçse oluşacak seçmen ana kitlesinin içinden bir örneklem kabul edilebilir. Yalnız, oluşabilecek ana kitleye göre "İnternet kullanıcısı olmak" ve anılan "Web sayfasından haberdar olmak" gibi ayırt edici iki özelliğe, başka bir deyişle "ana kitleden sapışa" sahiptir.
Ancak bu "sapış", imzacıların çeşitli özelliklerini inceleyerek çıkarsamalarda bulunulmasını sağlıksız kılacak nitelikte bir "yönelim" değil.
Solda ortak bağımsız adaylar fikri yaygınlaşabilir
İmzacıların yüzde 41'i, mensubu ya da destekçisi oldukları bir kurum adını belirtmişler. yüzde 82'siyse iş durumu ya da mesleklerini de belirtmişler.
Bağımsız sosyalist adayların olmasını isteyenlerin, hangi yüzdede olursa olsun, hemen bütün meslek gruplarına, meşguliyetlere dağıldıkları görülüyor. Örneklemin oluşumunda başta belirtilen "yönelime" rağmen bu, solda ortak bağımsız adaylar fikrinin, toplumda yaygınlaşabilme potansiyeline işaret eder.
Yürütülecek diğerkam ve emek yoğun bir çalışmayla bu yaygınlaşma başarılabilir.
Öğrenciler
Öğrenciler yüzde 27'yle ilk sıradalar. Seçmen yaşının 18'e indirildiği, bütün düzen partilerinin "genç avı"na çıkmaya hazırlandıkları bugün -gençlere doğru yönelimli olduğu düşünülecek olsa dahi- bu profil, "ülkenin geleceği kurmak" isteyecek bir siyasi yapılanma için çok kıymetli sayılmalıdır.
Öğretmenler
Öğretmenler yüzde 15'le ikinci sıradalar ve sanki bir şey öğretmeye çalışıyorlar. TÖS'ten beri bu böyle değil midir? Her şeyi önce onlar anlarlar. Ortak bilincin filizlendiği ilk vicdanlar, öğretmenlerindir.
İşçiler
İşçiler yüzde 8'le üçüncü sıradalar. Halkın sınıflaştığı, sınıfın halklaştığı günümüzde bu oran çok tabii. Örneklemdeki bu oransal ağırlık, sosyalist solun, bağımsız adaylar çevresinde ortaklaşarak, yeni liberal yıkım politikalarına karşı çıkması halinde, işçiler arasında derinleşecek, yaygınlaşacak bir etkiye sahip olabileceğine işaret eder. Bugün bu yıkıma karşı çıkan başka hiçbir güç, hiçbir toplumsal varlık bulunmuyor. Olası bir sosyalist imece, buna karşı çıkacak biricik hareketi ortaya çıkarabilir.. Bu hareket, işçi sınıfı nezdinde kendini görünür kılabilir.
Daha sonra serbest çalışanlar, mühendisler, emekliler, teknikerler, öğretim üyeleri, memurlar, özel sektör çalışanları, ev kadınları, hekimler, hukukçular, esnaflar, gazeteciler ve başkaları geliyor... İmzacılar tüm bu iş / meslek gruplarına yaygın bir dağılım gösteriyor.
Kurumlar
Mensubu ya da destekçisi oldukları kurumlara bakıldığında ise, meslek profiline uygun olarak, Eğitim-Sen üyeleri yüzde 21'le ilk sıradalar.
Demokratik Toplum Partililer yüzde 15'le ikinci sıradalar. Bu önemli oran, DTP'nin zaten bağımsız adaylar stratejisi izleyeceği düşüncesinin sonucu olmaktan öte bir şeye işaret ediyor.
Bazı yerel örgüt yöneticilerinin de imza koydukları metin:
"... hiç bir savaş iznine, özelleştirmeye, ayrımcı yasaya oy vermeyeceğini, bunlara karşı TBMM'de halkı temsil edeceğini ilan eden, patronların, generallerin, bürokratların, atanmışların, IMF'nin değil; ezilenlerin ve emekçilerin sesi olmaya söz verecek emekten, kardeşlikten, özgürlükten ve barıştan yana..." bağımsız adaylar tanımlıyor.Açık ki burada adaylara atfedilen işlevler sınıf siyaseti temelli. DTP'nin kimlik siyasetinden başka bir şeyle ilgilenmediği/ilgilenmeyeceği önyargısı beslenmemeli.
Eğitim-Sen'liler ve DTP'lilerin ardından ÖDP'liler yüzde 8'le üçüncü sırada bulunuyor. Ortak bağımsız adaylar fikrini destekleyenler içinde bu önemli bir pay... Partinin, kuruluş ve varlık değerlerinin, üyelerinin vicdanlarındaki ifadesi. Gözlenen o ki bu ifade, ÖDP üyeleri içinde kuvvetli.
Sendikalarda örgütlü işçiler, mühendis odaları ve meslek birliklerinde örgütlü çalışanlar, 78'liler girişiminin bulundukları hemen her şehirden temsilcileri, SDP'li, EMEP'li, DSİP'li, TKP'li, İKP'li, gözün aradığı hemen bütün sosyalist partilerin, siyasi hareketlerin, dergi çevrelerinin üyeleri, destekçileri, imza metninin yaygınlaşabildiği ölçüde örneklemde yer alıyor.
İki ayda başarılabilir
Bunun gösterdiği şey şu: Bağımsız aday fikri, sosyalist solun hemen bütün parti, hareket ve çevreleri içinde -toplumun iş / meslek profilinde olduğu gibi- yaygınlaşma potansiyeline sahip.
Bu işe sarılınca, fikrin derinleşmesi, imeceyi yapacaklarda çok hızlı olur ve sonra bu derinleşme toplumsallaşır. Seçimlere iki ay dahi kalmış olsa da ümitsizliğe yer yok.
Telaşsız ama süratli adımlara ihtiyaç var. Bu iş iki ayda başarılabilir.
Solda bağımsız ortak adayların destekçileri içinde kendisini CHP'li olarak tanımlayanların olması doğal ve varlar. Nisan ayında Genelkurmay himayesinde yapılmış, kürsülerinden milliyetçi, ırkçı, faşist söylemin en kaba örneklerinin sergilendiği iki mitingin katılımcıları içinde önemli bir kitlenin bu söylemi sahiplenmediğini, bundan rahatsızlık duyduğunu görmek gerekiyor. Bu mitinglerle ve buradan yükselen "birleşin" mesajıyla, ne CHP'nin ne başka bir resmi devlet söyleminin kazanacağı hemen hiçbir şey olmayacak. Baykal'ın bu mesajdan ne anladığı, acele Cem Uzan'a elini uzatmasından belli değil mi? Aynıların aynı yere, ayrıların ayrı yere gitmesi için solda ortak bağımsız adaylar hareketini tanımlamak gerekiyor.
Olumsuzlayan değerlendirmeler
Bağımsız adaylarda ortaklaşma fikrini olumsuzlayan kimi sol değerlendirmeler görüyoruz. Birinden örnek verelim. 11 Nisan tarihli Birgün'de Sezai Temelli şunu diyor bağımsız aday fikri için:
"Bireyin her geçen gün ön plana taşındığı, bireysel başarıların fetişleştirildiği, tek kişilik gösterilerin toplumsal inisiyatif alanlarını giderek deformasyona uğrattığı postmodern dönemde bu tür yaklaşımların popülaritesinin artması da aslında doğal..."Çeşitli engeller sıralandıktan sonra sürdürüyor:
"Bağımsız aday yoluyla bu engellerin aşılabilmesi olanaklı gözükmüyor. Tam tersine, bağımsız aday seçilebilmesi için bugünkü yapı içinde merkezin tasvirine uygun bir karakter sergilemek zorunda."Bu söylenenler adeta bir ferman. Bunu bir parti meclisi üyesi söyledikten sonra, köşemize büzülmekten başka ne çaremiz var!
Siz, sosyalistlerin imecesinin üreteceği bir ortak aklı, diğerkam emeklerin seferberliğini, ortak hareketini tahayyül edeceksiniz, buna, geldiğiniz noktada gerçekleşmesi gerekli bir hayal olarak sarılacaksınız ve ama yüksek bir yerden buyurulacak ki, bu meğer "bireysel başarıların fetişleştirildiği, tek kişilik gösterilerin" peşine düşmekmiş.
"...bugünkü yapı içinde merkezin tasvirine uygun bir karakter sergilemek zorunda." imişiz.
1 Mayıs 2007 günü, merkezin tasvirine uygun hangi karakter, 1 Mayıs Meydanı yaptı Taksim meydanını... 30 yıl sonra ilelebet? Sormak lazım Temelli'ye.
Aktüel Dergisi'nin 93üncü sayısında Ahmet İnsel bu hali iyi anlatıyor:
"Biz ulusal davranış biçimi olarak bir şeyin önce nasıl olamayacağını izah ederek işe başlarız... Doğmamış bir çocuğa sakat doğacağını söylemeyelim."30 Nisan tarihli söyleşide, Birgün'de Ömer Laçiner "Solun bağımsız adayı, içinde bulunduğumuz konjonktürde militarizm ve milliyetçilik karşıtlığı ve enternasyonalizm üzerinden kendini kurmalıdır." diyor.
Evet, milliyetçiliğin bu toptan reddiyle beraber, içimize işlemiş bize çok zarar veren kimi ulusal davranış biçimlerimizi de terk etmeliyiz artık.
İrade, sorumluluk, emek ortaya konur, bu adaylar belirlenir. Yeni liberal yıkıma ve milliyetçiliğe vuran sade bir programda ortaklaşılır, halkın karşısına çıkılır.
Adaylar nezdinde bu programın takipçisi, denetçisi bir kurul oluşturulur. Bu, geniş bir halk denetim aygıtı olarak çalışır. Sürekli olur. Solun bağımsız milletvekillerinin söylem ve politikasını onlarla birlikte belirler.
Sosyalist solun bugün topluma anlatmakla yükümlü olduğu çok şey, bu ortaklaşmayla kurgulaması gereken bir gelecek var. Tabiatın boşluk tanımadığı görülüyor. Toplumun sola kulak kabartması için gereken şey bu ortaklaşma iradesi ve eylemi. (HA/TK)