DSİP, SGPH, EHP, ESP, SDP, Halkevleri, TEKEL işçilerinin direnişi gibi bir işçi mücadelesinin benzerlerinin katlanarak büyüyeceği konusunda hemfikir. 1 Mayıs'ın ardından 26 Mayıs'taki genel grevle birlikte işçilerin güçlerinin daha da hissedileceği görüşündeler.
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Başkanı Doğan Tarkan: 1 Mayıs son derece olumlu bir havada geçti. TEKEL işçilerinin mücadelesinin işçi tarihinde önemli bir dönemeç olduğunu ileriki yıllarda daha da iyi göreceğiz. Altı sendika konfederasyonun bir araya gelerek "birleşik" bir işçi eylemi gerçekleştirmesi önemli. 1 Mayıs 2010, yükselen işçi hareketinin önemli bir göstergesiydi. 26 Mayıs'taki genel grevde de işçilerimiz umarım Yunanistan'daki kardeşlerimizi takip eder. Öncelik işçi hareketinin birliğini sağlamaktır.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Başkanı Hakan Öztürk: 1 Mayıs'ın Taksim meydanında kutlanması büyük mücadeleler sonrasında elde edilmiş bir kazanım. Resmi tatil olması da bu mücadelenin bir parçası. Genç arkadaşlarımızın bayrak asmadığı bina kalmadı. 1 Mayıs'ın canlılığını, katılımını çok iyi buldum. Bu örgütlü tavrın artması. TEKEL işçilerinin mücadelesi işçilerde bir umut yarattı. Devamını getirmek için elimizden geleni yapmalıyız. İnsanların korkularını, tereddütlerini aşmasını sağlayacak gelişmeler oldu. Kapitalizm bir kriz yaşıyor, işçi sınıfı da tepkisini gösteriyor.
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Rıdvan Turan: 1 Mayıs'ta Taksim alanı uzun bir mücadelenin ardından elde edildi. Bu son derece anlamlı. Taksim alanı egemenlerin bir lütfu değil bizim 1980'lerden bu yana süren mücadelemizin bir sonucudur. 1 Mayıs'ın en önemli engelinin 'devlet' olduğunu gördük. Devletin güçlerinin saldırısı olmadığında, devletin deyimiyle bir 'provokasyon' yaşanmadığını gördük. Taksim Meydanının isminin '1 Mayıs alanı' olarak değiştirilmesi, 'maymun kafesi' gibi olan barikatların kaldırılması, otobüslerin o gün ücretsiz olması gerekiyor. 1 Mayıs'ın iki görüntüsü var. 1 Mayıs'ın ilk görüntüsü; birlik, beraberlik içinde bir çiçek bahçesi gibi bütün demokratik çevrelerin bir arada olduğu bir görüntüydü. İkinci görüntüde ise 1 Mayıs'a katılan gruplar arasındaki rekabetçi tutumun yansımasıydı. Bu solun çözmesi gereken bir sorundur. İlk görüntüdeki bütünleştirici havayı gerçeği taşıyacak bir pozisyona adım atmalıyız. 1977'de kaybettiğimiz momenti tekrar kazanmalıyız.
Halkevleri Başkanı İlknur Birol: 1 Mayıs Taksim'de kutlandı; kararlılıkla mücadele edenler karşılığını aldı. 1977'de katledilen işçilerin emanetleri 2010'da teslim alınmıştır. Ama bu görkemin arkasında iktisadi ve sosyal politik sisteme itirazlarını göstermişlerdir. Bu itirazları, örgütlü bir güçle, kaybettikleri bütün hakları geri alacakları bir mücadelenin yolunu açacak. Güvenceli bir iş ve yaşam talebi işçinin bu yılki temel gündem maddesi olacak.
Sosyalist Gelecek Parti Hareketi'nden (SGPH) Hakan Güneş: 32 yıl sonra 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması toplumsal muhalefet açısından olumlu, umut verici. Kitlesellik nostaljiyle bir araya geldi. Daha çok tarih olgusu ortaya çıktı. Bazı açılardan bir içerik zayıflığı olduğunu söylemek mümkün. 2010'da neyi talep ettiğini ortaya koyamadı. Ama bunu anlayışla karşılamak gerekiyor. TEKEL, Desa işçilerinin eylemleri AKP'nin tek parti iktidarından, meclisteki muhalefetten duyulan memnuniyetsizliğinin ifadesi olarak algılanmalı. İşçilerin en büyük sorunu "güvencesiz çalışma koşulları". İşsizlikle mücadelede "yurttaşlık geliri" gerekli. Bu 1 Mayıs'ı emeğin doğrudan kendisiyle ilgili taleplerinin ötesinde Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, farklı cinsel yönelimlerin, kadınların kendilerini ifade ettikleri bir alan olarak gördük. Bu kesimlerin kendi gelecekleriyle ilgili işçi sınıfıyla birlikte hareket ettiklerini gördük.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Başkanı Figen Yüksekdağ: 2010 1 Mayıs'ı ezilenlerin mücadelesi bakımından geleneksel ve güncel taleplerin bir arada olduğu bir gün. Bu, yalnızca alanın açılması mücadelesi değil aynı zamanda bir irade mücadelesiydi. Bu kazanım, tüm kesimlerin ortaklaşa geldikleri bir düzeyi, siyasi kararlılığı da gösteriyordu. Kölece çalışma koşullarına karşı TEKEL, karşımıza güçlü bir damar olarak çıktı. Bu 1 Mayıs da bu damar üzerinden şekillendi. Bundan sonraki dönemi de karakterize edecek bir zemin oluşturdu. 1 Mayıs'ta kendi gücünü görerek özgüveni pekişen işçi sınıfı, bu direnişlerini çoğaltacaktır. (BT/TK)