*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Sol Parti Ekoloji Çalışma Grubu, Muğla ve Antalya başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok kentinde etkili olan orman yangınlarına ilişkin "Ormanları yakan kim? Söndüremeyen kim?" başlıklı bir rapor hazırladı.
- İklim krizine işaret eden raporda "Kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanımı ile ormansızlaşma ve kentleşmenin de bir sonucu olarak atmosferdeki karbondioksit oranları artarak küresel ısınmaya, deniz seviyelerinin yükselmesine, buzulların erimesine neden oluyor. Dünya 1 ila 2 derece ısınırken, bildiğimiz iklimler de değişiyor. Yangınlar, seller, hortumlar gibi aşırı hava olaylarının sıklaşmakta ve şiddetlenmektedir. Dünyadaki ısı artışı birçok türün yok olmasına neden olurken, kıtlık, açlık, göçler, savaşlar gibi geri dönüşü olmayan yıkımlara yol açıyor" denildi.
Türkiye'nin, "ısınmanın en kuvvetli yaşandığı bölgede" yer aldığını aktaran raporda "Orman Genel Müdürlüğü (OGM) iklim kriziyle mücadele açısından uyum tedbirleri geliştirme gerekçesiyle düzenlediği bir dizi sempozyumun ve aldığı kararların neticesinde hangi önlemleri aldığını derhal kamuoyuyla paylaşmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
Bakanlığın görevi ne?
"Cevaplanması gereken soruların en önemlisi de yangınları önleme görevinin yapılıp yapılmadığıdır" denilen rapor, şöyle devam etti:
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kendi tespitine göre, yangınların yüzde 90'ı, tarla açma, piknik ateşi, sigara ateşi, cam ve yanıcı atıkların atılması gibi sebeplerle insan kaynaklı olarak çıkıyor. Ormanları koruma, geliştirme görevi olan bir Bakanlığın yapması gereken bu yangınları çıkaranların kim olduğunu açığa çıkarmak ve bu doğrultuda önlem almaktır. Bunu yapmayan bir Bakanlık, yangını çıkaranlar hakkında gelişecek spekülasyona, milliyetçi, ırkçı kışkırtmaya zemin hazırlamış olacaktır. 'Bir çakmak yansa haberimiz olur' iddiasında bulunan Bakanlığın, insan kaynaklı çıkan yangınları tüm verilerle ortaya koyarak politika geliştirmesi gerekiyor.
Liyakat sorunu
"Orman politikaları açısından yangının çıkmadan önlenmesi ve yayılımının engellenmesi için liyakat sahibi, tecrübeli, eğitimli personel istihdamı sağlanmalıdır.
"Ancak görülmektedir ki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının, tüm kurumlarda olduğu gibi OGM personel politikası da liyakatten uzak ve partizanlaşmıştır.
"Sözleşmeli, taşeron şirket üzerinden yapılan işler, güvencesiz istihdamla ve sık personel değişimiyle sonuçlanmaktadır. Rotasyon sıklığı, bölgeyi tanımayan personelin önlem geliştirmesinde sorunlara yol açmaktadır.
"Özelleştirme uygulamaları ve kırsal kesime yönelik politikalarla köylerde yaşam zorlaştırılmış, işsizlik artmış ve köylü halk ormana yabancılaştırılmıştır.
Orman yangınları önlenmediği gibi geç müdahaleyle yangınlar büyütülmüştür. Yetersiz personelle ve personel için gerekli ekipman sağlanmayarak müdahale edilmesi; hava müdahalesi için uçak-helikopter yetersizliği; yerel yönetimler ve halkla koordine olmama, bilgi paylaşmama, 'Ben yaptım oldu' zihniyeti ormanlarımızı yakmıştır. Halkın vergileri, kamusal kaynaklarımızı korumaya değil, yandaşa, Sarayın bitmeyen itibarına harcanmaktadır.
TIKLAYIN - "Ülke yanıyor, bir yandan sel, sen git kafalara çay at"
"Fırlatılan çaylar halkın suratına edilmiş hakarettir. Yanan canlılar küçümsenmiştir; evler TOKİ için rant aracına dönüştürülmüştür.
"Eksiklerini giderip yangına müdahale etmesi gerekenler, eleştirilere baskı ve gözaltı sopasıyla karşılık vermeyi yeğlemiştir ve sorumluluğu muhalefete, yerel yönetimlere, halka yıkmıştır."
Raporda, "yapılması gerekenler" de şu ifadelerle sıralandı:
- Elimizde uçak varken kiralama yoluna gidilerek kamu zararına sebebiyet verenler; yangını önleme görevini yerine getirmeyenler yargılanmalı.
- Orman Genel Müdürlükleri ve Bakanlıkta görevli tüm çalışanları liyakat esasına göre iş güvenceli olarak istihdam edilmeli, sendikal hakkın demokratik şekilde kullanımı sağlanmalı.
- Yangın söndürmede kullanılması gereken uçak ve helikopter eksikleri giderilmeli; araçların bakımı ve hazırlığı acilen yapılmalı.
- Yangın sonrası yangın alanları korunmalı.
- Alanda uzman bilim insanlarının, derneklerin görüşleri doğrultusunda; sermaye çıkarına göre değil, halkın ve doğanın yararına davranılmalı.
- Evsiz kalan, geçim kaynakları yok olan halka kaynak ayrılmalı.
- Yanan hayvanların tedavisi, korunması için gerekli önlemler derhal alınmalı.
- Orman köylülerinin, yöre halkının, ormanların korunması ve geliştirilmesi için gerekenler yapılmalı; köylüler, halk, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler sürece dahil edilmeli.
- 28 Temmuz'da çıkarılan Turizm Teşvik Yasası derhal geri çekilmeli.
- Orman alanları üzerinde, yangın çıkmasında önemli payı olan yapılaşma baskısı, HES'ler, elektrik hatları gibi baskılar azaltılmalı.
- Salt ekonomik nedenlerle endüstriyel ormanlar kurulmasından vazgeçilmeli, mevcut ormanların bakımları yapılarak yangına dayanıklı hale getirilmeli.
- İklim kriziyle mücadele için kömürlü elektrik santralleri inşa etmek gibi fosil yakıt merkezli enerji politikaları acilen terk edilmelidir. Yangın, sel gibi felaketlere karşı iklim adaleti esaslı politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalı.
(DŞ)