Kimisi "Türkiye'ye feminizmi tanıştıran, tartıştıran kadın" olarak tanımlıyor onu. Kimisi "Bize binlerce Asena lazım" diyor. Kimisi "kadın erkek eşittir" demeyi onun kitaplarını okuyarak öğrendiğini aktarıyor. Onun adını ölümüyle gazete manşetlerinden ilk kez duyanlar da var, hiç duymayanlar da...
Yine de onun ismini bilmemek hayatımızı etkilemediği anlamına gelmese gerek.
"Ayrı bir odam olmalı'yı ondan öğrendim"
Ayşegül Şir ve Özge Taşkın 18 yaşında, öğrenciler. bianet'in Asena'ya ilgili sorularına önce Şir cevap veriyor.
"Yazar Asena'yla ilgili aklımda kalan bir hikaye var. Çok basit bir hikaye. O zaman ben daha çocuktum. Bir kitabını okumuştum. Kitabın adını hatırlamıyorum. Kitabından öğrendiğim temel bir şey vardı. Beraber yaşamaktan bahsediyordu.
"Bir kadın ve erkeğin beraber yaşarken de kendi hayatlarına ve birbirlerinin hayatlarına saygı duyması gerektiğini söylüyordu. 'Evlenseniz bile mutlaka kapınızı istediğiniz zaman kapatacağınız kendinize ait bir odanız olmalı' diyordu. Bu kadar basit ama aslında önemli bir şeyi onu okuyarak öğrendim."
"Genç bir kadın olarak kitaplarını okumak iyi geldi bana"
Şir'den sözü alan Taşkın devam ediyor:
"'Aslında Özgürsün', 'Kahramanlar Hep Erkektir' ve 'Aynada Hep Aşk Vardı' kitaplarını okudum. Asena iyi bir gözlemci. Bir kadın olarak, genç bir kadın olarak yazdıklarını okumak iyi geldi bana, beni rahatlattı. Bence okurunu yönlendiren, 'gaza getiren' bir kalemi vardı."
"Olması gerekeni yaptı"
Matbaacı Mehmet Avcı Asena'nın bir çok kitabını da dizgisini yapmış. "O nedenle birkaç kitabını okumuştum" diyor Avcı.
"Asena'yı nasıl tanımlarsınız" sorusuna Avcı'nın cevabı "Çağdaş ve tabuları yıkan" oluyor.
Avcı'nın hayatında hangi tabuları yıktırdığını soruyoruz: "Onu benimle yaşayan kadınlara, eşime ve kızlarıma sormak gerek. Tabuları yıkamamışsak da katkısı olmuştur ama. Örneğin kadının cinsel bir obje olarak görülmesine karşıyım. Kadın erkek eşitliğinden yanayım. Asena, doğal ve doğru bir yazardı. Olması gerekeni yaptı."
"Bizim daha binlerce Duygu Asena'ya ihtiyacımız var"
İngilizce öğretmeni Aliye Daimagüler'e elinde gazeten Asena'nın ölüm haberini okuyor. "Çok üzüldüm" diyor.
Asena'yı birkaç cümleyle anlatmasını rica ettiğimiz Daimagüler başlıyor söze:
"Kadın hak mücadelesinde Türkiye'nin ilk bilinen ismiydi desem kimseye haksızlık etmem. Hele de öyle zor bir zamanda radikal çıkışlar yapmak herkesin harcı değildi herhalde. Bugünlerde bile erkekler 'aman kızkardeşim, sevgilim feminist olmasın' diyorsa bu erkekleri korkutan bilincin oluşmasını sağlayan isimlerin başında geliyor."
Daimagüler "Kadının Adı Yok" aracılığıyla tanışmış yazar Asena'yla. Sonraları o kitabın 'muzır' bulunması, toplatılması bana çok saçma gelmişti" diyen Daimagüler, Asena'nın aslında çıkışının radikal olduğunu fakat anlattıklarının aslında doğal, yapılması gereken şeyler olduğunu söylüyor.
"Herkesin okuyabileceği rahatlıkta kitaplar yazmasından anlayabileceğimiz kadarıyla o da bunu savunuyordu zaten" diyen Daimagüler Asena'nın ölümünü "büyük kayıp" olarak yorumluyor.
Daimgüler: Ayrımcılık devam ediyor
"Ataerkil bir toplumda yaşıyoruz. Asena'nın gündeme getirdiği tartışmaların zamanında yankı bulması ona ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Feminizm Türkiye'de çok yavaş ilerliyor. Hatta geriye dönüş var. Töre cinayetleri bunun en büyük örneği. Devlet bu ülkede her insanı korumak zorunda.
"Ama ne kadın sığınağı var ne de kağıt üzerinde hakkımız olduğu iddia edilenleri uygulayabiliyoruz. Milyonlarca kadın eziliyor. Ayrımcılık her koldan devam ediyor. Evde, alışverişte, kafede, işte her yerde...Devletin politikası da bunu destekliyor. Yani bizim daha binlerce Duygu Asena'ya ihtiyacımız var."
Bozulması çoktan gereken sisteme çomak soktu
Esnaf Mustafa Kaplan Evli ve iki kız çocuğu babası. "Kızınız feminist size olduğunu söylerse ne düşünürsünüz?" sorusuna "Okusun, ayakları üstünde dursun. Feminizm bunu sağlayacaksa feminist olsun" diye cevap veriyor.
Kaplan'a yazar Asena'yı soruyoruz:
"Duygu Asena ismini ilk duyduğumuz zamanlar çok ılımlı değildik erkekler olarak. Ama şimdi değerini daha iyi anlıyoruz. Bu ülkede kadınlar hala kumalık sistemine maruz kalıyor. Kabul etmese gidecek yeri yok çünkü parası yok. Mecbur boyun eğiyor. Asena en azından bu konularda kadınlara yol gösterdi. Çoktan bozulması gereken bir siteme çomak soktu. Varsın erkekler kızsınlar..."
Peki ya Asena'yı tanımayanlar...
Soy ismini vermek istemeyen Remziye 45 yaşında. Tam 30 yıldır lavanta satarak geçimini sağlıyor. Bu şekilde beş çocuğunu büyüttüğünü söylüyor.
"Çalışmaktan Asena'yı okuyamadım"
İstiklal caddesinde lavanta satan Remziye eve gidince de ev işleriyle ilgileniyor. Sosyal güvencesi olmayan Remziye kadınların hep ezildiğini söylüyor ve "Gün yüzü göremeyecek miyiz?" diye soruyor.
Asena'yı sorduğumuz Remziye "Benim okuyacak vaktim olmuyor. Tanımıyorum. Kimdir?" diyor. Asena'nın kadın hakları savunan yazılar, kitaplar yazdığını söylediğimizde Remziye "Üzüldüm okuyamadığıma" diyor. Asena'nın ölüm haberi üzerine "Daha da çok üzüldüm" diyor.
Deniz Kayhan 17 yaşında. Yazar Asena'nın ismini biliyor sadece: "Gazeteciymiş, yazarmış" diyor. Kitaplarını bilip bilmediği sorusunu üzerine "Türk yazarlarla ilgilenmiyorum" cevabı veren Asena'yı bilmeyen Kayhan'a kadın haklarıyla ilgilenip ilgilenmediğini soruyoruz: "Haklar söz konusu olduğunda eşitlik tabii ki"
Esnaf Enver Ateştepe de Asena'yı tanımayanlardan. "Gazetelerden öğrendim" diyor. Türkiye'de kadın erkek ilişkilerini, kadın hakları mücadelesini Ateştepe'ye de soruyoruz:
"Üç kız çocuğum var. Çok akıllılar. Ama üniversiteye gidemediler. Bunun nedeniyse başörtülü olmalar. Bence başı örtülü olan kadın da olmayan kadın da eğitim almak hakkına sahiptir."
Asena'nın ismini duymayan "Kadınlar hep eziliyor. Gün yüzü göremeyecek miyiz?" diye soran lavanta satıcısı Remziye'yi, "Kadın erkek arasında haklar söz konusu olunca eşitlik" diyen 17 yaşındaki Deniz'i, "Başı açık ya da kapalı tüm kadınların eğitim alma hakkı vardır" diye isyan eden Ateştepe'yi düşününce "tanımasalar, okumasalar da yazar Asena hayatlarını dolaylı da olsa etkilememiş midir?" sorusu takılıyor aklımıza. (EZÖ)