bianet Ergenekon operasyonunu, gözaltıları ve medyanın tavrını sokağa sordu. "Hükümetin bir bildiği vardır" diyen de var, "Ya gözaltına alınanlar suçsuzsa" diyen de. Konuştuğumuz insanların medyanın oluşturduğu atmosferin aksine, Ergenekon’un kendilerine "konmayacağı"ndan bir şüpheleri yok.
"Türkiye’de hukuk olmadığı için endişelenebiliriz. Temel hukuka aykırı bir işleyiş yaşıyoruz" diyen 27 yaşındaki hukukçu kadın endişesini şu sözlerle ifade ediyor:
"Nerede durmalıyım bilemiyorum."
48 yaşındaki Necati Güzel İzmirli bir memur. Ailesiyle tatil için geldiği İstanbul’da ne televizyona ne de gazetelere baktığını söylüyor.
Kısaca yaşanları anlatıyoruz, başlıyor anlatmaya:
"Bu insanları sonuçta yargı gözaltına aldı. Demek ki bunun altında bir şey var. Beni neden almıyorlar? O insanların hepsi keyif için gözaltına alınmadılar."
Televizyon ve gazete yayınlarının sinirini bozduğunu söyleyen Güzel gündemdeki haberlerin ruh halini olumsuz etkilediğini, bu yüzden de haber izleyemez hale geldiğini söylüyor.
Gözaltına alınan isimlerden Sinan Aygün’ün "Suçum Atatürk’ü sevmek" dediğini hatırlattığımızda Güzel, sesini yükselterek konuşmaya başlıyor:
"Aygün’ü Atatürk’ün ülkesi gözaltına alıyor. Neden Atatürkçülerin hepsini gözaltına almıyorlar da Aygün’ü alıyorlar? Yanlış işlere giriliyor ki bunlar yaşanıyor."
Güzel arka planda yapılanlardan da emin, "Bu isimler Atatürk’ü kalkan olarak kullanıp başka planlar yapıyorlar" diyor.
Bir kafenin bahçesinde oturan 19 yaşındaki dört öğrenciye soruyoruz Ergenekon’u. Üçü konuşmayı kabul ediyor. Diğer arkadaşları ise tedirgin, "Konuşmak istemiyorum" diyor.
Yağmur Şirinyurt bu davanın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kişisel davası olduğunu, gözaltıların kapatma davası ile paralel cereyan etmesinin endişe verici olduğunu düşünüyor.
Nazlı Yılmaz da benzer düşüncelere sahip, "Gözaltılarla ilgili çok haber yapıldığını, ancak bize çok fazla yansıtılmadığını düşünüyorum" diyor.
Endişeli olduğunu söyleyen Yılmaz duygularını şu sözlerle ifade ediyor:
“Eğer gözaltına alınan insanlar gerçekten suçluysa manzara gözüme çok korkutucu geliyor.”
Pelin Arıbaş ise Yılmaz’ın aksine "Konunun çok fazla üstüne gidilmediğini" söylüyor.
Esmeray 35 yaşında bir sanatçı. Yaşananları iktidar kavgası olarak görüyor.
Hükümetin kendisine muhalefet eden herkesi "terörist" ilan ettiğini söyleyen Esmeray şöyle konuşuyor:
"Sinan Aygün bunca zaman iyiydi de birden mi ‘kötü’ oldu anlamıyorum. Hele hele ortada bir iddianame yokken ben olaylara kuşkuyla bakıyorum."
Bunca soruna rağmen "benim dediğim dedik" diyen bir yönetim anlayışı olduğunu söyleyen 40 yaşındaki büfeci Nazım Yiğit "Asıl konuşmamız gereken bunlar değil, ekonomi" diyor.
"2002 yılında bir emekli maaşına iki ton buğday alabiliyorken şu an bir ton alabiliyoruz”" diyen Yiğit sorunların suni olduğunu belirtiyor.
Haberleri izlediğinde gülmekten başka bir şey yapamadığını söyleyen Yiğit "Yönetime karşı olan herkesin kötü kabul edildiği günler yaşıyoruz. Ama eninde sonunda hukuk üstün gelecek, ben umutluyum" diyor.
"Ergenekon bir gün sizin de kapınızı çalar mı" dediğimiz Ayşe Kaya 23 yaşında ve dansçı.
"Bir gün kapım çalınır mı diye düşünmedim. Ama haberleri okurken ‘Neler oluyor’ diye düşündüm" diyor. Ve ekliyor:
Alınan insanların mertebeli insanlar olması halkı tedirgin etmiyor. Kaldı ki sadece bu olayda değil, sayısız olayda unvan sahibi isimler var. Ama ben şaşırmıyorum. Çünkü bu insanlara güvenmiyorum."
"Artık haberleri duymak istemiyorum" şeklinde konuşan Kaya "Ayda bir büyük gözaltılar yaşanmaya başladı. Ve kuyu kazıldıkça da devamı gelecektir" diyor.
"Ergenekon sorunu, oligarşinin kendi iç çatışmasıdır" diyen 22 yaşındaki öğrenci Fatih Yılmaz "Halk taraf olmamalı, uyanık olmalı, gerçekleri görebilmeli" diyor.
Devletin yıllarca şu an gözaltına aldığı kişileri ve bunun dışında da bir çok ismi kullandığını düşünen Yılmaz şunları anlatıyor:
"Fakat artık başına bela olacağını düşündüklerini başından tasfiye etmeye başladı.
Derin devlet devletin kendisidir. Sadece bazıları için halkın güveneceği havası yaratılıyor.
İki kutuplu bir çatışma bu. Bir taraf AKP’ye güveniyor. Bir taraf laiklik elden gidiyor diyenlere güveniyor. Halkın bu durumda üçüncü taraf olması lazım. Teklik hiçliktir." (BÇ/NZ)
* Fotoğraflar Bahar Toker