Bu konudaki kısa dönem çalışmalar için devletin mutlaka işin içinde yer alması mecburi. Çünkü hizmet üretebilmek devletin birinci sorumluluğunda. Ancak şu andaki modelle yapılan çalışmaların kalitesi ve sayısal açıdan uzman desteğinin arttırılması bile yeterli sonuçlar yaratamayabilir.
Çünkü tüm çocukların birlikte yaşadığı, koğuş sistemlerinin artık uygulamadan kalktığını gözden kaçırmamak gerekiyor. İstismara maruz kalan çocuklar için cinsel istismar, fiziksel istismar yaşayan çocuklara özel 4-8 kişilik ev uygulamaları yapmak gerekiyor. Bu suça itilen, sokakta yaşayan ve madde kullanan çocuklar için de geçerli.
Bu ev uygulamaların 3 aşamalı olarak ilk istasyon -ara istasyon ve kalıcı ortamlar olarak yapılması gerekmektedir. Ancak tüm bu modelin ana model olmadığını çözümün aile yanında çocuğun büyütülmesi olduğunu da eklemek gerekiyor. Burada çocuğun kendi gerçek ailesi olmuyorsa koruyucu aile sisteminin birinci alternatif olması gerekiyor.
Bugünkü sistemde yapılanlara baktığımızda geçmişe göre hizmet verilen çocukların sayısının düşmesi olayı daha da dramatik ve üzücü sonuçlara gebe duruma getiriyor. Son verilere göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu; 2002'de çocuklarına daha iyi bakabilmeleri için 24 bin 257 aileye para yardımı yaptı. Bu miktar 2004'te sadece 11 bin 900 aileye yardım şeklinde. 2001'de yuvalarda bakılan ve 18 yaşını doldurmuş 2 bin 265 çocuk işe yerleştirilmiş. Bu sayı, 2005'te 800'e inmiş.
Kurumun personel sayısı 2002'de 10 binken, bugün 8 bin 500'lere gerilemiş. Siyasal amaçlı atamalarla liyakatın göz ardı edildiği ve deneyimli meslek elemanlarının pasifize edildiği bugünkü ortamı tartışmaya açmadan bile durumun ne kadar kötü olduğu gözler önünde. Her 6-8 çocuğa bir bakıcı gerekirken, yurtlarda 20-25 çocuğa bir bakıcı düştüğü de gözden kaçırılmamalı.
Öncelikli öneme sahip olan hukuksal mevzuatın uygunluğu açısından olaya baktığımızda bu konuda da önemli problemler bulunuyor.
Yeni Türk Ceza Kanunu'nda var olan 31. maddenin değişikliğinden başlayarak çocuklarla ilgili yasal mevzuatın, "Çocuk Koruma ve Ceza Yasası" adı altında tek bir yasada toplanması hukuksal açıdan çocuklar için en doğru yaklaşım olacak.
Devletin özellikle suça itilen çocuklar için ara kurumları açmamış olması, rehabilitasyon için hiçbir şey yapmaması pratikte suç işleyen çocukların polis tarafından sokağa salıverilmesi gibi bir sonucu getirdi. Bunun yansıması da suç makinesi haline getirilen ve kullanılan çocuklar profilinin ortaya çıkartılması. Konudan sorumlu olan Adalet Bakanlığının bu konuda hiçbir şey yapmaması, konuya sahip çıkmaması bugünkü ortamı yarattı. Bu durum çocuk polisinin çalışamaması gibi bir sonucu da beraber getiriyor.
Toplum eğitimi orta dönemde mutlaka uygulanması gereken konuların başında geliyor. Toplumun büyük oranda çocuk haklarını daha duymamış olması en önemli problemlerden birisi. Aile planlaması, dayağın yasaklanması, şiddetin alternatiflerinin öğretilmesi gibi konuların tartışmaya açılması gerekiyor. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşüyor. Hedef gruplara ki buna konuda çalışan profesyoneller, anne-babalar, öğretmenler ve bizzat çocuklar da giriyor.
Uzun dönemde eğitim sorununun kız çocuklardan başlayarak çözülmesi gerekiyor. Eğitim probleminin çözülememesi bu gibi olayların sürekli yaşanmasını beraber getirecek. İlköğretimden başlayarak yaygınlaşma, kalitenin yükseltilmesi ve ana çerçevede ezbercilikten karar verici olmaya, analitik yaklaşımı verebilen eğitim modeline geçilebilmesi çok önemli. (OP/KÖ)