Sokakta yaşayan hayvanların sağlığı kimsenin umurunda değil
Hayvanlar için sokakta yaşamak, çile çekmek demek. Hiçbir düzenleme olmadan ya da hayvanların canını koruyan düzenlemeler uygulanmadan hayatta kalmak demek.
Birçok köpek ırkı için ortalama ömür süresi 13-14 yıl olarak kabul ediliyor. Bu kabul ırklara ve yaşam koşullarına göre değişiyor. Ancak sokakta yaşayan bir köpek için bu süre 4-5 yıla kadar azalabiliyor. Belediyelerin bir çoğu sokak hayvanlarını, 'yük' olarak görüyor.
Birçok belediyenin bölgesindeki köpekleri kamyona doldurup başka bölgeye bıraktığına, barınakta öldürdüğüne veya zehirlediğine tanık oluyoruz. Ancak bir yandan da sokak hayvanları bazı belediyeler ve şirketler için gelir kapısına dönmüş durumda. Kedi ve köpek maması almak için çıkılan ihalelerde alım yapılan miktar ve yapılan ödemeler dikkate alındığında, belediyeler arasındaki fark şüphe uyandırıyor.
Bakanlık listesinde olmayan işletmeler
Konya Büyükşehir Belediyesi 2022 yılında çıktığı ihalede 400 ton köpek ve kedi maması almış, alım miktarı 2023 yılında 500 tona yükselmiş, 2024 yılı için çıkılan ihalede ise alım miktarı 250 ton olarak belirlenmiş. Bir sokak köpeğinin günde ortalama 300 gram mama yediği kabul edilirse 250 ton mamayı 2 bin 300 köpek bir yıl içinde ancak bitirebiliyor.
İhaleyi kazanan firmanın adı A Z Destek, firma piyasada adı duyulmamış bir markanın üretimini yapıyor. Önceki adı Asran İnşaat, mama sektörüne yeni girmiş ancak kısa sürede 'büyümüş'. Şirketin referansları arasında, Esenyurt Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir, Kocaeli Büyükşehir Belediyeleri, Kadıköy Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Bodrum Belediyesi gibi belediyeler yer alıyor. Firma Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kedi ve köpek maması üreten işletmeler listesinde yer almıyor
Dikkat çeken başka bir firma ise VİP Hayvancılık Veteriner Medikal Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi. Bu firmanın dikkat çekmesinin nedeni yıllardır Keçiören Belediyesi'ne pazarlık usulü ile, ihaleye katılmadan kedi ve köpek maması satmasından kaynaklanıyor. Firma, belediyeye 2020 yılında 133 bin 209 TL, 2021 yılında 368 bin 594 TL, 2022 yılında 712 bin 698, 2023 yılında 1 milyon 450 TL ve 2024 yılında 1 milyon 244 bin 600 TL'lik köpek ve kedi maması satmış. Belediye şirkete adeta abone olmuş. İlginç olan bir başka nokta ise firmanın asıl işinin hayvancılık veteriner ürünleri satışı olması, sitesinde yer alan ürünler arasında mama satışı yer almıyor. Zaten bu firma da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kedi ve köpek maması üreten işletmeler listesinde yer almıyor.
Firmaların kime ait olduğu bilinmiyor, ama tıpkı bazı özel hastanelerin SGK anlaşması adı altında finanse edilmesi gibi mama üreten firmalara da belediyeler eliyle önemli ihaleler verildiği görülüyor.
Mamaların içinde ne ararsan var
Kamu ihalelerinde alınan mamaların belirli niteliklerde olması gerekiyor. Mamanın içerisinde bulunması gereken Ham Protein, ham yağ, ham selüloz ve ham kül oranları ihalelere ilişkin teknik şartnamelerde belirtiliyor. Ancak maalesef mama içerisinde teknik şartnamede belirtilen değerlerin sağlanıp sağlanmadığı ya da kriterlere ne ölçüde uyduğu pek denetlenmiyor. Yurtdışından ithal edilen mamalar Tarım Bakanlığı tarafından denetlenirken, yerli mamalar genelde bu denetimin dışında kalıyor. Bu nedenle içerisinde protein değerini arttırmak için 'tüy unu' ya da mineral değerlerine ulaşmak için 'mermer tozu' bulunabiliyor. Maalesef bunların kedi ve köpekler tarafından sindirilmesi de mümkün değil.
Türkiye'de 2019 yılında evcil hayvan maması üretimi 90 bin tonun altındayken 2022 yılında 225 bin tona yükseldi. Hatta besicilik yapan bir çok firma, mama üretimine başladı. Bunların bir kısmı ise merdiven altı denen işletmelerde üretiliyor. Anadolu Ajansı'nın haberine göre Türkiye'de kedi ve köpek maması üretimi son 10 yılda 27 kat arttı. Türkiye'den 91 ülkeye kedi ve köpek maması ihraç ediliyor, ihraç edilen ülkeler arasında ilk sırayı Malezya alıyor.
İlaçlar karaborsada satılıyor
Sokakta yaşayan hayvanların yok edilmesine yol veren yasanın gerekçelerinden biri, 'kamu sağlığına yönelik tehdit' olarak gösterilmişti. Ancak kamu sağlığını koruma adına alınan önlemler malesef son derece yetersiz. Evlerde yaşayan hayvanlarda da zaman zaman görülebilen ve 'kanlı ishal' olarak adlandırılan hastalık zaman zaman ölümcül olabiliyor. Tedavi için kullanılması gereken ilaç ise çoğu zaman ülkeye kaçak yollardan giriyor. Yine aynı şekilde leishmania olarak bilinen, kum sinekleri aracılığı ile taşınan parazitel hastalık için de ilaç bulmak oldukça zor. Türkiye'ye kaçak olarak getirilen ilaç, ihtiyaç halinde karaborsadan temin edilebiliyor.
Kısırlaştırma nasıl yapılıyor?
Sokakta yaşayan köpeklerin sayısını azaltmak için en iyi yöntem olarak görülen kısırlaştırma ise malesef çoğu zaman gerektiği gibi yapılmıyor. Belediyelerde görevli veteriner sayısının azlığı, sokak hayvanları konusunda eğitimin yetersizliği gibi etkenler nedeniyle kısırlaştırma işlemi ve sonrasında iyileşmesinin beklenmesi hayvanlara sorun olarak geri dönebiliyor. Ameliyat dikişlerinin iyi yapılmaması veya iyileşmeden sokğa geri dönmesi enfeksiyona yol açabiliyor. Son dönemde bazı özel kliniklerde kısırlaştırma işlemi de robotlar aracılığıyla laparoskopik olarak yapılabiliyor. Bu yöntem kısırlaştırma işleminin daha kısa sürede gerçekleştirilmesini ve enfeksiyon riskinin azalmasını sağlıyor. Ancak belediyelerde bu işlemi yapmak için gerekli cihaz bulunmuyor.