SAMER'den (Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) Welat Ay dün Bilgi Üniversitesi'nde "Tekinsiz Mekânlarda Hayalet Bedenler: Kürt Çocukları" başlıklı bir sunuş yaptı.
Ay sunuşunda zorunlu göçle yerlerinden edilmiş ailelerin çocuklarıyla yaptığı çalışmada elde ettiği sonuçları değerlendirdi.
Bu çocukların farklı mekânlarda karşılaştıkları iktidar ilişkilerine ve denetim mekanizmalarına verdikleri tepkileri anlattı, çocukların bu zeminlerde karşılaştıkları mekanizmaları bozma pratiklerini ele aldı. Okulu, aileyi ve sokağı nasıl algıladıklarından söz etti.
Hangi çocukluk?
Ay'ın verdiği bilgilere göre, kendilerini Kürt olarak tanımlayan bu insanlar göçe maruz kalmışlığı ve kentte daha yoksul bir hayatı yaşamak zorunda kalmalarını Kürt olmalarına bağlıyor. Özellikle devlet kurumlarıyla ilişkilerinde ayrımcılığa uğradıklarını belirtiyor.
Evde ailenin, okulda öğretmenin veya okul müfredatının talep ettiği çocukluk biçimleriyle sokağın talep ettiği çocukluk biçimleri arasındaki "gedikler"den söz ediyor.
"Okulu sokağa benzetiyorlar"
Okul göç eden insanların tutunmalarını kolaylaştıracağı beklentisiyle ailelerin sıklıkla kullandığı bir mekan olarak görülüyor" diyen Ay, öğretmenlerin Kürt çocuklarını nasıl gördüklerine dair de bir örnek veriyor.
"Evde Türkçe konuşmuyorlar, okulda başarılı olamıyorlar. ...Sürekli kavga ediyorlar, okulu sokaktan beter hale getirdiler. Zaptedilmesi zor bunların.
"Siyasetle çok ilgileniliyor burada. Veli toplantılarında ailelerine de söylüyoruz bu çocukları sokaklardan kurtarın diye. Ama olmuyor."
Ay öğretmenin okulun çocuklar tarafından giderek sokaklaştırıldığı, sebebinin de aileler olduğu kanaatine dikkat çekiyor.
Sokaktaki tehlike
Ay çalışmasında ailelerin tepkilerini anlatırken sokağın "güvenilmez alanından" çocuğu almak için başvurdukları yollara da değiniyor.
"Eğer ekonomik olarak güçlü ve kendi işi varsa çocuğu yanına alıp çalıştırmak, maddi olanağı yoksa bir tanıdığın yanına verip çalıştırmak, eğer o da işlemiyorsa çocuğu kentten uzaklaştırıp başka bir akrabanın yanına sürgüne göndermek."
Çalışmada bu şekilde davranarak ailenin kendisini daha güvende hissedebileceği anlatılıyor. Böylece sokağın bir tehlike olarak durmasının önüne geçilmeye çalışıldığı belirtiliyor.
Çatışma alanı okul
Ailelerin farklı bir hayat elde etme imkanı olarak gördüğü okul, çocuklar için ise bir çatışma alanı. Ay'a göre, çocukların okulla ilişkisi "bir gelecek inşası değil, bir yok sayılma ve bu yok sayılmaya karşı çıkma arzusu" üzerine kurulu.
Okulda öğretmenlerin Kürtlere küfür ettiklerini, terörist dediklerini ve bu yüzden okula gitmek istemediklerini söylüyorlar.
"Biz PKK'yi onlar (öğretmenler) da ülkücüleri savunuyor. Her gün kavga ediyoruz. Okuldan sonra da hep polisle kavga ediyoruz zaten."
"Bu devleti affetmem"
Bir başka çocuk "ben biliyorum okusam da boş, ama ne yapayım işte, mecbur gidiyorum okula da" diyor.
"Okula gittiğimde canım yanıyor. Derslerde hocaların anlattıkları şeylerin hepsinin yalan olduğunu biliyorum. Öyle bir devlet var ki anlatılan, sanki hiç kimseye zulm etmemiş.
"Ben biliyorum köyümüzün nasıl yakıldığını, bizim buralara nasıl geldiğimizi, böyle yoksul, perişan kalmamızı. Bunu bu devlet yapmadı mı?
"Bu devlet benim amcamı dayımı öldürmüş. Ben bu devleti affetmem hiç.
"Sokakta vuruyor, çarşıda vuruyor, okulda vuruyor. Biz de elimize taşı alıyoruz kavga ediyoruz."
Özgür alan: Sokak
Ay'ın çalışmasında yer verilen bir tespit de sokağa dair.
"Aile ve devletin tekinsiz mekanı olan sokak, çocuk için tekinsiz mekanlar olan ev ve okulun karşısında kavgaya tutuşur."
Çocukların kendini sokakta ifade etmek istediklerini, sokağın onlar için özgürlük alanı olduğunu, sokakta kendilerini daha mutlu hissettiklerini belirtiyor Welat Ay. Evdeki ve okuldaki "tekinsizliğin" çocukları sokakta buluşturduğunu vurguluyor.
Ay'ın çalışması 2010'da, Mersin'de, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde, altı ay boyunca 12-18 yaş arasındaki 50'ye yakın çocukla yapılan yüzyüze görüşmelere dayanıyor.
Welat Ay kimdir?
Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü mezunu olan Ay, halen aynı üniversitenin sosyoloji bölümünde yüksek lisans eğitimine devam ediyor.
Eğitim, Kürt göçü, milliyetçilik, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet alanlarında çalışmalar yürütüyor. Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin akademik ve kamuoyu araştırmalarına danışmanlık yapıyor. (YY)