Akil insan grubunda yer alan Yard. Doç. Dr. Levent Korkut, yaşanan çatışma sürecini bianet’e değerlendirdi.
Korkut, bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağının hukuki bir dayanağı olmadığını belirterek bunun Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) dönme ihtimali olduğunu belirtti.
Şu anda Kürt kesiminde karamsarlık ve Türk kesiminde kayıtsızlık olduğuna dikkat çeken Korkut, dünyada çözüm süreçlerinin yüzde 75’inin başarıyla sonuçlandığını hatırlatarak iki tarafın da yumuşamasıyla sürece yeniden geri dönülebileceğini söyledi.
TIKLAYIN - 6 AYDA 163 GÜN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
Yasağın hukuki dayanağı yok
Korkut’un açıklamalarından satır başları şöyle:
* Sokağa çıkma yasağını sadece Olağanüstü Hal (OHAL) durumunda düzenleyen bir kanun var. Ancak OHAL yokken sokağa çıkma yasağının uygulanmasına dair bir kanuni düzenleme yok.
* Şu anki sokağa çıkma yasaklarını 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. Maddesi dayanarak gösterilerek yapılıyor. Ancak bu madde ‘gerekli önlemleri al’ diyor sadece, sokağa çıkma yasağı verme yetkisi yok. Bu kararlar Anayasa Mahkemesi'nden ve AİHM'den dönebilir.
* Sokağa çıkma yasağı temel hak ve özgürlükleri sınırlayan bir uygulama olduğu için açık bir biçimde kanunda tanımlanmalı ve uygulamasının sınırları da çizilmeli.
Dar ve geleceği olmayan bir politika
* Teorik olarak sokağa çıkma yasağı tamamen iyidir, ya da kötüdür denemez. İnsan hakları kurumları nezdinde de bu yasağın tek başına olumsuz olduğu bakışı yok ama yetkinin kanunla iyi tanımlanması ve sosyal, iktisadi boyutlarının da gözönüne alınması gerekiyor.
* Bu yasaklar bu kadar uzun mu tutulmalı, her sokağa çıkana ateşli silahla mı müdahale edilmeli? Özellikle çatışmanın şehirde olmasının uzun vadede sosyal, iktisadi ve kültürel olumsuz sonuçları olacak. Bu çok dar ve gelecek bakışı olmayan bir politika. Bununla bir yere gitmek mümkün değil.
Göç edenler nereye gidiyor
* Mesele göç eden insanlar nereye gidiyor, onlarla kim ilgileniyor? Hem gidenler hem de kalanlar açısından büyük bir tahribat bırakacak. Eskiden köy boşaltmalar vardı, ne oldu, sorun çözüldü mü? Hayır. Daha da katmerlendi.
* Çözüm süreci açısından bakıldığında iki tarafın sertleşmesiyle paralel olarak gelişen bir durum söz konusu. Hükümet hendek açılan yerlerde çatışmayı yükseltiyor.
Hendekler gerilimi arttırıyor
* Hendek meselesi için bazıları hükümetin siyasi yanlışlarının sonucu diyor, bazılar örgütün süreci bozmak için kullandığı bir yöntem diyor, ancak ne olursa olsun hendeklerin açılması gerilimi arttıran bir şey.
* Hendek açılması yasalara aykırı bir şey. Devletin de görevi bunu kapatmak. HDP de dahil tüm siyasi partiler de hendeklerle hak talebinin bir sonuca varmayacağında hemfikir. Ancak bunun nasıl çözülmesi gerektiğine dair bir uzlaşı yok.
Taraflar güçlü pozisyon için sertleşiyor
* İki tarafın da yumuşamaya gitmesi gerekiyor. Dünyada da böyle durumlar başka çözüm süreçlerinde de yaşanıyor. Kolombiya’da da çözüm süreci anlaşması imzalandı ama bugüne gelene kadar 5- 6 kez çatışmasızlık dönemleri bozuldu ve daha fazla kayıplar oldu.
* Yani çözüm sürecine dönmek imkansız değil ama zaman aleyhe işliyor. Taraflar süreç geri dönerse diye pozisyonlarını güçlendirmek için daha çok sertleşiyor. Kürt halkı açısından hayalkırıklığı ve karamsarlık yaratıyor, Türk tarafında ise kayıtsızlık hakim oluyor.
Çözüm sürecinin ilan edildiğini hatırlamak gerek
* Dünyada çözüm süreçlerinde başarı oranı yüzde 75. Türkiye’de de sürecin başlamış olması, ilan edilmiş olması çok önemli bir adımdı. Bu adımdan geri dönüşler olsa da o adımı hatırlamak her zaman güç verecektir. (NV)