*Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının Sincan Cezaevi Kampüsündeki 29'uncu duruşmasının son oturumu Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Davada, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
Duruşmaya tutuklu Yüksekdağ, Zeynep Karaman, Pervin Oduncu ile Ayşe Yağcı, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Tutuklu Alp Altınörs’ün yanı sıra çok sayıda tutuklu ve avukatları da duruşmada hazır bulundu. Mahkeme, tutukluluk incelemesine ilişkin iddia makamına söz verdi. İddia makamı, tutuklu siyasetçilerinin tutuklu halinin devamı yönünde mütalaa verdi.
MA'nın haberine göre; tutukluluğa dair söz verilen tutuklu Altınörs, IŞİD’in Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısını hatırlattı ve olası bir katliamın önüne geçmek için yaptıkları çağrı nedeniyle 3 yıldır tutkulu bulunduğuna dikkat çekti.
"Bir twitten müebbet isteniyor"
Altınörs, “Bir twitten ‘ağırlaştırılmış müebbet’ hapis cezası isteniyor” diyerek, tepki gösterdi.
Mahkemenin 16 Ağustos’ta kurduğu ara karara vurgu yapan Altınörs, atılı suç iddiasının niteliğinin değişme ihtimaline dair mahkemenin ek savunma kararı aldığını belirtti:
"Bu dava bakımından bir dönüm noktası göstermektedir. Bu tutukluluk haline ilişkin de bir değişimin göstermektedir. Zira bizler 302’den yargılandığımız için tutuklu bulunuyoruz. O yüzden mahkemenin tutukluluk yönünden de yeni bir değerlendirmeye gitmelidir. 3 yıl 9 ay tutuklu bulunuyorum. Verilebilecek cezanın bile çoğunu yatmış durumundayım. Ki beraat edeceğime de eminim. Ben beraat edeceğim ancak siz peşinen cezalandırma yöntemine gittiniz."
"AİHM kararına neden yer verilmiyor?"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarına da değinen Altınörs, mahkemenin hiçbir ara kararında, bu karara yer vermediğini söyledi ve tepki gösterdi. Altınörs, mahkemenin bugüne kadar bu kararın gereğini yapmadığını, kararın kendi lehlerine olduğunu ve uygulanmasını istedi.
Altınörs, “Bu haksız ve hukuksuz tutukluluk halinin son bulmasını talep ederim. Ayrıca savunma hakkımı da tutuksuz olarak daha erken hazırlayabilirim. Ancak tutukluk haline son verilmezse ayrıca savunma hakkım da ihlal edilmiş olacak. Bu yeni ara karar nedeniyle yeni bir savunma daha hazırlamamız lazım. Bu nedenle duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi lazım” dedi.
"Yaptığım siyaset tamamen demokratiktir"
Yüksek yargı kararlarının neden dikkate alınmadığını soran Altınörs, “DAİŞ’e karşı çağrı yapmak suç değildir. Yaşamı savunmak suç değildir. O paylaşım ile yaşamı, çocukları, kadınları savunduk. Suç değildir” diyerek sözlerini noktaladı.
Daha sonra söz alan tutuklu İsmail Şengül, 3 yıldır tutuklu olduğunu söyledi. Soruşturma ve kovuşturma sürecinin 9 yıla girdiğini hatırlatan Şengül, “Bu süreye rağmen ülkenin birliği ve bütünlüğüne yönelik dosyada bir emare bile yok. HDP bir birlik ve çatı partisi olarak kuruldu. Ben de bu partilerden birinin temsilcisi olarak katıldım. Yaptığım siyaset tamamen demokratiktir. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
"Hâlâ somut bir dahiliyet bulunamadı"
SEGBİS ile duruşmaya katılan tutuklu kadın siyasetçi Ayşe Yağcı, mahkemenin ara kararına değindi.
"Suçun niteliğinin değişme ihtimaline karşı ek savunma kararının olumlu ya da olumsuz olduğuna dair net bir kanıya varamadıklarını" belirten Yağcı, tutukluk süreci boyunca çok ağır koşullarda kaldıklarını ve birçok mağduriyet de yaşadıklarını söyledi.
Yağcı, bu hususların da tutukluluk incelemesi sırasında dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.
Yağcı, “Kobanî olaylarına ne şekilde dahil olduğum hiçbir net bir şey ortaya konulmadı. Uzun zamandır bir soruşturma ve kovuşturma süreci var. Ancak buna rağmen henüz somut bir dahiliyet bulunmuş değil. Mahkemenizin de bu konuda artık bir netleşmeye gittiğini düşünüyorum. Buna ikna olduğunu düşünmek istiyorum. Boşu boşuna 3 yıldır tutukluyuz ve ömrümüzden gitti” dedi.
"Özgürlük hakkım ihlal ediliyor"
Tutuklu kadın siyasetçi Dilek Yağlı ise, iddia makamının tutukluluk incelemesine dönük talebine tepki gösterdi. Kendisine yönelik suçlamalara dikkat çeken Yağlı, salt 'HDP MYK üyesi olmak' ile suçlandığını dile getirdi. Bunun suç olmadığını dile getiren Yağlı, buna rağmen tahliye edilmediklerini söyledi.
Yağlı, “Daha önce tutukluk incelemesi sonrasında aldığınız ara kararlarda ‘tutuklulukların tutukluluk halinden yakındıklarını’ yazdınız. Bunun hukukun bir dil olmadığını söylemek istiyorum. Bizi yakınmak ile suçlamanız doğru bir yaklaşım değildir.
"Özgürlük hakkım ihlal ediliyor ve buna itiraz ediyorum. Ancak bunu yakınma olarak değerlendiremezsiniz. Ben haklarımı savunuyorum. Yakınacak, duygusal bir şeye kapılacak ya da feryat, figan edecek şekilde bir durum söz konusu da değildir. Hakkımızı talep ediyoruz. Suçlamalara ilişkin somut bir bilgi, belge olmaması nedeniyle tutukluluk haline son verilmesi lazım.”
"Siyasi içerikle doldurulmuş bir dava"
HDP eski Eş Genel Başkanı Yüksekdağ da tutukluluk incelemesinin önemli bir aşama olduğunu söyleyen Yüksekdağ, şöyle konuştu:
“Her şeyden önce verilen talimatlar doğrultusunda bu davayı hızla karara çıkarma inadınız, davanın içini gittikçe daha da boşalttı. Aslı olmayan siyasi içerikle doldurulmuş bir davadır. Hukuki içeriği zaten yok. Öyle bir noktaya geldi ki zorlama içerikle davanın içi boşaldı. Aldığınız ara kararla içeriği bozuldu.
"Makineye dönüşmüş bir yargı sistemine mahkum etmeye çalışıyorsunuz. Siz de otomatik olarak biz siyasetçilere bunu uymaya zorluyorsunuz. Böyle bir durum ve gerçeklik içinde duruşma salonunun boşalması gayet normal. Bu dosyanın içeriğinin boşalması ile sınırlı değil bu. Süre kısıtlama kararlarınız, tutukluluk hali bir işkenceye, zulme dönüşmüş durumda. Uzun tutukluluk nedeniyle bir işkence durumu yaşanıyor. Yaşamımızın her anında, saatinde, dakikasında bu işkenceyi yaşıyoruz.
"Tavrınız Anayasa'ya uygun değil"
"Dosya açık olacak, suçlama net olacak, deliller net olacak. Tanıklar da net olacak. Meşru bir hukuki dava bu şekilde kurulabilir. Başından beri bu gerçeği ihlal ediyorsunuz, çarpıtıyorsunuz. Anayasa’ya da uygun değil bu tavrınız. Anayasa’nın ruhuna uygun değil. Yargı makamları Anayasanın ruhunu savunur. Siz bunu da savunmuyorsunuz. Önceden darbeler ile Anayasa askıya alınırdı. Şimdi yargı makamları tarafından askıya alınıyor. Bu kadar hazin, dibe batmış bir tablo ile karşı karşıyayız. Biz; ne yazık bu trajediyi canlı canlı görüyoruz ve uyarıyoruz.”
Yüksekdağ, sözlerini, “İşkenceye dönüşmüş bu tutukluluk halinin son bulmasını istiyoruz. Biz Selahattin Demirtaş yani HDP Eş Genel Başkanları üzerinden yürüyen bir davadır bu. Sizin işiniz bizimle, Yüksekdağ ve Demirtaş ile. Bu hesabı sonuna kadar görmeye hazırız. Bunun bedellerini göğüslemeye hazırız. Bu aşamada bizim dışımızdaki arkadaşlarımızın tahliye edilmesini istiyoruz” şeklinde tamamladı.
Duruşma verilen aranın ardından devam edecek.
(RT)