Yuvarlak masa toplantılarına Aşot Gazazyan, Samvel Mayrabetyan, Ara Tadevosyan, Datevik Bağdasaryan, Margarita Yesayan ile Yusuf Kanlı, Murat Şengül, Leyla Tavşanoğlu, Ferai Tınç, Sami Kohen, Özgür Ekşi, Mithat Melen, Nihat Dağdelen, Barçın Yinanç, Rober Haddeciyan, Ara Koçunyan ve Hrant Dink katıldı.
Basında Türk-Ermeni ilişkileri
Armada Otel'de yapılan toplantıların ilk gününde taraflar kendi ülkelerinde basının Türk-Ermeni ilişkilerini nasıl değerlendirdiğini konuştu.
Hürriyet gazetesi yazarı Ferai Tınç, gazetecilerin iki ülke arasındaki barışa hizmet etmeyen kışkırtıcı haberleri eleştirmesi gerektiğini belirterek, barışa yardımcı olacak açıklamalara haberlerde yer verilmesi ve iki ülke yetkililerinin bu tip açıklamalar yapmasının teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
Alman Deutsche Welle televizyonunun Ermenistan muhabiri Aşot Gazazyan, Türk-Azeri-Ermeni gazetecilerin girişimlerinin başlamasının ardından Ermeni basınında yer alan haberlerin bir özetini sundu. Gazazyan, Ermenistan basının büyük çoğunluğunun Türkiye'nin Azerbaycan'a koşulsuz desteği devam ettiği sürece Türkiye ve Ermenistan arasında etkili bir diyalogun başlamasının güç olduğu görüşünü paylaştıklarını belirtti.
Milliyet gazetesi köşe yazarı Sami Kohen ise iki toplumun birbirine karşı güven duygularının tazelenmesi gerektiğine işaret etti. İki ülke gazetecileri arasındaki ilişkinin kurumsallaştırılmasının önemine dikkat çeken Kohen, yıllar önce gazeteci-yazar Abdi İpekçi'nin ortaya attığı Türkiye, Yunanistan, Gürcistan'ın dahil olabileceği Uluslararası Basın Enstitüsü modeli hakkında bilgi verdi.
"Anadolu'ya gidelim"
Mediamax Haber Ajansı direktörü Ara Tadevosyan ise ilk elden bilgiye ulaşmanın önemli olduğunu kaydederek, iki ülke arasında gazeteci değişiminin iki halkın birbirini daha iyi tanımasına katkısı olacağına inandığını söyledi. Tadevosyan'ın "Türk halkını yeterince tanımıyoruz. Bizi Anadolu'ya götürün, onlarla görüşelim" çağrısına karşılık olarak TV8'den Barçın Yinanç da Türk gazetecilerin Ermenistan'dan sokak röportajları ve portrelerin daha sık işlemesi gerektiğini ekledi.
Diplomasi Muhabirleri Derneği Başkanı Yusuf Kanlı ise böyle bir inisiyatifi başlattıklarında iki ülke arasındaki sorunları çözme gibi bir iddialarının bulunmadığını belirterek, iki ülke gazetecileri olarak ortak noktalarda bir başlangıç yaratmayı amaçladıklarını ifade etti.
Margarita Yesayan da beklentilerin abartılmaması gerektiğinde Yusuf Kanlı ile hemfikirdi:
"Bu toplantılar birbirimizi tanımamız açısından önemli. Problemleri çözecek insanların bu masa etrafında olmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak bu tip girişimler onlara örnek olacaktır. Diaspora açısından da önemli görüşmelerimiz. Ermenistan için diaspora vazgeçilmez bir gerçek, bu toplantıların olumlu sonuçlarının Türkiye ile diasporanın ilişkilerine yansımasını temenni ediyorum."
Ermenistan'ın tüm ülkeye yayın yapan tek özel kanalı olan Prometheus'un direktörü Samvel Mayrabetyan da konuşmasında, çatışmaların çözümünün, gazetecilerin diyalogu gibi kolay bir yolla mümkün olmadığının farkında olduklarını, ancak başlatılan bu diyalogu da hiçbir önkoşul öne sürmeden sürdürmenin yararlı olacağını kaydetti. Türk ve Ermeni gazetecilerin başlattığı bu program sırasında İstanbul'u gezme imkanı bulduğunu ve gezisi sırasında Ermenilerin ve Türklerin ortak kültürleri bulunduğunu gördüğünü ifade eden Maayrabetyan, kısa ziyareti sırasında Ermeni cemaati hakkında bilgi aldıktan sonra, "Sizler iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde etkin rol oynayabilirsiniz" dedi.
Meslektaşlarımız aramızda
Ermenistanlı gazeteciler toplantılar bittikten sonra cemaat gazetelerini de ziyaret ettiler. AGOS'a geldiklerinde her iki taraf da teyplerini hazır etmişti. Soracak o kadar çok şey, konuşacak ne çok konu vardı.
Samvel Mayrabetyan geçtiğimiz günlerde "Sansüre Hayır" sloganıyla önce halkın, ardından 3 Mayıs'da basın emekçilerinin meydanlarda toplanmasını değerlendirdi:
"Türkiye'den bakıldığında Ermenistan antidemokratik bir ülke gibi algılanıyor. Oysa komşu ülkelerle kıyaslandığında Ermenistan'ın Avrupa'ya entegre olabilmiş demokratik bir ülke olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son olaylar da bunun göstergesi. Ulusal Basın Kulübü Koçaryan'ı "Basının Düşmanı" ilan etti. Bu birliğin üyesi gazeteciler yılın basın ödüllerini almayı red ettiler. Basın özgürlüğüne özgürlük diye bağırdılar."
İletişim sektöründe altyapı gelişiyor
Mayabetyan,
Ermenistan'da ekonomik sıkıntıların basın sektörüne diğerlerine kıyasla daha az yansıdığını, özellikle yabancı kuruluşlarla ortaklıklar sayesinde medyanın hala gençler açısından popüler bir iş alanı olduğunu belirtti. Protemheus TV'nin uydu üzerinden yayın yapabilmesi için Avrupa'dan bazı kuruluşlarla görüşmelerin sürdüğünü belirten Mayrabetyan, iletişim sektöründe teknik altyapının hızla geliştiğini sözlerine ekledi.
İlk kez Türkiye'de olmanın baskısı
Ermenistan Devlet Televizyonu spikerlerinden Datevik ise ilk kez Türkiye'ye gelmenin psikolojik baskısını üzerinden atmaya çalıştığını dile getirdi. Komşu gazeteciler arasındaki buluşmalar yaz aylarında da sürecek. Haziran'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ardından Eylül ayında Antalya'da yeniden bir araya gelinecek. (BB)