SHP: Her ikisinin tavrı da yanlış
Genel Sekreteri Fikri Sağlar:
* Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), kendisini Türkiye'ye ait hissetmiyor, kendisinin İslam ümmetinin mensubu olduğu düşüncesinde. O nedenle var olan değerlere, kişilere ve kurumlara karşı son derece duyarsız. Onları yok etmeye de hazırlıklı.
* Dolayısıyla AKP'nin ortaya koyduğu politikalar bu anlayış doğrultusunda devam ediyor. AKP'nin orduyla tartışması AKP tarafından yaratılan bir olay. Kendisi için, Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK) ve siyasi partilerin yeterli duyarlı olmadıkları konuda askerin duyarlı olduğunu bilerek önündeki tek engel olarak gördüğü bu kurumla çatışmaya girmeye çalışıyor.
* Fakat bu anlayış ülkeye çok zarar verecektir. O nedenle STK'lar ve siyasi partilerin son derece duyarlı olması gerekir. Ordunun da tavrı doğru değildir, AKP'nin de orduyu tahrik etmesi doğru değildir. Ne AKP'nin Türkiye kurumlarını karşısına almaya yetkisi vardır, ne de silahlı kuvvetlerin demokratik anlayışa müdahale etmeye hakkı vardır.
DEHAP: Ordu hükümetin denetimindedir
Genel Sekreter Nurettin Sönmez:
* Bu tartışmanın biraz da suni olduğu düşüncesindeyiz. Şu anda parlamento ve hükümetin gündeminde yoğun olarak demokratikleşme çalışmaları var. O nedenle bazı çevreler tarafından suni bir tartışmanın yaratıldığını düşünüyoruz, muhtemelen ordunun tümünün de bu tartışmanın içinde olmadığı gibi bir durum da var.
* Bence bunlar statükoda ısrar eden kesimlerin biraz da bu konudaki çabası. mevcut sistemin devam etmesinden çıkarı olan çevrelerin ve bazı medya kuruluşlarının bunu körüklediğini düşünüyoruz.
* Ordu ile hükümeti birbirine zıt iki kuruluş olarak görmek yanlıştır, hükümet her şeyin üstündedir. Bütün yetki hükümettedir. Ordu hükümetin denetimindedir. Ordu, hükümetin dışında bir kurum olarak gösterilmemelidir. Ordu istediğini yapar gibi bakmamak lazım.
YTP: Sorun, demokrasi anlayışında
Genel Sekreter Yardımcısı ve Parti Meclisi Üyesi Ercan Karakaş:
* AB yolunda Türkiye ilerleyecekse onun gereğini yerine getirmelidir. Tam bir demokratikleşme yerine getirmelidir. Türkiye'nin bazı kurumları -buna TSK da dahil- tam bir demokrasi konusunda bazı tereddütler göstermekte. Eksiksiz bir demokrasiye bazı kurumların karşı çıkması olabilir ama bunu bir krize çevirmek, silahlı kuvvetleri parlamentonun üzerinde görmeye çalışmak yanlıştır. Sonuçta seçilmiş bir hükümet var, herkes de buna saygı duymalıdır.
* Türkiye'de bir müdahale olasılığından bile bahsedilmesini yanlış buluyorum. Çünkü Türkiye bu müdahalelerden hiçbir fayda görmedi. Türkiye artık demokrasi yolunda ilerlemelidir.
EMEP: Tartışmadan demokrasiye kazanım olmaz
Genel Başkanı Levent Tüzel:
* Yeniden hükümet ve ordu arasında bir taraf olmak gibi bir gündem yaratılmaya çalışılıyor. Bu çerçeveden bakmak yerine bütün bunların arkasında olan güç görülmeli. Bu da bölgeye artık tam olarak yerleşen ABD.
* Bu tartışmalardan ne demokratikleşmeye ne de Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde ulusal bir politika üzerine sonuç çıkarmak görünmüyor.
* Burada sol partilerin konumu, bir tanesi irticai bir güçtür, diğeri ulusalcı Kemalist bir güç deyip de bunların birisinden tavır almak gibi olmamalı. Bu politikaları uygulamada özünde bir farklılık yok, dolayısıyla bizim şunun bunun yanında olmaktan ziyade gerçekten bağımsızlıkçı bir hatta doğru taleplerimizi dile getirmemiz gerekiyor. O nedenle bu tartışmadan demokratikleşmeye yönelik bir adım görmek mümkün değil.
* Şu an medya darbe olur mu olmaz mı diye soruyor, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de "darbe sözünü duymak istemiyorum" diyor. ABD'nin arkasında olmadığı bir darbe söz konusu olabilir mi? Bu nedenle darbenin ucunu göstermek saflık olur. Zaten buna ihtiyaç da yok. Özü itibariyle AKP ile ordu arasındaki gerilim ulusal çıkarlar değil, ABD'nin taleplerini yerine getirmektir.(HA/NK)