Siyasi Partiler kadınları yine görmedi, yine duymadı ve yine bilmiyor. CHP'nin 40 kadın adayı var. 60 ilde kadın adayı yok. Üstelik seçilebilir sırada 7-9 aday var. AKP'nin 23 kadın adayı var. 67 ilde kadın adayı yok. Seçilebilir sırada 2 aday var. DSP'nin 48 kadın adayı var. 61 ilde kadın aday yok. Eğer barajı geçebilirse seçilebilir sırada 8-11 aday var. ANAP'ta 70 kadın adayı var. 49 ilde kadın aday yok. Barajı geçerse seçilebilir sırada 5-7 aday var. DYP'nin 36 kadın adayı var. 67 ilde kadın aday yok. Barajı geçerse seçilebilir sırada 6-8 aday var. MHP'nin 18 kadın adayı var. 70 ilde kadın aday yok. Barajı geçerse seçilebilir sırada 1 aday var.
-Bu seçimlerde geçmiş seçimlere göre farklı bir yönelim bekliyor muydunuz?
Doğrusunu isterseniz bekliyordum. Çünkü, son üç-dört yıl içinde kimi olumlu değişiklikler olmuştu. Örneğin, Anayasa değişiklikleri , Medeni Kanun ve CEDAW İhtiyari Protokol Kararı'nın Meclisten geçmesi, AB uyum yasalarında eşitlikçi politikaları uygulama sözünün verilmesi ve tabii kadınların bu konudaki baskıları durumu eskiye göre olumlu olarak değiştirir diye düşünüyordum. Ama siyasi partilerimiz, bu kadar sıcağı sıcağına, iş kadın konusuna gelince nasıl da balık hafızalı olduklarını kanıtladılar yine. Bu sonuçla en iyimser tahminle 19 kadın parlamentoda olabilecek demek. Şu anda 22 biliyorsunuz.
-Ama DEHAP; ÖDP; TKP Meclise girerse durum değişir. Örneğin ÖDP'de en az yüzde 30 kadın kotası esasına göre sıralama yapılıyor, DEHAP'ta seçilebilir yerlerde yaklaşık 50 kadın aday var, TKP de en çok kadın aday gösteren partilerden.
Evet, daha solda duran partilerde durum daha farklı. Az önce aktardığım rakamlar Meclise'e girmesi daha mümkün partiler için geçerliydi. Çünkü bu partilerde kadınların inanılmaz bir mücadelesi var. Kadınlar bunu birebir kendi mücadeleleriyle elde ediliyorlar. Ama yine de şunu düşünmeden edemiyorum, baraj olmasa, bu partilerin Meclise girmesi kesin olsa, yine aynı tablo gerçekleşebilir mi?
-Ama bu tür partilerde milletvekili adaylıklarında da kota uygulanıyor?
Zaten liderlerin sözlerine güvenmemek gerekiyor. Bu tür kazanımları tüzükle sağlamlaştırmak gerekiyor. Tüzükte değişmez bir biçimde yüzde 30 kota olması lazım. Bu yüzde 30 ezbere ileri sürülmüş bir rakam değil. Kadınlar lehine bir değişiklik için Meclis'te en az 1/3 olmak gerekiyor çünkü. Tabii bu da yetmiyor. Çünkü siyasi partiler "Kadınlar müracaat etmedi," diyorlar. Belki kadınlar Mecliste sürdürülen siyasete erkekler kadar hevesli değiller ama bunun nedeni ne? Bu biçimiyle yapılan siyaset kadınları içermiyor. Yoksa kadınlar zaten siyasetin içindeler. Sivil toplum örgütlerinde, kadın örgütlerinde kadınlar istekle ve başarıyla siyaset yapıyorlar. Ayrıca Meclise girmek isteyen kadınlar da seçilebilir yerlerde yer bulamıyorlar. Bakın CHP'den bir yetkili sadece 38 isim eski, diğerleri yeni diyor. Ama 38'in 38'i de seçilebilir yerde.
-Diyelim ki yeterince kadın milletvekili seçildi. Kadınlar için iyi işler yapmaları için yeterli mi?
Ülkemizde zaten yetersiz olan sosyal politikalar 1980'lerden bu yana ihmal ediliyor. Yani sağlık, eğitim vb. harcamalar kısılıyor. Devlet bütçesinden bu giderlere ayrılan pay gün be gün düşüyor. İhale takip eden erkek politikacılar bunu değiştiremez. Ama hasta bakan, çocuk büyüten kadınlar sosyal politikalar geliştirebilir. Tabii bunun için de siyasette deforme olmamış kadınlara ihtiyaç var. Çünkü kadınlar deforme olmayınca partilerinde kabul görmüyorlar. Kendi öncelikleriyle, kendi duruşlarıyla var olmak isteyen kadınlar partilerinden dışlanıyor.
-Uçan Süpürge'nin de içinde yer aldığı Kadın Koalisyonu şimdi neler yapacak?
Kadın Koalisyonu devam edecek tabii. Bu seçimler için bir kampanya yürüttük, siyasi partileri kadın adaylar konusunda uyardık. Benim düşünceme göre, bugünden başlayarak gelecek seçimlere hazırlanmamız gerekiyor. Seçilenleri takip etmek, şimdiden kadınların Meclise girmesi için bir çalışma yürütmek gerekiyor. Ve tabii unutmamamız gerekiyor... Bu sefer unutmayacağız. Bunu belki oy vermeme eylemine dönüştüremeyiz ama bize yapılanları unutmadığımızı göstermemiz lazım. Çünkü bu çalışmalar sırasında birbirinden kilometrelerce uzakta bulunan kadınların aynı öfkeyi paylaştığını gördüm. Birbirimizi görmesek de, aramızdaki uzaklığı yakınlaştıran ortak bir öfkemiz var. Bu ortak öfkemizi örgütlememiz gerekiyor.