Fotoğraf: piqsels.com
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması sonrasında ekonomi cephesinde yaşananları değerlendiren ekonomist Dr. Murat Kubilay, “Yaşadıklarımız bir anlamda çok sürpriz değil. Kasım’dan önce de Türkiye bunları yaşıyordu zaten. Kasım öncesinin devamı geldi. Sürpriz olan demek ki aradaki 4-5 aylık boşlukmuş. O boşluk bir anda eridi. Şimdi ekonomi kaldığı yerden kötü eğilime devam edecek” dedi.
Kubilay, Ağbal’ın görevden alınmasına ilişkin “Özellikle Perşembe günü iyisiyle kötüsüyle bir faiz artırımının sağlamış olduğu finansal istikrarla en kötü geride mi kaldı artık diye kafalarda soru işareti oluşmuşken, en olumsuz bakanlar bile öngörülerini tekrardan bir değerlendirmeye tabi tutarken böyle bir olay yaşandı. Dolayısıyla da aslında hep beklediğimiz Erdoğanizmin ne zaman ne şekilde ortaya çıkacağı, düşündüğümüzden daha hızlı ve çok daha keskin bir şekilde yaşandı” diye konuştu.
TIKLAYIN - "Ekonomik güven yaratabilmek artık dünden çok daha zor"
Kubilay, hükümet cephesinden görevden alınmayla ilgili bir açıklama yapılmasa da değişikliğin faiz artırımı nedeniyle yapıldığının bariz olduğunu söyledi.
"Olağanüstü bir toplantı beklenmiyor"
Yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’nun faiz hakkındaki görüşlerinin belli olduğunu ifade eden Kubilay şunları söyledi:
“Türkiye’nin reel faizini negatif düzeye çekebileceğini düşünüyoruz. Kaldı ki kendisi de yüzde 15’in üzerindeki faizi yanlış bulduğunu söylüyor. Şimdilik en azından Perşembe günkü artışın geri alınabileceğine dair bir beklenti var. Tabii bu da piyasalar da panik yarattı. Bunu dengelemek için de Merkez Bankası dün bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre olağanüstü bir Para Piyasası Kurulu toplantısı olmayacak. Yani bu olağanüstü bir faiz indirimi yapılmayacağı anlamını taşıyor. Normal seyirde ilk toplantı 15 Nisan’da. Faizlerde bir değişiklik yapılacaksa bu toplantı beklenecek.
Diğer yandan piyasalar belirsizliği sevmez. Zaten yurtdışı piyasalarında sıkıntı vardı. Bir yandan da dış politik sorunlar söz konusuydu Türkiye için. Böyle bir ortamda hükümet gitti bir de ani değişiklik yaptı, yaptığı gibi onu da tam olarak niye yaptığını açıklamadı. Çarşamba günkü AKP’nin kongresine kadar da muhtemelen bir açıklama gelmeyecek. Çarşamba günü ne geleceğini kimse bilemiyor.
O zamana kadar bu oynaklık sürecek. Eğer ki daha büyük bir sürpriz gelmeyecekse, eğer çok keskin bir faiz indirimi olmayacaksa mevcut kötümserlik birçok şeyi fiyatlamış olabilir. Eğer Çarşamba günü Erdoğan piyasaları yatıştırmak yerine tutuşturacak bir şey söylerse bu işi tam bir tufana dönüştürmüş olur."
"Siyasi bedel ödeyerek hatalarını görecekler"
Faizin getirdiği koşullara ilişkin de konuşan Dr. Murat Kubilay, Türkiye’nin şu aşamada faize ihtiyacı olduğunu ve tek silah olarak onu kullanabileceğini söyledi.
Yüksek faiz koşullarında daha az üretimin ve tüketimin yapıldığını söyleyen Kubilay, Merkez Bankası değişiklikleri sonrası yaşanan oynaklığın tehlikelerine dikkat çekti.
Kubilay şöyle devam etti:
"Kısa vadede faizi dengesiz bir hale getirirseniz uzun vadede de faizler dengesiz hale gelir. Dengesiz hale gelen faizle de kimse yatırım yapmaz, bankalar kredi vermez. Faiz öngörülememezliğinden dolayı da batık firmalar dışındaki firmalar yüksek faizle borç almak istemiyor. Dolayısıyla çok kötü bir döngünün içine sokuluyoruz.
Evet, herkese zarar verdiği için kimse faizin artmasını istemez ama niye artıyor? Çünkü ülkede çok ciddi bir enflasyon sıkıntısı var. Ondan dolayı oluyor. Eğer enflasyonu çözmeden siz faiz indirirseniz bu kur baskısı yaratır. Tüketimi biraz daha körüklemiş olursunuz. Üretiminiz kısa vadede zaten genişlemiyordur. Bunun neticesinde belki kısa vadede tüketimi fazla tutarak insanları olduğundan daha mutlu gösterebilirsiniz ama arkadan gelecek kur şokuyla bu yalancı bahar çok çabucak sona erer. Onun arkasından da ağır bir kış gelir. Şu an yapılan da bu.
"Birkaç ay içerisinde de yaptıklarının ne kadar ağır bir şey olduğunu, ne kadar hatalı olduklarını anlayacaklar. Bu vatandaşa çok net şekilde fakirleşme olarak döneceği gibi kendilerine de düşündüklerinin aksine siyasi bir eksi olarak yazılacak ve belki de siyasi bedel ödeyerek hatalarını görecekler." (HA)