2005 yılı "Karma Örgütlerde Kadın Mücadelesi Deneyimleri" seminerinin ilk konuğu olan CHP üyesi ve KA-DER Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hilal Dokuzcan , siyasette yeni kadın örgütlenmesinin adının "Etek Hareketi" olduğunu belirterek, bu hareketin önceliğinin, kadın dayanışması olduğunu söyledi.
"Siyasi Partilerde Kadın Hareketi Yaratmak" başlığını taşıyan, seminerlerin ilkinde, kadınla erkek arasında ciddi bir hiyerarşik ilişki olduğunu belirten Hilal Dokuzcan, hiyerarşinin bozulabilmesinin, kadın dayanışmasından geçtiğini ifade etti.
"Kadınlarla kadınlar arasında eşitlik sağlamadıkça, kadın-erkek eşitliği sağlanamaz. Bunun içinde kadınların dayanışma halinde olması, kadın duruşunu sergilemeleri gerekir. Bizim sorunumuz dayanışma eksikliğimiz. Erkeklerle çalışmak çok daha kolaydır. Kadınlarla zordur. Kadınlar önce kadın duruşu ve dayanışmayı halletmeliler. Kendi içlerinde bu halledilmedikçe, siyasi partilerde halledilemez, karmaşa çıkar."
Kadınların siyasette lojistik destek unsuru olduğunu belirten Dokuzcan, kadınların ve gençlerin seçim kazandırdığına işaret ederek "Birçok partide kota olmasına karşın, seçimler sırasında görüldü ki, kotayı hiçbir parti işletmekten yana değil. O nedenle kadınların, karma örgütlenmelerdeki sloganımız 'Eşit Temsil, Eşit Katılım'dır. Bu söylemin baş harfleri yeni hareketin de adıdır: Etek"
Kadınlarla ilgili saç ve eteği çağrıştıran deyimlere dikkat çeken Dokuzcan "İlk başlarda 'eksik etek' gibi çağrışımlar nedeniyle olumsuz karşılansa da, 'Etek Hareketinin kadınların karma örgütlenmelerdeki yeni sloganı" olduğuna işaret ederek,"Evet onlara göre ben eksik eteğim. Varsın öyle sansınlar. Ben kendimin ne olduğunu biliyorum" dedi ve "Etek" isminden bu düşünceyle vazgeçmediklerini belirtti.
Kadın hareketinde ilk dalganın, 1865 yılında başlayan Zafer Hanım önderliğinde başladığını, onu, 1923'teki Nezihe Muhittin Hanım'ın "Kadınlar Halk Fırkası"nın takip ettiğini söyleyen Dokuzcan ,"Bu konuda dikkatimi çeken şey, kadınların, kendi mücadele tarihleriyle ilgili bilgi eksikliğidir. Kendi tarihlerini bilmeyen kadınlar, nasıl tarih yazabilir. Kadın hareketinin özü, tarihi değiştirmeye talep olmaktır. Tarih erkekler tarafından yazılıyor" dedi. "Siyasette onurlu, kararlı duruş, aynı zamanda tarihsel varoluştur. Kadınlar bunu unutmamalıdır" diye konuşan Dokuzcan, siyasi partilerde kadın olmayı da, akvaryumda balık olmaya benzetti.
"Bir akvaryuma büyük balıkları koyduğunuzda, büyük balıklar küçükleri yer. Eğer araya bir set çekerseniz, büyük balık küçüğü yemek için yaptığı her hamlede o sete çarpacaktır. Bir süre sonra saldırmaktan vazgeçecek olan büyük balık, aradaki set kaldırılsa bile saldırmayacaktır. Biz buna 'öğrenilmiş çaresizlik' diyoruz. Biz kadınların erkeklerle olan durumu da şimdi o safhada. Birbirimizle konuşmaya, anlaşmaya ve uzlaşmaya korkuyoruz."
2003-2004 yılında "Kadın Hareketi'nde Mücadele Deneyimleri" seminer dizisini, "Özgürlüğü Ararken" adıyla kitaplaştıran Amargi, kadın mücadelesi sürdükçe, deneyimlerin paylaşılacağını söylüyor. 2005 yılı içindeki seminerler de, karma örgütlerde, siyasi parti, sendika ve siyasi gruplar içinde çalışan kadınların deneyimlerinden yararlanmak amacını taşıyor. (AD/TK)