"Yeni anayasa, Cumhuriyetimizin değiştirilemez temel nitelikleri olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini tam olarak hayata geçirmeli, bireylerin haklarını en etkili şekilde korumalı, temel hak ve özgürlükleri 'İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ve 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin getirdiği ilke ve standartlarda güvence altına almalıdır."
AKP'nin seçim öncesi "transferi", Anayasa uzmanı Prof. Dr. Zafer Üskül, Radikal'de Neşe Düzel'le röportajında "Yeni bir anayasa yazmak gerekiyor. Mevcut Anayasa düzeltilemez. Bu Anayasa'nın ruhu ortadan kalkmıyor, kaldırılamıyor. Darbe ruhu bir yerlerde hep var. (...)Sonuç olarak bu anayasa bir 'uzlaşma anayasası' olacağı için, tüm siyasi partiler ve Meclis'in dışındaki sivil toplum kuruluşları da bu sürece katılacak ve bütün bu tartışmaların sonucunda bir metin ortaya çıkacak" diyor.
Güzel. Ama nasıl?
AKP, CHP, MHP, DP'nin insan hakları vizyonu
Hem AKP hem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), seçim bildirgelerinde temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesinden söz ediyor.
AKP "Evrensel hukuk ve özgürlük anlayışıyla yeniden düzenlenen yaşama ve mülkiyet hakkı, düşünce, ifade, inanç, teşebbüs ve örgütlenme özgürlüğünü tam olarak hayata geçirecektir" diyor.
CHP yaşam hakkından, ifade özgürlüğünün demokrasinin temeli olduğundan, basın haklarını ve iletişim özgürlüğünü sonuna kadar savunacaklarından dem vuruyor; hedeflerinin "çocuk hakkı, çalışma hakkı, sendikal haklar, eğitim hakkı, barınma ve konut hakkı, çevre hakkı, kentli hakkı ve diğer temel hakların geliştirilmesi ve uygulanmasındaki sorunların aşılması" olduğunu söylüyor.
MHP de seçim beyannamesinde Anayasa'nın yenilenmesi gerektiğini, insan haklarının korunmasından söz ediyor ama, Genel Başkanları Devlet Bahçeli de rahat rahat ölüm cezasını geri getirmeyi savunuyor.
Demokrat Parti (DP) "İnsan haklarına saygılı bir düzen", sivil bir anayasa için derhal ülke çapında bir kurultay toplayacağını söylüyor. İnsan haklarına saygısı mı kalmış; ne zaman "insan haklarına dayalı" denebilecek?
Açıkçası, lafa gelince herkes insan haklarını tutabildiği ucundan bildirgesine sıkıştırmışa benziyor. Bir de uygulamadaki manzaraya bakalım.
Ayrıntılı örnekler sıralamaya gerek yok. Birkaç temel nokta kimin ne kadar insan haklarından yana olduğunu göstermeye yetiyor.
Hukuk rezaleti 301. maddeyi yürürlüğe koyan AKP'ydi. Aylarca yargıda içtihat oluşmasını savundular. İçtihat önce yargıda, sonra sokakta oluştu: Hrant Dink öldürüldü. Bu arada AKP'nin Adalet bakanı Cemil Çiçek maddeyi yılmaz bir biçimde savunuyordu. CHP Başkanı Baykal'sa, 301'in değişmesini isteyenlere "Başka kapıya" diyecekti. İşin kötüsü, Avrupa Birliği'nin de özenle sadece bir tek 301. maddesiyle uğraştığı Ceza Yasası'nda başkaca 14 madde daha vardı değişmesi gereken.
Sanık haklarını gerisin geriye götüren, işkenceyi de, cezasızlığını da açık açık buyur eden Terörle Mücadele Yasası değişikliği ve polis yetkileri değişikliği de bu Meclis'ten, AKP'nin öncülüğünde geçti.
Bağımsız milletvekili adaylarının seçimlerde birleşik oy pusulasında görünmez hale gelmesini de AKP ve CHP el birliğiyle halledivermişlerdi. Ardından hem Erdoğan hem Baykal bağımsızlara oy verilmemesini savunabilmişlerdi.
Örgütlenme özgürlüğüne gelince, ne sendikal yasalarda değişiklik görebildik bu son dönemde, ne toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasında. Tersine Avrupa Sosyal Şartı "şerh"le onaylandı.
Çevre deseniz, yıllarca süren mücadelelerle çevreyi tahribata karşı alınan yargı kararlarının etrafından dolanma, kararları görmezden gelme, bu dönemde de "ana karakter" olmaya devam etti.
İnsan haklarına dayalı bir Anayasa vizyonu
Sermaye birikimine nezaret, Genelkurmay'dan fırça yememe/Genelkurmay'a yaranma, ABD savaş politikalarına yamanma eksenlerinde bir yarış sürdüren bu siyasi partilerden nasıl bir Anayasa çıkabilir?
Ufuklarını biraz zorlamak için iki metinden alıntı yapalım.
İlki Kasım 2006; İnsan Hakları Derneği'nin Genel Kurulu'ndan. Dönemin İHD Başkanı Yusuf Alataş konuşmasında "toplumsal mutabakatla çoğulculuk, katılımcılık ilkelerini esas alan ve insan haklarına dayalı bir anayasa" için yapılması gerekenleri sıralıyor:
* Hiç bir gerekçe ile temel insan haklarının özüne dokunulamayacağı anayasa kuralı olarak öngörülmelidir.İkincisi, yine İHD'nin seçim taleplerinden:* Askerin görev ve yetkilerinin sınırları tam olarak belirlenmeli ve sivil iradeye tabi tutulmalıdır.
* Hukukun üstünlüğünde hiç bir istisnaya yer verilmemeli, idarenin her türlü eylem ve işlemi istisnasız yargı denetimine tabi tutulmalı, askeri-sivil yargı ikilemine son verilmelidir.
* Parlamentoda temsiliyet toplumun çoğulcu yapısı gözetilerek, anayasal norm haline getirilmelidir.
* Yerinden yönetimi güçlendirecek, yeni anayasa normları geliştirilmelidir.
* Vatandaşlık etnik yorumlara yer vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
* Anadilde eğitim temel bir hak olarak kabul edilmeli, kamu hizmetlerinin sunulmasında ve yararlanılmasında yerel dillerin kullanılmasına olanak tanınmalıdır.
* Paris ilkelerine uygun bağımsız insan hakları kurumlarının kurulmasının anayasal temelleri oluşturulmalıdır.
* Kadın erkek ve farklı cinsel tercihlere sahip olanların eşitliği yeniden düzenlenmeli, kapsamı daha açık belirlenmelidir.
* Vicdani ret konusu temel bir hak olarak anayasa ile düzenlenmelidir.
Çevre, insanlığın ortak malvarlığından yararlanma, gelişme ve barış hakları, dayanışma hakları başlığıyla Anayasal hüküm haline getirilmelidir.Barış hakkı, Anayasa'da! Yapabilecekler mi dersiniz? (TK/EÜ)