Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği'nin "genel ahlaka ve Türk aile yapısına aykırı olduğu" iddiasıyla açılan kapatma davasında mahkeme, kapatma isteğini reddetti.
Kaos GL, Bursa Gökkuşağı, Pembe Hayat ve Lambdaistanbul'un ardından Türkiye'nin beşinci lezbiyen, gay, biseksüel, travesti, transseksüel derneği olarak kurulan Siyah Pembe Üçgen'e İzmir Valiliği'nin başvurusuyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kapatma davası açmıştı.
Kapatma davasına, dernek tüzüğünün ikinci maddesinin "genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırılığı" gerekçe gösterilmişti.
Davanın bugün görülen üçüncü duruşmasına İzmir Amargi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), İnsan Hakları Gündemi Derneği, Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci - Der) ve Uluslar arası Af Örgütü (UAÖ) temsilcileri de izleyici olarak katıldı.
Savcı davanın reddini istedi
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, "İl Dernekler Müdürlüğü'nün bildiriminin dernek denetimi ile görevlendirilen kişilerin sübjektif görüşlerini içerdiğini, dernek yöneticilerinin bildiriminin ise Yüksek Yargıtay kararlarına dayandığını" belirtti ve davanın reddini talep etti.
Mahkeme hakimi ise "her insan gibi lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve travesti kişilerin de dernek kurma özgürlüğüne sahip olduklarını" belirterek fesih isteminin reddine karar verdi.
Siyah Pembe Üçgen: Kararı Azra'nın hatırasına atfediyoruz
Siyah Pembe Üçgen tarafından yapılan açıklamada, "Özgürlükler lehine verilen bu kararı, LGBTT özgürlük mücadelesi açısından çok önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Derneğimizin ve daha önce kurulan diğer LGBTT derneklerin karşılaştığı yasal engellemelerin, yeni kurulacak LGBTT derneklerinin de önüne çıkartılmamasını umut ediyoruz" denildi.
Aksi takdirde, kurulan her LGBTT derneğinden tüzük değişikliği istenmesi ve dernek hakkında fesih davası açılmasının LGBTT bireylerin örgütlenme hakkını kullanmasını elden geldiğince zorlaştırma gayreti sayılacağını vurgulayan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
Derneğimiz hakkında kapatma davası açılması bile İzmir'deki LBGTT bireylerin örgütlenme özgürlüğünün engellenmesidir. Oysa örgütlenmek, ayrımcılığa uğrayan gruplar için nefes alabilmenin olmazsa olmazıdır.
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri yüzünden sosyal yapılar tarafından baskı altına alınan eşcinsel, biseksüel ve transseksüellerin, dışlanma - yalıtma düzeneğine karşı direnebilmelerinin mümkün tek yolu, dayanışmak ve bir araya gelebilmektir.
Kamusal alandaki ayrımcı uygulamalarla, homofobik ve transfobik söylemlerle, nefret suçlarıyla mücadele etmenin keşfedilmiş başkaca yolu yoktur.
Bu hafta içinde transseksüel arkadaşımız Azra'nın öldürülmesi tekrar göstermiştir ki, onca baskı ve cinayet karşısında LGBTT bireyler için örgütlenmek hayati öneme sahiptir. Ahmet Yıldız gibi, öldürülen pek çok eşcinsel ve transseksüelin yaşam hakkı dahi güvence altına alınamamışken sistemin LGBTT örgütler önüne yasal engel çıkarmasını manidar buluyoruz. (BB)