Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) anayasaya aykırı uygulamaları kanunlaştırdığını ve idarede kadrolaşmaya gittiğini belirten Azrak, hükümetin uygulamalarının kontrolünde hukukun eksen alınması ve ilk olarak dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğini vurguladı.
Kadro-iktidar kaynaşması
Azrak, Bianet'e açıklamasında şu noktalara dikkat çekti:
* AKP iktidarı, idarede görevlendirilen çalışanların işe alınması konusunda tarafsız davranmıyor. Sözlü sınavlar sonrası kendi yandaşlarını görevlendirebiliyor. Belirli bir süre çalışan avukatların sınavsız yargıç olabilmesi de mümkün.
Daha önce Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) yaptığına benzer bir kadrolaşma, yani idarenin tarafsız olmaması, yurttaşlara sunulan hizmette de ayrımcılık anlamına geliyor. Tek parti dönemindeki gibi siyasi kadroların iktidarla kaynaşmasına tanık oluruz. Zaten AKP de Demokrat Parti'nin devamı olduğunu söylüyor.
* Sivil iktidarlar, sivil iktidar gibi davranmıyorlar. Ya anayasaya ve genel hukuk prensiplerine aykırı yollar izliyorlar, ya da çok önemli sorunlarda pasif davranarak boşluk yaratıyorlar. Buralardaki boşluğu TSK dolduruyor.
* TSK, sadece dış güvenlik üzerine değil, iç güvenliği tehdit eden süreçlerde de görüş dile getirilmesi tezine dayanarak açıklama yapıyor. Milli Güvenlik Kurumu'nu da (MGK) demokratik yapı içinde yeri olmaması nedeniyle eleştirebilirsiniz, ama görüş bildirme yeri olması dışında MGK'nın askerin karar mercii olarak yansıtılması yanlış.
"Genç subaylar değil, ordunun üst kademeleri"
* Anayasayı kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan iktidarlar var. Anayasada yönetimin memurların tarafsızlığı, laik ve demokratik hukuk devletine uygun davranması ilkesi var. Ama AKP hükümeti çoğu zaman Anayasa Mahkemesi'nden dönen, anayasaya aykırı kanunlar çıkarmaya çalışıyor. Örneğin erken emeklilik kanunu, hukuk devleti prensibine aykırı, çalışanlar sürpriz karşısında bırakıyorlar. Yaşamlarını planlamışlar, geçici hüküm öngörmeden yasa çıkarıyorsunuz. Anayasa ile çatışan bir siyasi iktidar var.
* Türkiye'de darbe olacağı yönünde maalesef bir psikoz var. Ancak dünyanın bugünkü konjonktürü içinde silahlı kuvvetlerin bunu yapacağını zannetmiyorum. Ordunun genç kadrolarından bir itiraz varsa, bunun ordunun üst kademelerindeki görüşlerin biraz daha ısrarlı olarak, siyasi iktidarlara anlatılmasını içeren bir istekten ibaret olarak anlamalıyız.
"Darbe anayasası değişmeli"
* 12 Eylül darbe anayasasının tümüyle değiştirilmesi gerekiyor. Hükümet uygulamalarını ve milletvekillerini sorgulayabilmemiz için bu gerekiyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde yer almayan dokunulmazlık maddesi varken, bakan olan, yolsuzluklarda adı geçen milletvekillerine yurttaşlar nasıl güvenebilir? Askeri darbeyle yapılmış bir anayasayla yaşıyoruz.
* Ancak anayasanın hem bütün yönleriyle, çelişmeyen maddeler içererek değişmesi gerekiyor, anayasayı yapan da siyasi iktidarlar değil hukukçular olmalı. (ÖG/BB/NK)