Meclis Çevre Komisyonu üyesi Yahya Baş ise, SİT alanlarındaki yüzde 6'lık yapılaşma izninin görünüşte küçük bir bölgeye denk geldiğini, ancak SİT alanlarına etkisini bilmediklerini; tasarıyı incelerken, SİT alanlarının özelliklerine göre değerlendirme yapacaklarını belirtti.
STK'lar tasarıyı değerlendirdi
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ethem Torunoğlu, tasarının Anayasa'nın yurttaşların çevre ve sağlığını korumakla ilgili 56. maddesinin yanı sıra Türkiye'nin tarafı olduğu Birleşmiş Milletler (BM) anlaşmaları ve Avrupa Birliği (AB) normlarına aykırı olduğunu hatırlattı.
Şehir Plancıları Odası Başkanı Nevzat Uğurel ve Ankara Şube Başkanı Gülten Kubin ise, bir basın açıklaması yaparak "Hükümet, ekolojik ve doğal dengeyi yok ederek kaynak sağlamak yerine, kaçak yapılaşmayı cezalandırarak, ahlaki ve hukuki davranarak kaynak sağlasın" dedi.
Uluslararası çevre örgütü Greenpeace'in Akdeniz Ofisi temsilcisi Erdem Vardar SİT alanlarında yapılacak, yol açmak dahil en küçük yapılaşmanın çevredeki doğal hayatı yok edeceğini, bunun da bir zincir olan ekosistemi değiştireceğini vurguladı.
Tuncelililer Derneği Başkanı Nimet Tanrıkulu, Türkiye'nin ilk milli parkı Munzur Vadisi'ne baraj yapılmasına karşı verdikleri ve kazandıkları hukuksal mücadeleyi anımsatarak "İnsan haklarına aykırı bu duruma karşı her yurttaş hakkını aramalı" dedi.
831 doğal Sit alanı var
Kültür Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 831'i doğal SİT alanı olmak üzere, arkeolojik, kentsel ve tarihi toplam 6812 sit alanı bulunuyor.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na göre "Sit"; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alan.
Tasarıya göre yüzde 6'lık bölümü yapılaşmaya açılabilecek 1. derece SİT alanları arasında başta Akdeniz bölgesindeki kıyı şeritleri olmak üzere milli parklar şelaleler, göl ve tabiat parkları da bulunuyor.
Ranta, yasallık kazandırılıyor
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Torunoğlu, Bianet'e açıklamasında AKP'nin tüccar siyasetiyle yasa çıkarmaya çalıştığını savundu:
* Başta Orman ve Çevre Bakanlıklarının birleştirilmesinden yerel yönetimler yasa tasarısına, kıyıların ve ormanların da imara açılması tek bir planın parçası.
* Fırtına Vadisi'nden Kapadokya'ya kadar SİT alanlarındaki ranta ve kaçak yapılaşmaya yasallık kazandırılacak. Burada yapılaşma izni yüzde 1 bile olsa, Sit alanını bir kez açtığınız zaman bunun devamı olacaktır.
* TMMOB, tüm çevre örgütleri, üniversiteler, vakıfları ve derneklerle ortaklaşarak, tasarıya karşı bir çalışma yürütmeyi planlıyoruz. Milletvekillerini ve kamuoyunun tasarının getirecekleri konusunda doğru bilgilendirilmesine çalışacağız.
* Savaşta nasıl insanlar üzerinden pazarlık yapılıyorsa, tasarıyla da doğal varlıkların yok edilmesi pahasına ticaret yapılıyor. Anayasa'nın 56. maddesine dayanarak, yurttaşların yaşadıkları çevrenin korunması ve sağlıklı olmasını savunmalıyız. Hükümetin tavrı "Anayasa'yı bir kere delmekle bir şey olmaz" diyenlerle aynıdır.
Şehir Plancıları: Konut mafyası cesaretlendiriliyor
Şehir Plancıları Odası'ndan Uğurel ve Kubin "Doğal SİT alanlarına imar izni katliamdır. Kıyılar ve ormanlar yağma ve talan düzenine, işgalcilere terk edilemez" başlıklı açıklamalarında şunlara değindi:
* Hükümet, çağdaş kentleşme ve yerleşme politikaları yerine kolaycı ve popülist yaklaşımı tercih ediyor, ahlaki sorumsuzluk örneği veriyor. Yeni bir imar affıyla yağma ve talan düzenine evet diyor. Hazine arazilerine yapılan gecekonduların sahiplerine, bu arsaların satışı, işgalcileri ödüllendirmektir. Konut mafyası cesaretlendirilmektedir.
* 1. derecede doğal SİT alanlarının, gerek bitki örtüsü ve yaban hayatı, gerek ekolojik ve peyzaj değerleri açısından doğal değerleri korunarak, herkesin yaralanmasına açık alanlar olarak kalması zorunludur.
* Hazine arazilerinin tarımsal amaçlarla kullananlara satılmasıyla ülkemizin geleceği satılmaktadır. Orman ve hazine arazileri üzerine kurulan ve yatırımcını tahsis sözleşmesine aykırı olarak geri alınması gereken turizm tesisleri ve tersaneler için de af getiriliyor.
* Orman, kıyı ve SİT alanları ve hazine arazileri acilen kaçak yapılaşmadan temizlenmeli ve şehir plancılarını dinlemelidir. Aksi takdirde doğal tarihi ve kültürel kaynaklarımız yok olurken kentler de sosyal planlaması olamayan, çok boyutlu sosyal ve ekonomik çatışmanın mekanı haline gelecek.
Greenpeace: Doğal yaşam bir kez kaybedilirse...
Greenpeace'den Vardar tasarıyı Türkiye'nin geleceğin haksızlık olarak niteliyor:
* SİT alanlarını hangi yüzdelerle imara açılacağı önemli değil. Doğal yaşam bir kez kaybedilince geri dönülmesi imkansız bir sürece giriliyor. Kar amacıyla yapılan tasarıyla dünya mirasını da karşı da hareket ediliyor.
"Tasarı yasalaşmadan harekete geçelim"
Tuncelilier Derneği'nden Nimet Tanrıkulu, hazine arazilerinin satışı konusunda köylerine geri dönmek isteyen ve arazileri kamulaştırılan vatandaşların haklarını geri verilmesi gerektiğini, ancak SİT alanları ve doğal alanlarının korunması gerektiğini belirtti:
* Doğal hayatın tahrip edilmesi bütün dünya vatandaşları sorumlu olduğuna ilişkin uluslar arası sözleşmeler var. Hazine arazileri satılacaksa, halkın bu alanların nasıl kullanılacağı konusundaki görüşü alınmalıdır.
* Belki bizim eksikliğimiz yurttaşların anlamamsı için acil olarak çıkarılan yasalar konusunda bizim de çok hızlı bir çalışma yapmamamız. Kamuoyunu çevre ve yaşam haklarına sahip çıkmak ve bu konuda hukuksal haklarını nasıl kullanacakları yolunda bilgilendirmemiz gerekiyor.(ÖG/BB)