1997'de Susurluk kazasıyla ortaya çıkan devlet-mafya-polis yapılanmasına karşı başlatılan "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık" eylemi arada birkaç başarısız denemenin ardından tekrar başlıyor.
1 Mayıs'ta başlayıp 13 Haziran'da seçimlerden sonraki gün sona erecek olan "Sürekli Aydınlık İçin One Minute Karanlık" eyleminde, ışıklar her gece 21.00'de Hidroelektrik santrallerden (HES) nükleere, fikir ve ifade özgürlüğünden nefret suçlarına, öldürülen gazetecilerden gazetecilerin tutuklanmasına kadar pek çok konu için yakılıp söndürülecek.
"Halkın bilinçlenmesinin önü kesiliyor"
Eylemin sözcülerinden iletişimci Kağan İşmen, bianet'e yaptığı açıklamada hareketin odağında antikapitalist bir duruş olduğunu vurguluyor. Öncelikli olarak sistemle mücadele etmek gerektiğini, çünkü sistemin çok güçlendiğini ve bunun zararlarına karşı birleşmek gerektiğini söyleyen İşmen sözlerine şöyle devam ediyor:
* Birçok karşı duruş var. Fakat bu karşı duruşlar kendi arasında birleşemediği için, hatta birçoğu da kendi içinde bölündüğü için hem yeterince güçlü bir karşı duruş sergileyemiyorlar. Hem de bu karşı duruşlar basın tarafından görülmeyerek önü kesiliyor.
* Dolayısıyla halkın bu konularda bilinçlenmesinin önü kesiliyor ve böylece karşı duruşlar da çok fazla mesafe yol kat edemiyor.
"Amacımız tüm karşı duruşları birleştirmek"
* Bu projenin esas amacı tüm karşı duruşları bir eylem çatısı altında birleştirmek ve dolayısıyla halkta bir bilinç oluşmasını sağlamak.
* Çünkü her gün farklı bir konu için ışıklarımızı açıp kapatacağız. İşçi hakları için, nükleere ve HES'lere karşı, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması, fikir ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, ırkçılığa ve nefret söylemlerine karşı ortak bir eylem hareketi planlıyoruz.
* Karşı duruş mücadelesi veren demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, siyasi parti ve derneklerle bir arada olduğumuz, bileşeni çok olan ama kimsenin kendi adıyla yer almadığı bir hareket olacak.
"Kendi içinde bölünmüş yapıları birleştirmek için çok çaba sarf ettik"
* 1997'de yapılan eylem sadece Susurluk sürecini protesto etmek içindi. Bizim amacımız bu sefer sistemin bize dayattığı tüm olumsuzluklara karşı ortak ses yükseltmek amacındayız.
* Yaklaşık dört aydır bu hareket için çalışıyoruz. Belirli karşı duruşlarda kendi içinde bölünmüş yapıların bir araya gelmesi için dahi çok yoğun emek sarf ediyoruz.
* Kendi mücadeleleri içinde birbiriyle kavgalı ve bir araya gelmesi zor olan yapılar olabiliyor. Ancak bizim çalışmamızda "destek vermeyeceğiz" diyen olmadı.
* Demokratik örgütlerin yanı sıra Yıldız Kenter, Çetin Tekindor gibi sanatçılar da bize destek veriyorlar. Ayrıca bazı belediyeler afiş asmamız ve hareketimizi duyurmamız açısından bize yardımcı oluyorlar.
"İktidarda CHP olsa biz yine aynı eylemi yapardık"
* Ulusal basının yanı sıra uluslararası basınla da iletişime geçtik. Yakın zamanda yurtdışında da bu konu gündeme gelecek. Eylem planımızla ilgili Cuma günü bir basın açıklaması yapacağız.
* Dümdüz AKP karşıtlığı üzerinden bir eylem hedeflemiyoruz. Daha ziyade sisteme ve sistemin hayatımızda yarattığı olumsuzluklara karşı bir duruş hedefliyoruz.
* Ancak sonuç itibairyle bugün global sermaye ile en büyük iş birliğini AKP yapıyorsa bu çok doğal olarak AKP'ye karşı da bir hareket. İktidarda CHP olsa, ona karşı da bu eylemi organize edecektik. Bir şey değişmez o anlamda. (EKN/EÖ)
* Eylem sayfası için tıklayınız