Bağımsız İletişim Ağı'nın (BİA) Malatya'da düzenlediği 2. Basamak Eğitim Semineri'ne 65 yerel medya çalışanı katıldı, herbirinin ayrı ve ilginç öyküleri vardı. Kimi "rastlantı sonucu", kimi "halkın sesi olmak için" gazeteci olduğunu söyledi. Caner de, seminere katılan gazetecilerden birisiydi...
"Gazete çıkarmak isteyen bir yakınının yardım istemesi üzerine, kendisini denemek için gazeteciliğe başladığını" anlatan Caner'e Şırnak'ı, haber kaynaklarını, sorunlarını ve Şırnak'ta gazete çıkarmayı sorduk...
Şırnak'ta gazetecilik yapmanın zorlukları nelerdir?
Şırnak sürgün yeri olarak biliniyor. Halbuki insanların buna inanmadan önce gelip Şırnak'ı görmelerini, insanlarını tanımalarını, burada sadece bir gün kalmalarını tavsiye ederim. Buradan ayrılabilirlerse, ben kolumu keserim.
Sence insanların bu önyargısı nereden kaynaklanıyor?
Medya abartıyor olayları. Yok efendim; Şırnak'ın tümü PKK'liymiş, Şırnak mayın doluymuş, Türk olan ölüyormuş, şuymuş yok buymuş... Bu kesinlikle abartı. Dağda askerin ya da PKK'nin döşediği mayına biri basıyor, ölüyor. Medya, "Şırnak'ta falanca kişi öldürüldü" diyor. "Mayına basarak öldü" demiyor. Ya da, uçurumdan düşmüşse, bunu böyle söylemiyor medya. Ayrıca Şırnak'ta her insana saygı vardır. Özellikle yabancılara büyük saygı duyulur.
Gazeteci olarak Şırnaklılar sana nasıl yaklaşıyorlar?
Gazetemiz zaten iki yaşında, haftada bir çıkıyor. Her sefer de bin 500'e yakın satıyor. Küçük bir il olmasına rağmen bu kadar satması bizi memnun ediyor. Ama ilk başta bazı tepkilere yol açtı gazetemiz.
Yerel yönetimden mi geldi tepkiler?
Evet. Daha çok, gazeteciliği bilmeyen arkadaşların yaptıkları hatalardan ya da gerçeği tam olarak aktarmamızdan kaynaklanan tepkilerdi. Gerçekleri yazdığımız için, iki yılda üç kere mahkemeye verildik.
Vatandaşın başına bir şey geliyor, bunu bize söylüyor. Biz haber yaptıktan sonra da, söylediklerinin arkasında durmuyor. Bir örnek vereyim; bir tecavüz olayı olmuştu. Tecavüze uğrayan kız ve akrabaları, olayın failleri olarak dört korucu ile bir uzman çavuşu gösterdi. Biz de bunu ses kaydına aldık ve aynısını yazdık. Kızın söylediği isimlerin sadece baş harflerini yazdık. Uzman çavuş, bunun üzerine bizi mahkemeye verdi. Aynı karakolda adı S ile başlayan dört uzman çavuş varken neden sadece biri üstüne alındı ve bizi mahkemeye verdi? Demek ki, bunda bir gerçeklik payı vardı.
Bölgede başka olaylar da yaşanıyor. Korucuların uygulamaları, kayıplar, operasyonlar, aramalar vs. Bunları gazetenize aktarabiliyor musunuz?
Bizim bölgede, bilgi kaynaklarımız sınırlı. İnsanlar korkuyor biz de elimizde kanıt olmadan haber yapamıyoruz. Çünkü başımız belaya giriyor.
Yerel yöneticiler size nasıl yaklaşıyor? Örneğin Vali ile görüşebiliyor musun?
Vali, bizim gazeteye karşı duyarlı, birkaç kere röportaj yaptık. Emniyet de bize ilgi gösteriyor ama, örneğin askeriyeden istediğimiz bilgileri alamıyoruz. Bizim matbaamız var, askeriyenin tüm işlerini yaptığımız halde, haberlerini kullanamıyoruz. Bize bilgi verilmiyor.
Halk neden size bilgi vermekten çekiniyor?
Sıkıyönetim ve OHAL'i yaşayan insanlar korkuyor. OHAL kalkmış olabilir ama, sadece isim olarak. Vatandaş hala çok korkuyor. Kimse başının derde girmesini istemiyor, o yüzden de bize bilgi vermiyorlar. Özellikle, askerin ya da devletin dahil olduğu olayların bilgisini bize vermiyorlar. Eğer bir yerden duyarsan haber yaparsın, bu da başını belaya sokar...
O zaman gazetenin içeriğini nasıl oluşturuyorsunuz?
Bazı şeyleri yazamayınca, yörenin başka sorunlarını, sıkıntılarını yazıyoruz...
Şu ana kadar sana bilgi verip de, ismi gazetede geçen kimse baskıya uğradı mı?
Hayır. Baskıya maruz kalanlar yine biz olduk. Az önce de bahsettim, üç kere mahkemeye verildik.
Nereden geldi gazete çıkarma fikri?
Gazetecilik yapmak aklıma bile gelmemişti. Bir yakınımın matbaası vardı. Onlar gazete çıkarmak istiyorlardı, başaramayınca bana söylediler. Ben de "kendimi bir deneyeyim" dedim. "Bakalım nasıl bir şey?" diye. Sonra baktım zevk veriyor, devam ettim. Gazeteci 1.5 yıl boyunca tek başıma çıkardım.
Hayatına ne katıyor gazetecilik?
Halkın dile getiremediği sorunu ben dile getirebiliyorum. Bizim halkımız öyle okumuş bir millet değil. Okuma düzeyi yeni yeni yükseliyor. Bana Kürtçe anlatıyor derdini, ben de Türkçe yazıyorum. O yönden güzel geliyor. Onların bir devlet dairesine söyleyemediklerini ben yazıyorum.
Üniversite okudun mu?
Kazandım ama gidemedim. Anadolu lisesi mezunuyum.
Doğudaki yerel gazetecilerin Türkçe'yi iyi kullanmadıkları söyleniyor...
Ben Türkçe'yi iyi kullandığımı düşünüyorum ama, böyle bir sorun olduğu doğru. Mesela bir spor muhabirimiz var, herşeyi çok iyi anlatır ama yazıya aktaramaz. Ona da bizler yardımcı oluyoruz.
Aklından hiç Kürtçe gazete çıkarmak geçti mi?
Evet geçti. Ama, hem benim Kürtçem çok iyi değil hem de bizim yörenin Kürtçesini herkes anlayamaz. Ben Diyarbakır'a da, Adana'ya da, Antep'e de, Hatay'a da gazetemi gönderiyorum. Kürtçe olsaydı oradakiler okuyamazdı.
O zaman Kürtçe gazete hiç çıkmayacak mı?
Ben bunu sadece şahsım için söylüyorum. Kürtçeyi iyi kullanan arkadaşlar böyle bir gazeteyi çıkarabilir. Ben onların fiziksel ve ekonomik güçlükler nedeniyle Kürtçe gazete çıkaramadıklarını düşünüyorum.
BİA'nın semineri ile ilgili ne düşünüyorsun?
İki yıldır gazetecilik yapıyorum, ilk kez böyle bir seminerle karşılaştım. Eğitim semineri benim için çok verimliydi. Bir çok eksiğimi gördüm.
En önemli eksiğin neydi?
Eğitimcilerden Ragıp Duran "bir haber yaparken birden fazla kaynağı başvurmamız gerektiğini" söyledi. Bir de, "yerel yönetimle değil yurttaşla ilgilenmemiz gerektiğini" vurguladı. Benim bu konuda daha önce bir bilgim yoktu. Böyle düşünmüyordum da. Bir kişiyle konuşmanın yettiğini düşünüyordum. Demek ki, öyle değilmiş. Ben bunu anladım. (BB)