* Fotoğraflar ve video: Roza Yiğit.
Şırnak'ın Besta, Cudi ve Gabar bölgelerinde "güvenlik" gerekçesiyle yaklaşık iki yıl önce başlatılan ağaç kesimleri devam ediyor. Askerlerin gözetiminde ve korucuların desteğiyle kesilen ağaçlar TIR ve kamyonlara yüklenerek, kentin dışına taşınıyor.
Şırnak Barosu, kentteki ağaç kesimlerine karşı bu süreçte önemli bir mücadele yürüttü.
Baro, Temmuz 2022'de hazırladığı bir raporla ağaç kesimlerinin herhangi bir yasal dayanağı olmadığını belirterek hukuki mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini açıkladı. Baroya bağlı avukatlar bu süreçte darp bile edildi; fakat geri adım atmadı.
Baro, hazırladığı rapordan sonra ağustos ve eylül aylarında Kamu Denetçiliği Kurumu'na (ombudsmanlık) başvuru yaptı. Verdiği mücadele sayesinde, Orman İşletme Müdürlüğü'nün verilerinden 7 ayda ilin orman varlığı yüzde 8 azaltıldığı bilgisini elde etti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri ağaç kesimleri ile ilgili tam 25 soru ve araştırma önergesi verdi. HDP Şırnak milletvekilleri, ağaç kesimlerinin durdurulması için:
- Şırnak İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne
- Şırnak Valiliğine
- Şırnak Kaymakamlığına
- İçişleri Bakanlığına
- Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığına
- Onlarca kez ise Meclis kürsüsüne başvurdu.
Uydu görüntüleri
Mezopotamya Ajansı muhabirleri Azad Altay ve Ahmet Kanbal, ağaç kesimlerinin Şırnak'taki orman varlığını nasıl etkilediğine dair uydu görüntülerini haberleştirdi.
Ağaç kesimlerine karşı temmuz ayında İstanbul'da bir eylem düzenlendi ve sekiz kurumun imzacısı olduğu bir basın açıklaması okundu.
Tüm bu süreçten sonra ise Türkiyeli ekoloji aktivistleri, ağaç katliamına karşı Türkiye'nin dört bir yanından Şırnak'a geldi.
Şırnak'taki ağaç kesimleri devam etse de, kesimlerden kamuoyunun haberdar olması için mücadele eden Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, verdikleri hukuki mücadeleyi anlattı.
Hukuki süreç
Son iki yılda özellikle Cudi'nin belli bölgelerinde ve şu anda Gabar'ın belli noktalarında ağaçsızlandırma faaliyetlerinin devam ettiğini ve bu faaliyetlerin durdurulması için tüm hukuki başvuruları yaptıklarını ifade eden Dilsiz:
"Ağaçsızlandırma faaliyetlerine karşı bir sivil toplum örgütü ve bir hukuk örgütü olarak müdahale etmemiz gerektiğini düşünerek yürütmeyi durdurmak için tüm hukuki başvuruları yaptık. Suç duyurularında bulunduk, idari başvurular yaptık. Maalesef şimdilik bunlardan bir sonuç alamadık ancak böyle devam ederse süreci önce Anayasa Mahkemesi'ne, sonrasında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağız."
Ağaç kesimleri ve bölgenin ormansızlaştırılmasının aslında "siyasetler üstü" bir mesele olduğunu dile getiren Dilsiz, kamuoyu yaratmak amacıyla ekoloji aktivistleri ile sosyal medya üzerinden "Şırnak'ta doğa katliamı" etiketiyle başlattıkları kampanyaya da dikkat çekti.
Sosyal medya kampanyası
Bu kampanyaya da etkin bir katılım sağlandığını belirten Dilsiz, "güvenlik" gerekçesine dikkat çekerek, bu gerekçenin mücadelelerini nasıl etkilediğini anlattı:
"Türkiye'nin belli yerlerinde çok daha lokal anlamda kalan bazı doğa kıyımları çok ciddi anlamda ses getirebilecekken maalesef Şırnak bölgesinde benzer bir husus 'güvenlik kaygısı' nedeniyle, 'güvenlik' gerekçe gösterildiği zaman maalesef sessiz kalınabiliyor; fakat buna rağmen ciddi anlamda kamuoyu yarattığımızı düşünüyoruz."
Meşe ağaçları
Orman Mühendisi Yakup Tanış ise bölgedeki meşe ağaçlarının önemi ve çeşitliliğini vurguladı:
"Bölgede meşe ağaçları ön planda ve bu bölgede dilin yok edilmesiyle ağaçlar da çeşitleriyle yok edildi. Örneğin Kürtçe 'Darê Mazî', 'Darê Berî', 'Darê Dêndar' deniliyordu. Bu 'Dêndar' dedikleri ağaç türü aslında biraz volkanik meşeye benziyor. Kendini gençleştirmesi ve yenilemesiyle palamut oluşuyor.
Bölgedeki ağaçların daha çok Urfa, Maraş ve Malatya'ye gönderildiğini ve bu ağaçların yakacak odun olarak kullanıldığını belirterek orman kanununa değindi:
"Orman kanununda, eğer bir yerin ormanı kesilecekse ilk önce o orman, köy sınırları içerisinde bulunan köylülere verilir veya en yakın köye verilir. Ancak bu belli kişilere rant amaçlı veriliyor ve özellikle askerlerle birlikte hareket eden onlarla operasyona giden koruculara veriliyor. Bu tamamen siyasi bir detay ve gittikleri her alanı talan ediyorlar."
Cudi yürüyüşü
Şırnak Ekoloji Platformu Sözcüsü Adnan Şenbayram ise uzun bir süredir Şırnak'ta devam eden orman kesimlerinin durdurulması için yoğun bir kitleyle birlikte 17 Eylül'de bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyledi. Şenbayram bu yürüyüş ile toplumun ekolojik yaşama ne kadar ihtiyacının olduğunu, yurttaşların doğaya sahip çıkmasının ne denli önemli olduğuna dikkat çekti.
Tohum topları
Orman kıyımlarının beş altı ay öncesine kadar Gabar bölgesinde yoğunlaştığını ancak orman kıyımlarının yer değiştiğini belirten Şenbayram, şöyle dedi:
"Bizler Şırnak Ekoloji Platformu olarak, bu kıyım durana kadar, doğa talanı son bulana kadar çalışmalarımızı yürüteceğiz. Önümüzdeki günlerde ağaç kıyımlarının yaşandığı yerlere tohum topları atacağız. Atölye ve panel çalışmaları gerçekleştireceğiz."
Şenbayram son olarak orman katliamlarına karşı ortak mücadele yürüteceklerini belirterek kirletilen doğaya, derelere sahip çıkma ve halklara ortak mücadele çağrısında bulundu.
Ne olmuştu?
Ağaç kesimlerine karşı etkin bir mücadele veren Şırnak Barosu, ağaç kıyımlarıyla ilgili Temmuz 2022'de kapsamlı bir rapor hazırladı.
Baro ağustos-eylül aylarında iki kez Kamu Denetçiliği Kurumu'na (ombudsmanlık) başvuruda bulundu. Şırnak'taki ağaç kesimleriyle ilgili yürütülen sosyal medya kampanyasında #ŞırnaktaOrmanKatliamı etiketiyle binlerce tweet atıldı. Sosyal medya kampanyasından sonra başta Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Meclisi olmak üzere pek çok parti ve kurum harekete geçti. Ağaç kesimleriyle ilgili 29 Temmuz'da İstanbul, Kadıköy İskelesi'nde sekiz parti ve kurumun katılımıyla bir basın açıklaması düzenlendi. 17 Eylül'de Türkiyeli ekoloji aktivistleri Türkiye'nin dört bir yanından Şırnak'a gitti. Kesimlere karşı Şırnak Barosu hukuki mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Ekoloji örgütleri ise dayanışmayı kurmaya... |
2022'de 10 Ekolojik Mücadele / Tuğçe Yılmaz
İliç'teki siyanür sızıntısı ve altın madenine karşı verilen mücadele / Cihan Berk
Sinop'ta yeni bir Çernobil yaşanmasın diye: Mücadeleye devam / Eren Dağıstanlı
İkizköylüler: Akbelen Ormanı yaşıyorsa direnişimiz sayesinde / Özlem Kara
Şırnak'taki ağaç kesimlerine karşı verilen mücadele / Roza Yiğit
Amasra'da termik santral inadına karşı verilen mücadele / Eren Dağıstanlı
"Sinpaş hiçbirimizden büyük değil" / Özlem Kara
Atık gemisi São Paulo'nun Türkiye'ye gelişinin durdurulması / Özlem Kara
Umudun bitmediği direniş: İkizdere / Eren Dağıstanlı
Kurutulan Marmara Gölü'nü kurtarmak için verilen mücadele / Özlem Kara
"Validebağ korudur, koru olarak kalacak" / Tuğçe Yılmaz
(RY/TY)