Dostları ve yoldaşları İstanbul Çapa Tıp Fakültesi önünde hayatını kaybeden feminist aktivist, çevirmen, akademisyen, yazar Şirin Tekeli’yi uğurladı.
TIKLAYIN - KADINLAR ŞİRİN TEKELİ'Yİ UĞURLADI: SADECE HAYATIYLA DEĞİL ÖLÜMÜYLE DE MESAJ OLDU
Şebnem Korur Fincancı, Ayşe Düzkan, Hasbiye Günaçtı, Serpil Çakır ve Halime Güner, Şirin Tekeli’nin ardından kendilerine kalanları ve Tekeli’nin hayatlarındaki yerini bianet’e anlattı.
Şebnem Korur Fincancı: Şirin Tekeli bize emanettir
“Önümüzdeki dönem öğrenciler bunun kıymetini çok iyi bilmeli. Ne kadar önemli ve öcü, yol açıcı bir insanın kendilerine emanet edildiğini ve ondan öğrenmeye devam edeceklerini bilmeleri gerekiyor. O nedenle eminim ki bizim anatomideki öğretim üyesi arkadaşlarımız da bu çalışmalar sırasında şirinden bahsedecek, onun yaptıklarını aktaracak ve paylaşacaklardır diye düşünüyorum.
“Öncülük yaptı ve bir yol açtı. Birçok kadın onun arkasından gelip bedenlerimizi nasıl bağışlayabiliriz diye bilgi aldı. Kadın mücadelesinin önünü açmıştı, bu memlekette feminizmin telaffuz edilmesini sağlamıştı. Şimdi de farklı biçimde bir ölüm sonrasının yolunu açtı hepimiz için. Bence çok kıymetli.
“Benim öğretmenlerimin arkadaşıydı. Biz onları hayranlıkla izlerdik. 80 sonrası üniversitelerden atılmalarını izledik. Sonra feminizm mücadelesi içinde yollarımız kesişti. Dolayısıyla bir yandan arkadaştık bir yandan öğretmenimdi. Biz öğrendik, gençler de devam ediyor. Buraya baktığımda her yaştan kadın onu karşılamaya gelmiş. Şirin Tekeli bize emanettir.”
Ayşe Düzkan: Onunla aynı yerde olduğum için gurur duyuyorum
Düzkan ve Tekeli 1983’ten beri arkadaştı:
“Şirin'in ve o kuşağın feminist olduğu dönem, feminizmin dikenli bir taç gibi taşındığı bir dönemdi. Şimdi ortalarda feminizme olumlu bakan erkek ve kadınların bıyık altından sırıttıkları bir dönem feministler karşısında.
“Şirin'i bu kadar erken kaybetmemizde o hırpalanmışlıkların etkisi olduğunu düşünmeden edemiyorum. Duygu Asena'yı da çok erken kaybettik.
“Şirin'den feminizm adına bir sürü şey öğrendik onlar ayrı ama zarafetini bozmadan, hoyrat olmadan dik durabilmeyi de öğrendik.
"Ben onu ilk 'Kadınlar İçin' kitabıyla tanıdım. Daha sonra yol arkadaşı olduk diyebilirim. Her zaman politik olarak ayrı yerlerde durduk ancak her zaman birbirimize güvendik.
“Şimdi çevreme baktığımda bunun ancak feminizmle mümkün olduğunu görüyorum. Tekrar onunla aynı yerde olduğum için gurur duyuyorum."
Hasbiye Günaçtı: O bizim bir araya gelmemizi istedi
“Şirin'i birebir çok geç tanıdım. Oturup karşılıklı sohbet etmişliğim yoktur ama çok gençken 'Kadınlar İçin' kitabını alıp okumuştum. Hala durur kitaplığımda yıpranmış halde.
“Yıllar sonra Pippa Bacca öldürüldüğü zaman Kadıköy'den İzmit'e bir yürüyüş yapıldı. Bütün herkesi toplamıştı. Pınar Selek, Nükhet Sirman, Filiz Karakuş binlerce kadın toplanıp İzmit'e gitti ve Şirin de oradaydı. İlk orada değdim ona. Sonra da Filmmor'un yaptığı ikinci dalga feminizmin anlatıldığı etkinliklerde izledim kendisini. Güç veren, danışılması gereken bir kaynak gibi duruyordu hep.
“Şirin Tekeli feminist hareket ve mücadele için çok önemli bir tarih. Geç öğrendim kendisini ama pişman değilim. Bu kadarmış bana düşen ve bunun için de mutluyum. Şirin bizim mutlaka bir araya gelmemizi istedi ama üzülmemizi istemedi. Onunla aynı yerde duruyorum.”
Serpil Çakır: Şirin umuttu, dostumdu
Çakır ve Tekeli 1984’ten beri dostluklarını koparmamış:
“Şirin umuttu gerçekten. 'Ben iflah olmaz bir optimistim, hep iyi yönünden bakarım' derdi. Hep iyi olacağını söylerdi. Bir dönemin başlangıcını sağladı bizim için.
“Bana umut veren dert ortağımdı, dostumdu. Analiz yeteneğiyle, kafasıyla müthiş bir zekası vardı. Akademiden gitti ama sonrasında da çok şeye imza attı. 80 sonrası hareketin küçük oluşumlarının altında onun imzası vardı. Sonrasında kadın kurumlarını kurdu. Bütün bunları yaparken müthiş bir enerjisi vardı.
“İnsanlığıyla, nazikliğiyle her zaman bir inceliği vardı, herkese değer verirdi. O yüzden çok zor. Gençlerden çok umudu vardı ve hep desteklerdi. Ben doktora tezim için ona gittiğimde, son kitabımda her zaman yanımda oldu, destek verdi.
“Bize en son hediyesi de 'Feminizmi Düşünmek' kitabı oldu. Biz onun hediyelerine her zaman göz kulak olacağız. Şirin o kurumlarda vücut bulacak ve yaşayacak.”
Halime Güner: Birbirimize daha çok sarılmamızı istedi
Güner, Tekeli ile 1989’da Kadın Eserleri Kütüphanesi’nin açıldığı dönemde tanışmış:
“Burada etrafa baktığımızda Şirin'in bize kazandırdıklarını görüyoruz aslında. Şirin feminizmi, feminist hareketi ilk duyduğumuz bir kadın olmanın yanı sıra bunu sadece teorik değil pratik olarak da öğrendiğimiz bir kadın. Birçok sivil toplum örgütünün kurucusu oldu ve katkı verdi. Son anına kadar bu konudaki deneyimlerini ve tecrübelerini paylaştı.
“6 ay önce onun evindeydik. Söylediği çok kıymetli bir şey vardı: Feminist hareket döngüsel bir harekettir. O döngüsel harekette herkesin bir bütüncül olarak hareket etmesinin ne kadar kıymetli olduğunu söyledi.
“Türkiye'nin bu ortamında herkesin birbirinden uzaklaştırılıp ötekileştirildiği, birçok mücadelenin içinde yalnızlaşıp yorgun düştüğü bir dönemde döngüsel hareketi fark etmeyi, birbirimize daha çok sarılmayı ve yeni bir ortamı tarif etti.
“Bunun yeni bir mücadelenin başka bir başlangıcı olduğunu söyledi. Dünyadaki kadın örgütleri ve feminist örgütlerden son anına kadar bütün dergileri gazeteleri geldi. Bu kadar donanımlı biriydi. Bu ülkede onun gibi bir kadına farklı konularda mutsuzluğu yaşatıp uzaklaştıran kim varsa onlara çok öfke duyuyorum.” (TP/HK)