14 Eylül'deki açılış töreniyle başlayan, sokaklarında kaybolduğumuz Ayvalık Uluslararası Film Festivali'nde bugün son gün.
Festival etkinlikleri kapsamında, 3 Ağustos 2019'da hayatını kaybeden gazeteci, yazar, film eleştirmeni, sinema yazarı, radyocu Cüneyt Cebenoyan'ı arkadaşları Çiğdem Öztürk ve Yeşim Burul anlattı.
Festivalin merkezi Küçük Han'daki konuşmada Cebenoyan'ın kitaba dönüşen Açık Radyo'da yaptığı "Erguvani İstimbot" programını da anlattı Öztürk ve Burul. Söyleşiye katılımcı olarak Cebenoyan'ın eşi Ayşegül Cebenoyan da katıldı.
TIKLAYIN - Cebenoyan'ın anısını yaşatmak için yeniden 'Erguvani İstimbot'
Sürükleyici duygu merak
Öztürk, "Herkes müzik dinler, sözlerinden etkilenir ama müzik üzerine bir radyo programında konuşmak,anlatmak çok zor bence. Sinema da aynı şekilde" dedi.
Cebenoyan, "Erguvani İstimbot"ta sinema dünyasının içinden ve dışından konuklarla en sevdikleri film üzerine sohbetler etti uzun yıllar.
Öztürk şöyle devam etti:
"Cüneyt'in odasını düşününce, dağılmış kitaplar, CD'ler DVD'ler... Hem programcı disipliniyle hem de oyunbazlığıyla bu radyo programlarını sürdürdü. Aslında sinema ve radyo Cüneyt için bir bahaneydi. Cüneyt merak ediyordu. Konuğunun anlattığını büyük bir şevkle dinlerdi. Esas sürükleyici şey merak. Bütün o filmler üzerine konuşurken teorik çerçeveden çıkarıp günlük sohbet haline dönüştürüyor, bu nedenle daha da somutlaşıyordu her şey dinleyen için."
"Her program için özenle çalışırdı"
Burul ise Cebenoyan'ın günlük gazetelerde sinema yazmasını kendisini kısıtladığını aktararak şunları söyledi:
"Günlük gazeteye yazmayı seviyordu ama kısıtlayıcı bir hali vardı bunun, çünkü vizyon filmlerine odaklanmanız gerekiyordu. O yüzden 'Erguvani İstimbot' ona çok iyi geliyordu. Sebatla yıllarca her hafta sürdürdü programı. Her program ve konuk için özenle çalışırdı. Cüneyt bizim konuşturmakta zorlandığımız kişileri bile çok iyi konuştururdu. Konuk çeşitliliği oldukça genişti. İlk konuğu Nil Kural sonuncusu ise Çiğdem'di."
Saat 14.00'teki söyleşinin ardından 20.30'da Cüneyt Cebenoyan anısına Robert Rossen'in yönettiği "Bilardocu"/The Hustler Eski Köylü Pazarı'nda ücretsiz olarak gösterildi.
Bireysel ve kolektif travma
Festivalde dün üç ödüllü yapım üst üste Vural Sinemasında gösterildi. Ayşe Polat'ın "Kör Noktada", Belmin Söylemez'in "Ayna Ayna ve Özcan Alper'in "Karanlık Gece."
"Bireysel ve kolektif travmayı anlatan filmler yapıyorum" diyen Polat'ın filmi, faili meçhul cinayetleri merkez noktasına alan bir politik/gerilim.
"Burada da travmanın geldiği hissi anlatmak istedim. Travmanın bir kısır döngüye dönüştüğünü anlatırken bunu rahatsız edici bir şekilde vermeye çalıştım."
Polat'ın filmi üç bölümden oluşuyor ve bu bölümlerin her birinde aynı olayları başka bir karakterin bakış açısından izliyoruz. Farklı karakterler, farklı bakış açıları ve hatta bu bölümlerin her birinde öne çıkan farklı çekim tekniklerini izlemek mümkün.
Ardından "Ayna Ayna" Ayvalıklı izleyiciyle buluştu. Manolya Maya, Şenay Aydın, Laçin Ceylan, Cengiz Orhonlu'nun rol aldığı film, üç kadının kesişen hikâyelerini takip ediyor. Aylin, Frida ve Lale'yi bir araya getiren unsur oyunculuk.
Belmin Söylemez gelen sorular üzerine filmini şöyle anlattı:
"Aslında hayatla iç içe oluşan bir senaryoydu. Laçin Ceylan'ın oyunculuk kurslarına katılmıştım. Şenay çok önceden benimle Frida tutkusunu paylaşmıştı. Öte yandan bir önceki filmim 'şimdiki Zaman' için oyuncu seçmeleri yaparken genç kadın oyuncuların hikayeleri beni çok etkilemişti ve bu üç kadın karakter böyle ortaya çıktı."
"Yürüyen kadın imgesini önemsiyorum"
Üç kadın karakteri takip eden filmde gece, tekinsiz sokaklarda görüyoruz bu kadınları.
Söylemez bu konuyla ilgili hislerini şöyle aktarıyor:
"Gece tekinsiz yürüme sahneleri. İstanbul'un tekinsiz sokakları...Yürüyen kadın imgesini önemsiyorum. Lale karakteri için de sokaklar ıssız, tekinsiz ama o sokaklar Lale'nin sokakları. Klostrofobik bir kuşatmayı görüyoruz İstanbul'da ve Türkiye'de. O huzursuzluğuvermek istedik. Polis bariyerlerini, helikopter sesini, sokak kameralarını, bize bakan gözleri bilerek filme ekledik."
(AÖ)