Medya ve İletişimciler Derneği (MİD) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 2. Medya Günleri, "Medya ve Sinema" başlıklı oturumla sona erdi.
Medya Günleri "Medya ve İletişim Etiği" paneli ile 13 Ekim günü başlamıştı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapılan etkinlikte sansür, etik, ayrımcılık, nefret söylemi, futbol medyası, sosyal medya, edebiyat medyası, sinema gibi başlıklarda 10 oturum gerçekleştirildi; 46 konuşmacı sunum yaptı.
Medya Günleri'nin 16 Ekim Perşembe günü yapılan son oturumunda sinema ele alındı. Bilkent Üniversitesi’nden Andreas Treske, Nişantaşı Üniversitesi’nden Zeynep Özaraslan, Ankara Üniversitesi’nden Sevilay Çelenk, Hrant Dink Vakfı’ndan Özge Kantarcı, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Aras Özgün ve Yaşar Ünversitesi’nden Zeynep Oral konuşmaı olarak yer aldı.
Oturumda sinemanın bugün geldiği nokta ve yakın gelecekte nereye evrileceği, dijital medya ile ilişkisi ve 51. Altın Portakal Film Festivali'nde Reyan Tuvi'nin filminin sansürlenmesi üzerinden sansür ve vicdan meselesi konu edildi.
Özgün: Sinema değiştirir, dönüştürür
Medya ve sinema paneli İzmir Ekonomi Aniversitesi öğretim görevlisi Aras Özgün’ün açılış konuşmasıyla başladı.
Sinemanın düşünce yapımızda yarattığı değişiklerden bahseden Özgün: "Sinema bizi başka bir düşünce yapısına kavuşturuyor, dönüştürüyor. Bu kadar güçlü bir sektörün var olması dijital medyanın da ilgisini çekti; artık yeni bir alanda da varlığını sürdürüyor" dedi.
Çelenk: Sinema eski değerini kaybetti’
Sevilay Çelenk, medyanın gelişimini açıklamakla konuşmasına başladı. Sinemanın tarih boyunca gelişiminden bahseden Çelenk, sinemanın bugün bir pratik olarak nasıl işlediğini dile getirip, dijital medyadan ayrı düşünülemeyeceğini söyledi. Dijital medyanın sinema sektörüne olumsuzluklarını ise: "Yeni medya düzeniyle birlikte sinema kendine özgü değerleri kaybetti" şeklinde değerlendirdi.
Treske: Sinema herkese ulaşabilmeli; ulaşıyor da
Konuşmacılardan Andreas Treske, gelişen medya düzeninin sinemayı etkilemesine farklı bir açıdan yaklaşarak: "Gerçek sinema konuşuyorsak bunun özünden de bahsetmeliyiz. Sinemanın özünde de herkese ulaşmak vardır. Sinema aslında teknolojinin gelişmesiyle birlikte herkese ulaştı. Bu da sinemanın genel hedefidir" dedi.
Yeni medyayla birlikte geleneksel sinema anlayışının değişmesine korkuyla bakmanın yanlış olduğunu dile getirerek konuşmasını noktaladı.
Özarslan: Gelecekte sinema salonları olmayacak
Zeynep Özarslan yeni medya ve sinemanın değişmesiyle ilgili görüşlerini aktardı. Kullanıcı ve izleyicinin daha aktif olduğu yeni medya sektörünün klasik değerleri değiştirdiğini dile getirildi. Özarslan: "Son yıllarda özellikle genç nesil internetin olduğu herhangi bir ortamda film izlemeyi tercih edebiliyor. O halde sormamız gereken sorulardan birisi 'geleceğin sinemasında acaba hala bu salonlara ihtiyacımız olacak mı ya da salonlar sadece nostalji olarak mı kalacak?' olabilir" dedi
Yeni medyanın dijitallik, etkilişimsellik, yayılım, hipermetinsellik, sanallık, multimedya biçemselliği gibi özelliklerini aynırtılı biçimde aktaran Özarslan, tartışılması gereken soruların bazılarını sıralayarak konuşmasını tamamladı: "Özellikle toplumsal hareketlerde kamerayı gördüğünde bazen protestocuların kameramana saldırdığına ve kamerayı kırdığına da şahit oluyoruz, oysa aynı görüntü cep telefonu ile çekildiğinde benzer oranda bir saldırı yaşanmayabiliyor, o halde sinemanın yeni araçları nasıl değişiyor? Tüm bunlarla birlikte popüler kültür nereye doğru nasıl evriliyor? Hatta son olarak Web 2.0 döneminde toplumsal belleğin inşaasında bu filmlerin rolü nedir, toplumsal bellek bunlardan nasıl etkileniyor?"
Oral: Sinemanın gücünden korkuyorlar
Katılımcılardan Yaşar üniversitesi öğretim görevlisi Zeynep Oral, öğrencilik hayatında yaşadığı deneyimleri aktardı. Çektiği belgeselle sinemaya bakış açısının değiştiğini dile getiren Oral: "Sinema yakın çevrenize veya en uzağınızdakilere ulaşmak için kullanılan en güçlü yöntem. LGBTİ üzerine film çalışmalarım oldu ve öyle insanlara ulaşıp öyle tepkiler aldım ki sinemanın dönüştürme gücünü gördüm" dedi.
Antalya Altın Portakal film festivalinde Gezi sürecinde yapılmış bir belgeselin ve yönetmenin tacize uğramasını sinema sektörünün büyük bir ayıbı olarak değerlendiren Oral: "İnsanlar sinemanın gücünün farkında ve korkuyorlar" dedi.
Kantarcı: Vicdan çıkış yolu arıyor
Hrant Dink Vakfı’ndan Özge Kantarcı vicdan filmleri üzerindenmedya ve sinemayı ele aldı. Vicdan filmleri çalışmalarının Hrant Dink’in ‘’vicdan çıkış yolu arıyor’’ sözüyle başladığı dile getirildi. www.vicdanfilmleri.com adresinden 5 dakikalık kısa filmlerle vicdanların sokakta ne kadar görünür olabileceğini göstermeyi amaçladıklarını söyleyen Kantarcı, Gezi olaylarıyla birlikte bu değerin oluşturulduğu belirtti.
Kantarcı konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Vicdanlarınızı sokakta görünür kılmak istiyorsanız filmlerinizi bizimle paylaşın". (MS/HK)