Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davanın beşinci duruşması bugün görüldü.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, ara kararında, tutuklu sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay'ın, “savunmalarının alınmış olmasını, mevcut delil durumunu ve tutuklulukta geçirdikleri süreyi” göz önünde bulundurularak tahliyelerine hükmetti.
Doğukan Çep hakkında suç duyurusu
Mahkeme, CHP Urfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın dünkü celsede duruşmadan çıkartılması sırasında sanık Doğukan Çep'in "DHKP-C'li dışarı çık" diye bağırdığının tespit edildiğini, bu nedenle Çep hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini açıkladı.
Milletvekili iddiasının araştırılmasına ret
Müşteki avukatlarının, sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal'ın cep telefonu şifrelerinin ABD'den istenmesine yönelik talebini kabul eden mahkeme, sanık Tolgahan Demirbaş'ın eski Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde bulunduğu iddiasının araştırılması talebini ise reddetti.
Heyet, esas hakkındaki görüşünü sunması için dava dosyasının cumhuriyet savcısına gönderilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi.
Bir sonraki duruşma 19 Temmuz’da görülecek.
Tanıklar ifade verdi
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı.
Pazartesi günü görülmeye başlanan davada sanık savunmaları ve taraf avukatlarının beyanlarının alınması tamamlandı.
Dünkü duruşmada müştekiler Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, annesi Saniye Ateş, kardeşleri Selma Kazanç ve Sevda Ateş Yörükoğlu ile olay sırasında yaralanan Selman Bozkurt dinlendi.
Davanın bugünkü celsesinde tanık ifadeleri alındı.
“Herhangi bir silah görmedim”
Tanık Yusuf Mert, motokurye olduğunu ve olay günü sipariş götürdüğünü söyledi. Trafik ışıklarında beklerken kaçan şahıslarla karşı karşıya geldiğini belirten Mert, "Motorda oturan kişide kask vardı, arkaya binende yoktu. Motoru hızlı kullanıyorlardı, o dikkatimi çekti. Herhangi bir silah görmedim. Plakanın '35 E' kısmı dışındaki kısmı bantlıydı. Başka bir bilgim, görgüm yok" dedi.
“Bir gürültü duymadığımı söyledim”
Tanık Yavuz Süleymanoğlu, sanık Aytaç Ataç'ı, bir kafenin sahibi olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Sinan Ateş'i tanımadığını, arkadaşının kendisini telefonla araması üzerine cinayetten haberdar olduğunu anlattı:
"Arkadaşım, bizim olduğumuz yere yakın bir yerde ocak başkanının öldürüldüğünü söyledi. Ben de kim olduğunu sorunca 'Sinan Ateş' dedi. Ben de bir gürültü duymadığımı söyledim. Aytaç, 'Ne olmuş?' diye sordu. Ben de rahmetlinin ismini söyleyerek 'Öldürmüşler' dedim. Aytaç, ardından Tolgahan'ı aradı. Karşı tarafın ne söylediğini bilmiyorum. Aytaç'a 'Ne olmuş?' diye sorduğumda 'Bilmiyormuş' dedi."
“Motora binen şahsın fotoğrafını çektim”
Tanık Gönül Ergin de olay günü doktor randevusu olduğunu, işinin bitmesi sonrası arabada seyir halindeyken silah sesi duyduğunu belirtti.
Olay anını görmediğini anlatan Ergin, "Etrafa bakınırken sol elindeki ucu uzun silahla koşan birini gördüm. Kişinin başında bere veya maske yoktu. Kendisini bekleyen motorun arkasına binip hareket ettiklerini gördüm. Vurulan şahsın kim olduğuna dair bilgim yoktu. Motora binen şahsın fotoğrafını çektim. Polisler sorunca WhatsApp'tan atabileceğimi söyledim, ardından gönderdim" dedi.
“Silahların kaybolmaması için ofise götürdüm”
Tanık Ahmet Keçik, olay günü Ateş'in Çukurambar'daki ofisinden camiye gittiklerini kaydetti.
Namaz sonrası ofise doğru dönerken bir şahsın aracın arkasından aniden çıkıp seri şekilde Sinan Ateş'e ateş etmeye başladığını aktaran Keçik, şöyle konuştu:
"Hatırladığım kadarıyla gövdesine doğru ateş etti. Bunun üzerine ben bir aracın arkasına geçtim. Şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Rahmetlinin belindeki silahını gördüm. O an kendimi savunma ihtiyacı duydum ve belinden silahı aldım. Şahsa hedef almadan birkaç kez ateş ettim. Rahmetliyi kontrol ettiğimde tepki vermiyordu. Selman abi de yaralıydı. Hem Selman abi hem de rahmetli yaralı olunca silahların kaybolmaması için iki silahı ofise götürdüm. Ofiste çalışan ablaya, 'Silahlar kaybolmasın' diyerek teslim ettim. Sonra geri döndüm. Rahmetlinin yaralarına tampon yapmaya başladım. Polisi ve sağlık ekiplerini aradım."
“Ona 'Reis' diye hitap etmem”
Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun, tetikçi Eray Özyağci'nin "Reisi vurduk" diye bir ses duyduğu yönündeki savunmasını Keçik'e sordu. Keçik, "Kendisi Ülkü Ocakları Başkanı olduğu için ona 'Başkan' derdim. Hiç 'Reis' diye hitap etmem" yanıtını verdi.
Duruşmada daha sonra sanık Doğukan Çep'in cinayetin ardından kaldığı otelin sahibi olan tanık Gökhan Türkmen dinlenildi. Türkmen, Ateş'in vefatını ertesi gün haber sitelerinden öğrendiğini, olayla ilgili bilgisinin olmadığını söyledi.
Sanıklardan Alper Atay'ı spor kulübü başkanı olduğu için tanıdığını kaydeden Türkmen, "Doğukan Çep'i tanımıyorum. Yılbaşı günü Alper Atay, benden bir oda talep etti. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Yılbaşı olduğu için odaların dolu olduğunu ancak personel adına kullanılan odayı ayarlayabileceğimi söyledim. Alper'in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Yanında bir arkadaşı vardı ama kiminle kalacağına dair bir bilgi vermedi" dedi.
Mahkeme heyeti başkanı, Türkmen'e savcılıktaki ifadesi ile mahkemedeki ifadesinde çelişkiler bulunduğunu söyledi.
Savcılık ifadesinde, odada kimin kalacağını sormasına üzerine Atay'ın kendisine sanıklardan Caner Güney'i gösterdiğini söylediği hatırlatılan Türkmen'e, duruşma salonunda teşhis yaptırıldı. Türkmen, Atay'ın gösterdiği kişinin Güney olmadığını, kendisine gösterilen kişinin beyaz tenli bir şahıs olduğunu iddia etti.
Sinan Ateş davası
(AS)