Henüz dün Suudi Arabistan'da BBC kameramanlarından Simon Cumbers açılan ateş sonucu öldürülürken, BBC muhabirlerinden Frank Gardner de yaralanmıştı... Yalnızca bu yıl içinde 59 gazeteci öldürüldü...
Son 12 yılda, dünyada 1,100 gazeteci öldürülürken, Irak savaşında Mart 2003'ten bu yana 47 gazeteci öldürüldü - bunlardan 12'sinin hayatına Amerikan askerleri tarafından son verildi...
Gazeteciler hedef haline getirildi
Yeryüzünde gazetecilik giderek son derece tehlikeli bir meslek haline geldi... Geçmişte, gazeteciler araçlarının üstüne "PRESS" yazıp bir savaş bölgesine gittiklerinde, onlara ateş açılmıyordu oysa bu "trend" hızlı biçimde değişti ve gazeteciler "hedef" haline geldi...
Çünkü aslında öldürülmek istenen kitlelerin bilgi alma hakkı ve bunu yayanlar kolay birer hedef haline getirildi... Geçen ay KIBRIS gazetesi binasında patlayan bombalar bir simgeydi: gerçeği bombalama hevesi, insanları susturma hevesi, fikirlerle baş edemeyenlerin silaha, bombaya ve kaba güce başvurarak kendini sürdürme hevesi...
Gazeteciler, görüşlerini ifade ettikleri için Kutlu Adalı'nın başına geldiği gibi, bir tetikçinin kurşunlarına hedef oluyor, böylece yalnızca Adalı gibiler değil, tüm meslektaşları sindirilip susturulmaya çalışılıyor...
Gazeteciler, iktidardaki efendilerden farklı görüşler ifade ettikleri için vaktin birinde polis tarafından tutuklanıp hapse atılıyor, tıpkı Şener Levent ve AFRİKA yazarlarına yapıldığı gibi... Ya da tehlikeli teröristmişler gibi Mehmet Davulcu'ya yapıldığı gibi haklarında 88 yıl hapis cezası talebiyle askeri mahkemelerde dava açılabiliyor...
Medya ve savaş...
Uluslararası Gazeteciler Kongresi'nin ana tartışma konularından biri de "Medya ve savaş - güvenlik ve kalite için mücadele..."
Uluslararası Haber Güvenliği Enstütüsü Başkanı ve CNN International yöneticisi Chris Cramer'in ana konuşmacı olduğu "Medya ve Savaş" panelinde "Dünya gazeteciler için artık çok tehlikeli bir yer" diyor... "Bugünlerde hedef halindeyiz, şimdi dünyada gazeteci avlama mevsimidir ve bazıları için bu av mevsimi tüm yıl boyunca devam eden bir mevsim..."
Cramer'e göre geçen yıl Mart-Nisan aylarında Amerikan askerlerinin Irak savaşında öldürülme olasılığı binde bir olarak hesaplanırken, bu olasılık, gazeteciler için yüzde birdi. "Bizler bilinçli olarak seçilmiş hedefleriz, gazetecilerin öldürülmesi tesadüf değildir" diyor...
Bizi hükümetler ve ordular öldürüyor...
Gazeteci-yazar John Pilger, "Gerçek şu ki, gazeteciler hiçbir zaman tarafsız olamaz ve yine gerçek şu ki bizleri öldürenler hükümetlerdir, askerlerdir, ordudur... Bizleri hedef haline getirenler bunlardır" diyor...
"Neden böyle? Gazetecilerin öldürülmesi, hedef haline getirilmesi özellikle Vietnam savaşı sonrasında hızla artış gösterdi - çünkü siviller üzerinde yeni silahlar deniyorlardı. Sivilleri öldüren, başka ülkelere saldıranların düşmanıdır çünkü gazeteciler...
Örneğin El Cezire bilinçli olarak vuruldu - oysa El Cezire savaş başladığında Pentagon'a El Cezire muhabirlerinin tam olarak nerede olduğunu gösteren bilgiler vermişti ki hedef haline gelmesinler. Ancak El Cezire Irak'ın gerçek kanlı yüzünü gösteriyordu, bu yüzden havaya uçuruldular. El Cezire, dünyanın önemli bir bölümüne Irak'ta neler olup bittiğini aktarıyordu - görevini yaptığı için havaya uçuruldu...
Medya Irak'ı engelleyebilirdi... Özellikle Amerika'da medya eğer gerçeğin peşinde koşsaydı, savaşı önleme gücü vardı. Oysa Bush ve Ramsfeld'in yalanlarını deşifre etmediler... Medyada bu konularda sürrealist bir sessizlik vardı... Batı basını özellikle Irak'la ilgili bilinçli yalanları ve manipülasyonları büyüterek yayımladı... Yani medyanın Irak savaşındaki sorumluluğu da çok büyük..."
Hayatta kalmak için altıncı hissini kullanırsın
Norveçli serbest gazeteci, savaş muhabiri ve yazar Asne Seierstadt, "Hiçbir zaman koruma altında olamazsın" diyor ve bizlere deneyimlerini aktarıyor:
"Hayatta kalmak için altıncı hissini kullanırsın... Bağdat bombalanırken oradaydım, burada 5 milyon insan var, ben de buradayım diye düşündüm... Irak'ta şanslıydım, bir yerde 20 tane terkedilmiş gaz maskesi bulmuştum, ben de bunlardan birini almıştım...
"Bugüne dek dört savaşı izledim serbest gazeteci olarak. Rusça öğrenmek için Moskova'dayken 1994'te Çeçenya savaşı patlak verdi, oraya gidip bir bakmak istedim, Rus askerlerin konvoyuna katıldım, birkaç ay geçirdim orada, kendimi savaştan koruyabilmek için bulduğum helmet çok ağırdı, kurşun geçirmez yelek de bir Rus ayısına olurdu...
"Yazılarımı gönderdiğim Norveç'te küçük bir gazeteydi... Eğer bir haberin peşindeyseniz, o zaman riski göze alırsınız. Çeçenya'daki tek Norveçli gazeteciydim... Gazetecinin doğasında bilginin peşine düşmek vardır, savaşı izlerken hiçbir hazırlığım yoktu, sigortam yoktu...
"11 Eylül sonrası Afganistan'a gittim, savaş sigortam yoktu, zaten isteseydim de yaptıramazdım, hem bunu yapmazlardı, hem de zaten çok pahalı bir şeydir savaşa karşı kendinizi sigortalamak. Nasılsa bir ailem yok diye düşündüm geride bir şey bırakacak...
"Hiçbir zaman bir güvenlik kursuna da katılmadım, öldürülürsem annem babam para almasın ne yapabilirim diye düşündüm. Ama bir gazeteci olarak savaşta ağır yaralansanız, hiçbir sigorta şirketi gelip sizi kurtarmaz bulunduğunuz yerden, savaş bölgesinden çıkamazsınız yani...
"Gazetecilerin kurşun geçirmez yelek ve başlıkları olsa bile genelde bunları kullanmazlar, meğer ki savaş alanında olsunlar... Savaş zaten güvenli bir yer değil ki!... Savaşta asla güvende olamazsınız... "
Savaşta önce gerçek öldürülür...
Yunanistan'da yayımlanan TA NEA gazetesinden Yiannis Diakoyiannis de bir savaş muhabiri... Afganistan'da bulunmuş... Şöyle konuşuyor:
"Bosna'da, Belgrat'ta, Irak'ta ve Afganistan'da yaşanan savaşları izledim... Gazetecileri korumak için hala çok şey yapılabilir ancak kimi zaman da bu şans işidir, zamanlama işidir, kimi zaman gazeteciler kendilerini denetleyemeyecekleri koşullar altında bulurlar... Afganistan'da 52 gün kaldım, yılbaşını orada geçirdim...
"Kabil'e gitmiştim - burada Taliban'ın yaktığı söylenen Amerikan elçiliğine bakmaya gitmiştim, elçiliğe bir şey olmamıştı oysa Avrupa'daki büyük gazeteler elçiliğin yakıldığını yazmıştı... Aslında yakılan Rus büyükelçiliğiydi ama bu hiçbir zaman haber olmadı... Veriler tersyüz ediliyordu... Tüm savaşlarda olduğu gibi..."
Gerçeği öğrenmek risk almayı gerektirir
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, uluslararası hukukun değiştirilerek gazetecilerin hedef alınmasının dünyada bir suç olarak kabul edilmesi için çaba gösteriyor.
Panelde IFJ'in bu konuda hazırladığı bir de belgesel film seyrediyoruz... Buna göre artık hiçbir kural yok, herkes istediği her şeye ateş edebiliyor... Eskiden gazeteciler arabalarının üstüne TV yazdıklarında ateş açılmazdı oysa şimdilerde hedef zaten gazeteciler...
Bu yüzden Uluslararası Gazeteciler Federasyonu "Uluslararası Haber Güvenliği Enstitüsü"nü oluşturmuş, gazeteciler için tehlikeli görevlerde kullanılmak üzere "el kitapları" ve "güvenlik fonları" oluşturuyor... Uluslararası Güvenlik Fonu, öldürülen gazetecilerin ailelerine yardım için kullanılıyor...
Ancak kesin olan artık dünyanın özellikle gazeteciler için hiç de "güvenli" bir yer olmadığı... Ve Asne'nin de anlattığı gibi, herhangi bir "koruma" ya da "sigorta" olmaksızın, gerçeğin ancak "risk" alınarak kovalanabileceği, hayatta kalmanınsa ancak "altıncı hisse" dayalı bir "serüven" olduğu...(SU/BA)