Tutuklu akademisyenler için hapishane önlerindeki özgürlük nöbetleri sürüyor. Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy’un tutuklu bulunduğu Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’ndaki nöbeti izliyoruz.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi “Tutuklu akademisyenler serbest bırakılsın” pankartını, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri “Barışa Ses ver” pankartını hapishane kapısının karşısına asıyor. Bakırköy ve Silivri Cezaevleri önünde akademisyenler için nöbet tutan Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri de çadırlarını kurmuş.
Avukat aracılığıyla içeriye dayanışma mesajları gönderiliyor. Cezaevi kapısı önünde salılan kırmızı uçurtma ise gökyüzünde dolanıyor.
Nöbettekilerle konuşuyoruz. Tutuklamaların hukuki değil siyasi olduğu düşüncesi hakim. Bu nedenle ilk duruşmada çıkacak sonucun hukuki beklentileri karşılamama endişesini dile getiriyorlar. Ancak barış talebi nedeniyle tutuklanan dört akademisyenin serbest kalması talebini yineliyorlar. 22 Nisan’daki duruşma için herkese çağrıları var.
"22 Nisan’da herkesi bekliyoruz"
Eğitim Sen 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan, yakalama kararının ardından üç akademisyenin kendilerinin emniyete gittiğini, karar sırasında yurtdışında olan Meral Camcı’nın da kendi isteğiyle döndüğünü hatırlatıyor.
“Tutuklama kararının hukuki dayanağı yok. Ne kaçma şüphesi, ne delil karartma durumu var. Metin ortada, değiştirmek söz konusu değil.
“İlk duruşmada tutuksuz yargılama kararı çıkması gerekir. Ancak tutuklama kararı cumhurbaşkanının talimatıydı. Bu nedenle cumhurbaşkanını talimatı olmadan bırakılırlar mı bilmiyoruz. Bu da hukuki bir şey değil. 22 Nisan’da herkesi bekliyoruz.”
"Akademisyenler hepimizin umudu oldu"
SES Şişli Şube Başkanı Fadime Kavak da “Tutuklama kararı hükümetin kendi sıkışmış olduğu delikten dolayı verildi” diyor.
“Kim isterse istesin, barış istemenin suç olarak kabul edilmesi anlaşılır değil. Akademisyenlerin barış talep ettikleri için tutuklanması ülke tarihine kara harflerle yazıldı. Akademisyenlerin susturulduğu bir ülkenin gelişmesi, geleceğinin iyi bir yere varması beklenemez.
“22 Nisan’da arkadaşlarımızın tahliye edilmesini bekliyoruz, buna hepimizin ihtiyacı var. Çok kötü günlerde imzayı atıp umut oldular. Attıkları bir taştı, halka büyüdü, Barış İçin Herkes oluştu. Böyle bir çağrıyı başlattıkları için çok önemli bir noktadalar. Hepimizin umudu durumundalar.”
İşten atılan akademisyen tutuklu akademisyenler için nöbette
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şener, 22 yıldır Mersin Üniversitesi’nde çalışıyordu. “Bu suça olmayacağız” bildirisine imza attığı için iki meslektaşı ile sözleşmesi yenilenmeyerek işten atıldı. Bugün üç öğretim üyesi de sözleşmesi yenilenmeyerek işten atıldı.
Sözleşme yenilenmemesi kararına karşı yürütmenin durdurulması için açtıkları dava sürüyor, Şener bir yanda da ülkedeki demokrasi mücadelesinin parçası olarak siyasi mücadeleyi sürdürdüklerini anlatıyor.
“Bildirimiz siyasi bir içerik taşıyordu, işten atılmalar ve tutuklamalar da hukuki olmaktan çok siyasi. Dolayısıyla sürecin bir de siyasi mücadele boyutu var. Ülkede daha demokratik bir siyaset rejiminin inşası için imzaların vesile olduğunu görüyoruz.
“Hem işimiz hem de demokratik haklarımız için mücadele yürütüyoruz ama bunlar ülkede siyasetin gidişatıyla içli dışlı olduğu için genel demokrasi mücadelesinin parçası olarak da görüyoruz kendimizi.”
"İçeriden dışarıya moral veriyorlar"
Şener, işten atılmasının ardından neler yaptığını soruyoruz. Barış talebinin arkasında dayanışmayı sürdürdürlerini anlatıyor. Bir süredir İstanbul’da özgürlük nöbetlerine katılıyor.
“Geçen süreçte imzacılar arasındaki dayanışma güçlendi. İşten atıldım, Diyarbakır’a Diyarbakır Tabip Odası’nın Barış İçin Akademisyenler’e verdiği barış ödülünü almaya gittim. Dersim’de akademisyenlerin düzenlediği bir panele katıldım, gerçi üniversite kampüs içinde yapılmasına izin vermeyince dışarıya taşıdık.
“Hem birbirimize destek olmak hem de dayanışma ağı örmek istiyoruz. Genel ortamın boğucu, karanlık havasına gücümüzün yettiğince durdurmaya çalışıyoruz. İçerideki arkadaşlarımız çok dirençli. İçeriden dışarıya moral veriyorlar. Onlarla çok gurur duyuyoruz."
3 akademisyen daha işten atıldı
Mersin Üniversitesi’nde bugün de üç akademisyen daha işten çıkarıldı. Şener, işten çıkarmaların da siyasi olduğunu söylüyor ve ekliyor “Üniversiteye, öğrencilere, derslerimize geri döneceğimize inanıyoruz. Bize bu haksızlığı yapanlarla da göz göze gelmek istiyoruz.”
Araştırma görevlileri anlatıyor
Nöbette imzacı araştırma görevlileri de var. Bu suça ortak olmayacağız bildirisine çok sayıda doktora öğrencisi ve araştırma görevlisinin imza vermesinin iktidarın da dile getirdiği “elitist üniversite” tanımını değiştiren bir dinamiğe işaret ettiğini söylüyorlar.
Bildirinin ardından başlayan soruşturmaların akademide iş güvencesizliğinin en yüksek olduğu araştırma görevlileri için baskıyı daha yüksek hissetmelerine yol açıyor.
Tutuklu akademisyenler için beklentileri tahliye. Ancak tutuklanmalarını da beklemediklerini söylerken, duruşmadan çıkacak sonuçla ilgili beklentilerinin çıkmayabileceğini söylüyorlar.
CHP de nöbette
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı’nın olduğu Bakırköy Kadın Cezaevi’nde ve Silivri’de yaptığı dönüşümlü nöbet de sürüyor. Silivri nöbetinde bugün sıra Esenyurt İlçe Başkanlığı’nda.
Esenyurt Şube Başkanı Ali Gökmen, bir an önce akademisyenlerin özgür kalmasını istediklerini söylüyor.
“İktidar kendi gibi düşünmeyen herkes içeri attığı bir süreçten geçiyoruz. Haklının, mazlumun yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz.” (BK)