Haberin Kürtçesi için tıklayın
Demokrasi için Birlik, Diyalog Grubu, Hak ve Adalet Platformu, Yurttaş Girişimi ve Barış Bloku'ndan aydın, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, gazeteciler, hak savunucuları ve sanatçılar tutuklu işinsanı Osman Kavala için Silivri'deki Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne gitti.
Adalet Bakanlığı'nın izniyle Kavala'yla görüşen vekilleri savuncular cezaevi önünde bekledi. Görüşmenin ardından basın açıklaması yapıldı.
Lale Mansur'un okuduğu “Osman'dan 'suçlu' yaratamazsınız” başlıklı açıklama şöyle:
Osman'dan "suçlu" yaratamazsınızOsman Kavala'nın gözaltına alınması, tutuklanması, hakkında iddianame bile hazırlanmaksızın tutuklu kalması ülkede hüküm süren rejimin, iktidarın ve yargının durumunun özeti ve aynasıdır. Gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından Kavala'yı tanıyanlar, çabalarını, faaliyetlerini, topluma katkılarını bilenler, sadece yakınları, arkadaşları değil desteğini almış binlerce insan onun terörle, şiddetle, darbe ile, komplolarla suçlanacak son kişi olduğunun tanıklarıdır. Osman Kavala'nın suçu; varın yoğunu halkların, kültürlerin, inançların yakınlaşması için, sivil toplumun güçlenmesi, çağdaş evrensel değerlere ulaşılması ve barış için harcanmış olmasıdır. Hedef haline getirilmesi ve tutuklanmasının nedeni de budur zaten. Osman'dan ne ahlaksız ihbarlar, ne sahte deliller, ne de karanlık merkezlerde kurulan komplolarla suçlu yaratabilirsiniz. Tutuklu kaldığı her gün ülkemiz adına utanç, iktidar adına suç, yargı adına hukuk ihlalidir. Vakit geçirmeksizin tahliyesini ve uğratıldığı haksız muamele için kendisinden ve toplumdan özür dilenmesini talep ediyoruz. |
Taksim'den sabah 09.00'da kalkan araçlarla Silivri'ye giden hak savunucuları bianet'e konuştu:
Gencay Gürsoy: Çığlığı susturmak için Osman'ı tutukladılar
Osman Kavala'yı aşağı yukarı 20 yıldır tanıyorum. Tanıdığım süre içinde özellikle işinsanı kimliğiyle eşine ender rastlanır bir özveriye sahip, kültür sanat, barış, demokrasi insan hakları konusunda kendi olanaklarını sonuna kadar kullanabilen ender kimlikli insanlardan biri. Herhalde başına gelenlerin nedeni de bu.
Öyle bir düzende yaşıyoruz ki bu kaliteler bu düzenin sahipleri için negatif faktörler. Bu çığlığı susturmak lazım diye düşündüler. Ama benim onun adına bir tesellim var çünkü binlerce insanın ona reva görülen muamelenin tüm ağırlığını yüreklerinde hissettiklerini biliyorum. Osman'a bu bakımdan imreniyorum.
Ayşenur Arslan: Osman'dan asıl biz güç alıyoruz
Biz Osman Kavala'yla 1970'lerin ortasında Türkiye İşçi Partisi, İşçi Kültür Derneği ve çeşitli yan örgütlenmelerinde birlikte yeraldık. O sırada başlayan daha güzel daha demokratik bir Türkiye için zaman zaman farklı yollarda yürüsek de aynı hedeften, hayalden kopmadık.
Osman Kavala bambaşka bir hayat yaşayabilecekken kendisini tüm varlığıyla bu ülkeye armağan etmiş bir insandır. Ne yazık ki şu an yaşadıkları kadim “Hiçbir iyilik cezasız kalmaz” sözünü hatırlatıyor. Umarım hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz, Türkiye Osman'ı onurlandırır. Osman özgürlüğüne kavuşur.
Çünkü pek çok meslektaşımız, aydın, siyasetçinin de olduğu gibi Osman'ın içeride olması demek kolumuzun kanadımızın kırık olması demek. Bugün onu görmeye gidiyoruz tabi ki göremeyeceğiz ama umarım varlığımızdan haberdar olacak. Ve aslında galiba biz ondan güç alacağız.
Osman Baydemir: Karanlık bir rejimin ispatı
Türkiye tarihinin en karanlık döneminden geçiyoruz tezinin bir ispatı da Kavala'nın tutuklanmasıdır. Çünkü Kavala tüm hayatı boyunca insan haklarını, eşitliği, fikir hürriyetini, toplumun sivilleşmesini, demokrasinin yurttaş davranış biçimi haline dönüşmesini savundu ve bütün vesayet rejimlerine karşı çıktı, her kim ki demokrasiyi savunuyorsa onun yerini almaya çalıştı. Kavala'nın tutuklanması demek karanlık bir rejimin inşa edilmek istendiğinin ispatı demektir. Aslında Kavala şahsında geride kalan herkes, Türkiye toplumunun kendisi tehdit ediliyor. Biz bugün bir avuç gibi görünebiliriz ama aslında milyonların hissiyatı, fikriyatıyız. Bu karanlık döneme hayır diyoruz.
Kavala'nın tutuklanmasıyla birlikte korkmadığımızı ifade etmek için cezaevi kapısındayız. Ve Kavala'yla birlikte gazetecilerin, hukukçuların tutuklanmasına karşı olduğumuzu ifade etmek için buradayız, savunma hakkının ortadan kaldırılmasına ve neredeyse tüm kitle iletişim araçlarının denetim altına alınmasına itiraz ettiğimiz için buradayız. Ve bir gün mutlaka bu kara bulutlar bu ülkeyi terk edecektir. Bu da Osman Kavala'nın dostlarının çoğalmasıyla olacaktır, çünkü o artık sembol bir isimdir.
Bakın legal demokratik siyaset tasfiye edilmek isteniyor. Bugün 6,5 milyon insanın iradesi, seçilmişi Selahattin Demirtaş cezaevinde. Bunun ötesi yok. Siyaset yapmayın, fikir üretmeyin, konuşmayın diyor. Yapılması gereken tek şey var: Konuşmaya, eleştirmeye devam etmek, doğru ve hakikat neredeyse orada olmaya devam etmektir.
Gülseren Onanç: Osman aktif vatandaş olduğu için tutuklandı
Osman Türkiye'de kime nasıl bir adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk yapıldıysa hemen refleks veren ve bunu en mütevazı şekilde götüren, Türkiye'de bir vicdan varsa onun temsilcisi birisidir. Ona yapılan Türkiye'de adaletsizliğe başkaldırmaya, vicdana, sorgulamaya ya da soru sormaya ilişkin iktidarın verdiği bir mesaj. Bize deniyor ki 'Osman gibi olmayın. Osman gibi yaparsanız sizin de başınıza gelir'. Çünkü Osman bunun en güzel örneği.
Osman'ın tutuklanmasından sonra üzerine çok daha düşündüm ve Osman'ın ne kadar değerli bir insan olduğunu Türkiye için böylesi bir aktif vatandaş sorgulayan çözüm üreten sorunun değil çözüm parçası olmaya çalışan bir aktif vatandaşın bu toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Tutuklu olması aslında tüm aktif vatandaşlara, hakkı, hukuku, Türkiye'deki demokrasiyi sorgulamak isteyen bütün bireylere, tüm aktif olma adına yapılan her türlü harekete verilen bir mesaj. O yüzden bizim için Osman'ı savunmak hem Osman'ın kendi kişiliğinden, hem de bu aktif vatandaşlara verilmek istenen cezadan dolayı çok önemli.
Bu dayanışmayı sonuna kadar götürmeli, bu gelişlerimizi daha da sıklaştırmalı bunu kamuoyuna taşımalıyız diye düşünüyorum. Zira şu anda tek önemli şey, benim gördüğüm kadarıyla iktidarın anlayıp cevap verdiği tek şey içeride ve dışarıdaki kamuoyunun yüksek sesi oluyor. Bunu daha organize daha yüksek sesle dile getirmeliyiz ki sonuç alabilelim.
Serdar Kuyucuoğlu ve Hasip Kaplan'dan açıklama
Basın açıklamasının imzacıları şunlar:
Ömer Madra, Gencay Gürsoy, Osman Baydemir, Nurcan Baysal, Nesrin Nas, Füsun Ertuğ, Derya Tolgay, Ayşe Erzan, Nadire Mater, Yasemin Bektaş, Binnaz Toprak, Zeynep Tanbay, Abdullah Demirbaş, Servet Demir, Hülya Karapınar, Cihangir İslam, Mustafa Paçal, Nesim Ovadya İzrail, Gürhan Ertür, Hacer Ansal, Viki Çiprut, Oya Baydar, Ayşenur Arslan, Tuğrul Eryılmaz, Lale Mansur, Şanar Yurdatapan, Hüsnü Okçuoğlu, Hasip Kaplan, Kadir Akın, Turhan Önalan, Serdal Kuyucuoğlu, Hasan Cemal, Gülseren Onanç, Nurten Ertuğrul, Nesteren Davutoğlu, Nazar Büyüm, Ferhat Tunç. (EA)
Ne olmuştu?
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, 18 Ekim akşamı Antep’te Goethe Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin toplantısından döndüğü sırada İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı, 1 Kasım'da tutuklandı.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Osman Kavala’nın serrbest bırakılması için AP’de acil çağrı başlatılmasını teklif edeceğini belirtirken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert, Kavala’nın gözaltına alınmasını “Bu gibi durumlar toplumun özgürce tartışma ve fikirlerini beyan etme haklarını ortadan kaldırıyor” sözleriyle değerlendirdi ve Kavala’nın durumunu yakından takip ettiklerini söyledi.
Sabah Gazetesi, 24 Ekim tarihli sayısında Kavala’nın tutuklu ABD Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’la aynı dosya kapsamında sorgulandığını iddia etti.
Kavala hakkındaki soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'ndan sorumlu Başsavcı vekili Hasan Yılmaz’ın hakimliğe yazığı sevk yazısında Kavala’ya şu suçlamaları yöneltti:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin aktif olarak katıldığı Gezi olayları eylemlerinin yöneticisi ve organizatörü olmak.”
“15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada Splendid Otelde yapılan darbe teşebbüsü sürecinde darbenin organizatörlerinden olan Hanry Jak Barkey ile yabancı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni cebir şiddet yönetmeleriyle değiştirmek.”
Osman Kavala hakkında
1957’de Paris’te doğdu. Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu.
1982’den sonra Kavala Grubu’nda yönetici olarak çalıştı.
Murat Belge’yle birlikte Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden İletişim Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı.
Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center For Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa’da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu.
TESEV Yönetim Kurulu üyesi, Açık Toplum Enstitüsü'nde Danışma Kurulu üyesi, Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi, Tarih Vakfı ve Diyarbakır Kültürevi'nin destekçisi. (EA)