Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleşen konferansta International Center for Transitional Justice 'dan (ICTJ) Alex Boraine Güney Afrika'da yaşanan rejim değişikliği ve Hakikat Komisyonu deneyimlerini aktardı.
Şili, Halkın Haklarını Koruma Kurumu'ndan (CODEPU) nöropsikiyatri uzmanı Poz Rojas (CODEPU) Şili'deki Pinochet cuntasının darbesinden sonra yaşanan süreci anlattı.
Alman Küresel Enstitüsü'nden (GIGA) Detlef Nolte, geçmişle yüzleşme konusunda Latin Amerika'nın iyi bir örnek olduğunu söyledi, Şili ve Arjantin'deki Hakikat komisyonlarından ders alınması gerektiğini belirtti.
Boraine, Güney Afrika'da varolan baskı ve direnç politikalarının Hakikat Komisyonu'yla aynı masaya oturtulduğunu belirtti. Boraine, "ben seni nasıl yok edebilirim" fikrinin "müzakereden bir sonuç alma" çabasına dönüştüğünü anlattı.
"Sokaktaki insanlar yüzleşme konusunda çok akil"
Komisyonda inişli çıkışlar süreçler yaşandığını belirten Boraine, Güney Afrika'daki rejim değişikliğinden sonra yaşanan süreci,"daha önce hiç oy vermemiş insanlar oy verdi, sokaklarda dans edildi. Dans, ağlama, gülme bir aradaydı" cümleleriyle ifade etti.
Boraine, "Güney Afrika'da sokaktaki insanla bu konuda konuşturduğunuzda hiç tahmin etmediğiniz akil insanlar çıkar karşınıza" diye konuştu.
"Çok acı hikayeler dinledik"
Celselerin kamuya açık yapıldığını belirten Boraine, "çok korkunç hikayeler dinledik. Bazen birinden nasıl gözünün önünde karısının ve çocuğunun öldürüldüğünü dinlemek, 500 ölümden daha acılı hale gelebiliyor" dedi.
"Komisyon şartlı af çıkardı"
En riskli konunun af olduğunu belirten Boraine, Güney Afrika'da kurulan Hakikat Komisyonu'nda yargılanan çoğu insan hakları suçlusunun "şartlı af"tan yararlandığını ifade etti.
Komisyonun hakikati aradığını vurgulayan Boraine, "Kimin hakikati? Bu hakikati kim anlatıyor? Ne kadar geriye gidiyor" sorularını sormak gerektiğini söyledi.
"Hakikate adanmışlık sürmeli"
Boraine, hakikat tanımının objektif veriye dayanan adli tıp hakikati olarak yapıldığını söyledi ve "kendimizi hakikate adamışlığa devam etmeliyiz" dedi.
"İşkenceye uğrayanların gerçekle ilişkisi kopar"
Rojas, Şili'de 1970'deki darbeden sonra işkence mağdurlarının psişik parametrelerinin alt üst olduğunu, bu limit durumları yaşamış kişilerde gerçekle olan ilişkinin koptuğunu belirtti.
"'Kurban' aileleri ve toplumun, insan hakları ihlalleri sırasında ve sonrasında ne yaşadığına dair bir ruh sağlığı modeli oluşturmalıyız diyen Rojas, mağdur insanın kötülüğün gerçek olması karşısında tepki verdiğini söyledi.
Rojas, bir insanlık faciasıyla karşı karşıya kalmanın insanın özüyle ve değerleriyle arasındaki bağlantısını etkilediğine dikkat çekti.
"Şili'de insan hakları ihlali tazmin edilmedi"
Hakikat komisyonlarının Şili'de suçluları cezalandırmama kararı aldığını söyleyen Rojas, bir tazminat da alınmadığını belirtti.
Rojas, suçluları cezalandırmama kararının "ümitsizlik, hayal kırıklığı ve şaşkınlık" meydana getirdiğini söyledi.
"Amaç öç almak değil, tekrarı önlemek "
Rojas, "Unutmak hafızanın düşmanıdır, iz silme teorisi suçu yaşayan insanlar için mümkün değildir. Baskı unutmayı ortaya çıkarır, bu susturma sistemidir" diye konuştu ve amacın öç almak değil bunların tekrarını önlemek olduğunu söyledi.
GIGA'dan Detlef Nolte, geçmişle yüzleşme ve demokrasiye geçişin insan hakları ihlaline karşı çıkmakla mümkün olacağını söyledi.
Nolte, Latin Amerika'da çok sayıda insanın felç edildiğini, rejim muhaliflerinin çocuklarının kaçırıldığını, iç savaşlarla vahşet yaratıldığını anımsatarak,"geçmişle yüzleşmek zorlu bir tecrübedir" dedi. (NZ/KÖ)