Fotoğraf: Anayasaya "Kabul" (Apruebo) kampanyasından/theconversation.com
Makale yazarı ve yayın hakkında |
|
4 Eylül, Pazar günü Şilililer, yeni anayasa önerisini oylayacaklar. Bir yıl önce, yeni anayasanın onaylanacağı çok açık görünüyordu - ama şimdi, oylamanın nasıl sonuçlanacağı çok kuşkulu.
Sonucu öngörmek zor
Kamuouyu yoklamaları, sürekli olarak seçmenlerin yeni anayasayı ret olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak bu halk oylaması Şili'de son on yıl içinde oy kullanmanın zorunlu olduğu koşullarda yapılmış ilk referandum olacak. Bunun katılımı ne kadar etkileyeceği ve yeni seçmenlerin olası katılımının sonucu nasıl etkileyeceği bir soru işareti. Her şeyin, hatta siyasi tercihlerin bile kırılgan göründüğü bir bağlamda, sonucu öngörmek kolay değil.
Bir yılda her şey belirsizleşti
Demokrasiye dönüşten bu yana yaşanan en kötü krizin ortasında, 2019 protestolarının ardından Şili siyasi seçkinlerince önerilen çözüm yeni bir anayasaydı. Her ne kadar ülkenin siyasal kurumları çaptan düşmüş olsalar da bir uzlaşmaya varma ve krizden çıkış için bir yol belirleme gücü göstermişlerdi. Bunu izleyen halk oylamasında, seçmenlerin yüzde 78'i yeni bir anayasa yazılmasına destek verdi ve yüzde 79'u da anaysa taslağının seçimle gelen bir anayasa meclisince kaleme alınması gerektiği yolunda oy kullandı.
Anayasa Meclisi 4 Temmuz 2021'de, yüksek beklentilerle çalışmaya başladı. Bağımsız araştırma kuruluşu Espacio Público (Kamusal Alan) tarafından yürütülen bir araştırma, kamuoyunun bir yıl içinde nasıl değiştiğini gösteriyor.
Anayasa çalışmalarının ilk yarısına umut ve mutluluk egemedi. Ancak nihai belge tartışmaya açılmaya başlar ve Meclis skandallarla çalkalanırken durum değişti. Temmuz sonuna gelindiğinde umuda belirsizlik ve güvensizlik de katılmıştı.
Bu belirsizliğin, anayasa tartışması dışındaki bazı etmenlerin de dahil olduğu birçok nedeni var: Şili, hem uluslararası hem de yerel güçler tarafından yönlendirilen olağanüstü yüksek enflasyonla karşı karşıya ve bu durum, halihazırda pandemiden başı dönen savunmasız Şilililer için hayatı zorlaştırıyor. 2022'nin ilk yarısında cinayetler yaklaşık yüzde 30 arttığından güvenlik kaygıları da arttı.
Bu büyük düzenleyici ve kurumsal değişim fırsatının, maddi ve fiziksel güvensizlik duygusunun artışıyla eş zamanlı olarak ortaya çıkmış olması bir paradoks - bu eğilimin öncesinde yalnızca pandemi yoktu, 2019 protestoları da vardı.
Sonuç kararsızlara bağlı
Espacio Público ve IPSOS tarafından yürütülen son anketin gösterdiği gibi, çoğu Şilili oy pusulasında yer alacak Kabul veya Ret seçeneklerinden herhangi birini tam olarak desteklemiyor. Yeni taslağın hiçbir değişiklik yapılmadan hayata geçirilmesini isteyen gruplar ve 1980 tarihli mevcut anayasayı hiçbir değişiklik olmaksızın korumak isteyenler de çok değil.
Çoğunluk, yeni anayasayı onaylamayı ve kısa sürede değişiklik yapmayı destekleyenler ve yeni anayasayı reddetmeyi ve yerine mevcut anayasada değişiklikler üzerinde anlaşmaya varmayı destekleyenler arasında bölünmüş durumda. Bu gerçek, Şili'deki tartışmanın aşırı uçlar arasında kutuplaştığı fikriyle çelişiyor ve kazanmak isteyenin kazandıktan sonra hangi değişiklikleri yapacağını oylama öncesinde ortaya koyması gerektiğini ima ediyor.
Ret bloku
Halen her iki taraf da bunun için çaba gösteriyor. Birkaç hafta önce sağ partiler [Bağımsız Demokratik Birlik (UDI), Ulusal Yenilenme (RN) ve Siyasal Evrim (Evopoli)], yeni taslağı ret tutumlarını yinelerken Şili'nin yeni bir anayasa metnine ihtiyacı olduğunu teyit eden bir belge sundular. Belge daha genel hükümlere ağırlık vermekle birlikte, 2005'te Ricardo Lagos'un başını çektiği anayasa reformu sırasında tartışılan ancak sağın karşı çıktığı sosyal hakları güvenceye alan sosyal devlet ilkesine bağlılığı da kapsayan kimi taahhütleri ortaya koyuyor. Ancak taraflar, oylanacak taslağın reddedilmesi durumunda yeni anayasa tartışmasının nasıl yürütüleceği konusunda netlik kazanmış değil.
Kabul bloku
Taslağı kabulden yana olan güçlerin uzlaşmaları daha uzun zaman aldı. Cumhurbaşkanı Boriç, koalisyon partilerini kamuoyu önünde uzlaşmaya teşvik zorunda kaldı. Kabulü halinde anayasada yapılacak değişiklikleri özetleyen bir anlaşma ancak oylamaya bir aydan az bir zaman kala, 11 Ağustos'ta imzalanabildi.
Anlaşma, yeni anayasanın doğurduğu kuşkularla yüzleşiyor ve önerdiği en önemli değişikliklere - sosyal devlet fikri, Yerlilerin kolektif haklarının tanınması, çevrenin korunması ve toplumsal cinsiyete vurgu gibi konulara - sunumunun başında yer veriyor.
Kampanya sırasında, bu konular seçmenleri kaygılandırdı ve tartışmalı konulardaki büyük ölçüde farklı yorumlar kabul kampanyasının işlerini zorlaştırdı.
Çokulusluluk, Yerliler için adalet ve kamu güvenliğine ilişkin hükümleri de içeren Yerli sorunlarının özellikle karmaşık olduğu ortaya çıktı. Sorunun bir bölümü, anayasa taslağının, bu konulardaki hükümlerinin uygulanması halinde kesin sonuçların nereye varacağını belirsiz bırakmasından doğuyor. Bunları sonuca bağlamak Kongre'ye bırakıldı - ancak anlaşma, iktidar koalisyonundaki partilerin daha sonra nasıl oy kullanacağını da gösterdiğinden, bu kararların nasıl şekilleneceğinin netleşmesine yardımcı oluyor.
Ancak belki de Kabul kampanyasının anlaşmasının gündeme getirdiği en önemli soru, referandumun sonucunu etkileyecek bir fark yaratabileceği ölçüde uygun bir zamanda bağıtlanmış olup olmadığı.
Kabul kampanyasıyla Boriç'in görev onayı aynı kefede
Referandumun karşısındaki bir başka büyük güçlük Kabul kampanyasının kaderinin Başkan Boriç hükümetinin görev onayına bağlanmış olması ki, bu iyileştirmelere ihtiyaç duyulan bir alan. Paradoksal olarak, bu ilerici hükümetin karşısındaki asıl büyük güçlük kesinlik sunma zorunluluğunda olmasında. Hükümetin karşısındaki meydan okuma, geçmişte siyaset sınıfınca bütünüyle ihmal edilmiş, çözümsüz bırakılmış yaygın talepleri karşılayacak bir siyasal rota belirlemek. Kısa ve orta vadeli görevlerin aynı anda yürütülmesi gerekiyor: Fiziksel ve ekonomik güvensizlikle enerjik bir tarzda başa çıkılması şart, ancak hükümetin aynı zamanda, emeklilik ve sağlık gibi karmaşık, yıllanmış sorunlara çare olacak anlaşmalara da varması gerek.
4 Eylül'den sonra ne olacağı konusunda açık olan çok az şey var, ancak Ret kampanyasının zaferi hükümet için yıkıcı bir gerileme demek olacak ve yeni anayasanın en iyi nasıl yapılacağına ilişkin tartışmalar süre gidecek.
Kabul kazanırsa, asıl zorluk, yeni metni uygulama sürecinin ülkedeki tüm ana siyasi güçleri içermesi ve teknik ve siyasal yanların birbirini tamamlamasını sağlamakta olacak.
(AEK)