bianet'in görüştüğü Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci, DTP'nin dün (11 Eylül) yaptığı ateşkes çağrısını yerinde ve doğru bulduğunu bu sözlerle ifade ediyor.
Bugün PKK'nin silahlı eylemlere ön koşulsuz olarak derhal son vermesi talebiyle yayınlanan 200'ü aşkın Kürt ve Türk aydın imzalı "Artık Yeter" bildirgesinin imzacılarından yazar Oya Baydar da "Bu çağrıyı çok önemsememiz gerek, çünkü bu, eğer yanılmıyorsam, DTP'nin PKK'ye doğrudan ve açıkça ilk kez yönelttiği bir çağrı" diyor.
Geçen yıl PKK ve hükümete "silahlar sussun, çatışmalar dursun" çağrısı yapan 150 aydın arasında da yer alan Baydar "Biz, silahların önkoşulsuz susmasını talep ediyoruz. Çünkü ateşkes, her an ateşe yeniden başlanabilir demektir. Silahların konuştuğu, ya da ateşe hazır tutulduğu yerde ise demokratik açılımlar, kültürel, siyasal, toplumsal haklar ve en önemlisi de insanları toplumsal yaşama döndürecek bir af mümkün olamaz" diyor.
AP parlamenteri Uca da ateşkes çağrısı yaptı
|
Türk, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve hükümet olmak üzere, devletin ilgili kurumları ile aydınları, demokratları, yazarları, siyasal parti, işçi ve işveren çevreleri dahil, toplumun her kesimini ve her bir bireyini sorunun demokratik çözümünde üzerine düşeni yapmaya çağırmıştı.
DTP'nin ardından Avrupa Parlamentosu'nun Kürt kökenli parlamenteri Feleknaz Uca da PKK'ye ateşkes çağrısı yaptı.
NTV'nin haberine göre, DTP Genel Başkanı Türk'ün PKK'ye yönelik ateşkes çağrısına destek veren Uca, sorunun çözümü için siyasi müzakere ve toplumsal diyalogda bulunmak gerektiğini savundu.
Ekinci: DTP'nin çağrısı yerinde ve doğru
Geçen yıl yayınladıkları deklarasyonla PKK'ye "derhal silahı bırakması" çağrısında bulunan 400'ü aşkın Kürt aydını arasında yer alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) eski milletvekili Ekinci, DTP'nin ateşkes çağrına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
DTP'nin ateşkes çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çağrı Kürt sorunun demokratik çözümüne yeni bir açılım getirebilir mi?
Türkiye kamuoyu büyük bir hassasiyet içinde, süregelen gelen silahlı saldırılar ve şehitlerin yarattığı tepki karşısında DTP'nin böyle bir çağrı yapması çok yerinde ve doğru.
Biz daha önce buna benzer birkaç çağrı yaptık. Şimdi DTP'nin de buna katılmış olmasıyla Kürt aydın kamuoyunun ve Kürt siyasi çevrelerinin de bu çağrıya katılmış oldukları ve bunu tasvip ettikleri anlamı çıkıyor. Bu nedenle ben çağrıyı yerinde görüyorum.
Umarım PKK bu çağrıya kulak asar ve hemen koşulsuz olarak ateşkes kararı alır. Demokrasi güçlerinin de önü açılır Türkiye'de bir arada yaşamanın koşullarını hazırlamak için demokrasi güçlerinin demokrasiden ve insan haklarından yana olan çevrelerin arzusu yerine gelir. Hükümet ve devlette bu çerçevede gerekli önlemleri alır ve Türkiye bir huzura kavuşur.
Hükümetin bu çağrı karşısındaki tutumu ne olabilir ve ne olmalı?
Milliyetçi dalga yükseliyor ve bazı çevreler bunu istismar ediyor. Hükümet ikircikli bir konumda. Hem milliyetçi dalgaya katılarak bunu kullanmak istiyor hem de sorumluluk altında olan bir iktidar olarak bu soruna daha makul bir çözüm bulabilir miyim düşüncesi içinde.
Başbakan Diyarbakır'da ve ardından Şemdinli'de yaptığı açıklamaları bunun bir yönünü oluşturuyor. Ondan sonra yükselen milliyetçi dalgayı kendi istikametine çekme arzusu ve sanırım parti içinde de Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) yakın milletvekillerinin isteği doğrultusunda hareket etmek zorunda kaldığını ve milliyetçi akımı kanalize etmek istediğini gördük. Ama MHP'yle yarışamayacağı anlaşıldı.
Hükümetin şoven milliyetçi akımı desteklemede ve gerekli provokasyonları yapmada MHP'yle yarışamayacağını anlamasında ve aklı başına toplayarak demokrasi ve demokratik hakları savunmanda yarar var demiştim.
Sanıyorum bu çağrıdan hükümette memnun olacak ve bu sayede çifte standartlı durumdan kurtulmuş olacak. Ateşkes olursa hükümet daha makul bir çizgiye gelir diye düşünüyorum.
DTP'ye kurulduğunda bu yana PKK ile çizgisini ayıramadığı yönünde eleştiriler vardı. Daha öncede benzer çağrılar yapan DTP bu kez doğrudan PKK'ye yönelik bir çağrı yapıyor. Bu durum DTP'de bir değişimin işareti olarak okunabilir mi?
Bana öyle geliyor ki, bu aynı zamanda PKK saflarında da milletçi duyarlılığın yükselmiş olmasının kendilerinin aleyhine olduğu görüldü ve özellikle Avrupa kamuoyunda artık açıktan açığa PKK'ye karşı bir tavır alınıyor ve PKK'nin bir terör örgütü olduğunu hemen her çevrede artık söyleniyor.
Bütün bunlar PKK'nin bir geri adım atmak zorunda olduğunu ortaya koyuyor. DTP'nin yapmış olduğu bu çağrı PKK'nin makul bir çizgiye gelmesini yani silah bırakmasını da sağlayacak diye umuyorum.
PKK 23 Ağustos'ta iki aşamalı bir deklarasyon yayınlamış ve ateşkes için koşullar öne sürmüştü. PKK'nin bu çağrıya yanıtı ne olabilir?
PKK'nin ateşkes için şartlar öne sürdüğü deklarasyonu tamamen politikti. Türkiye'nin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) PKK için koordinatör ataması karşısında PKK deklarasyonla kendisinin terörist bir örgüt olmadığını, milliyetçi bir örgüt olduğunu, milli demokratik hakları savunduğunu dile getirdi ve koordinatörlerinde bunu dikkate almasını isteyen bir girişimde bulundu.
Oysa nesnel koşullarda olması gereken PKK'nin hiçbir şart ortaya koymadan ateşkes kararı almasıdır. Türkiye'deki demokrasi güçlerinin daha etkin olabilmesi ve taleplerini etkince savunabilmeleri için buna ihtiyaç var.
Kaldı ki bu terörü yürütmesinde hiçbir yarar kalmamıştır. Hiçbir sonuç alması da mümkün değildir. Makul olanı yapma gereğiyle karşı karşıyadır.
PKK'nin koordinatör atanması sürecinde böyle bir deklarasyon açıklaması gerçekçi bir yaklaşımdı ama hayat öyle bir noktaya getirdi ki bu noktada artık kendisine özellikle AB'den gelen mesajlar ve Avrupa kamuoyundan gelen tepkiler çok önemli bunun karşısında geri adım atmak zorunda kalacağı anlaşılıyor.
PKK'den şu ana kadar kayıtsız koşulsuz bir ateşkes kararı aldım diye bir açıklama çıkmadı. Umarım yeniden şartlar öne sürmeden ateşkes kararı aldım diyebilir.
Ben yaptığım açıklamalarda sık sık PKK derhal ateş kesmeli ve bütün kontenjanını yurt dışına çıkarmalıdır diyorum. PKK ise yaptığı açıklamalarda "yurt içinde bulunan elemanları yurt dışına çıkarmamamız çok zor hatta imkansız. Devletin buna destek vermesi, yardımcı olması, yol açması gerekiyor" diyorlar.
Bunların Türkiye'den çıkması için devlet yol açar çar mı açmaz mı o benim bileceğim bir şey değil. Türkiye'de kalırlarsa devlet ister istemez dağ başında bulunan insanları tasfiye etmek mecburiyetindedir çünkü devletin görevi odur.
DTP'de başta Meclis ve hükümet olmak üzere tüm çevrelere de sorunun demokratik çözümü için çağrıda bulunuyor. Sizce bu süreçte aydınlara ve demokratik çevrelere düşen görev ne?
Her koşulda PKK'nin kayıtsız koşulsuz ateşkes kararı almasını talep etmeleri gerekiyor. Ateşkes kararının alınması, silah bırakılmasını sağlamak, kanın akmasın durdurmak gerekiyor. Bu aşamada yapılması gereken budur bundan daha öteye bir talepte bulunmak bence haksızlık olur.
Ondan sonraki aşamada onlara görevler düşebilir. Türkiye'de nasıl bir demokrasi gerekiyor? Bu demokrasinin koşulları nelerdir? İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi neyi gerektiriyor? Bu doğrultuda hükümete öneriler getirmeleri mümkündür. Ama bunlar sonraki aşama. (KÖ)