Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Avukatı Senem Doğanoğlu’yla “yargıya müdahale” tartışmaları çerçevesinde CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan ve HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir’in kamuoyu ile paylaştığı belgeler ve AKP kanadından gelen cevaplar üzerine konuştuk.
Doğanoğlu, “Suç duyurusu” konulu iki belgenin de “Şikayet” değil, “Görevlendirme” olduğu görüşünde.
HDP ve CHP’nin belgeleri
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen “Gizli” ibareli “Suç duyurusu” belgesini kamuoyuyla paylaştı.
Söz konusu belgede Gerçek Gündem sitesinde yer alan bir haberde cumhurbaşkanına yönelik iftira içeren ifadeler kullanıldığı ileri sürülerek “Sorumlular hakkında kanuni işlem yapılarak sonucundan bilgi verilmesini arz ederiz” deniyordu.
Belgenin paylaşılması üzerine AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı şunları söylemişti:
“(…) Cumhurbaşkanımıza iftira niteliği içeren bir yayın yer almış. Bu yayını dikkate alan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı, suç duyurusunda bulunuyor. (…) Bu şikayettir. Kesinlikle Anayasa'nın 138. maddesiyle ilişkilendirilemez."
HDP Sözcüsü Osman Baydemir de düzenlediği basın toplantısında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği “Suç duyurusu”nu kamuoyuyla paylaştı.
Belgede HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’yla ilgili söylediklerinin haberleştirildiği internet sayfalarının çıktılarının ekte sunulduğu belirtiliyor ve “Gereğinin takdir ve ifası ile yapılan işlem sonucundan ivedi bilgi verilmesini rica ederim” deniliyor.
“Görevlendirme”
Avukat Senem Doğanoğlu sözkonusu belgelerle ilgili şunları söyledi...
“Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ‘Suç duyurusu’nda Gerçek Gündem sitesinde yer alan bir haberde Cumhurbaşkanı’na iftira atıldığı hükmü veriliyor. Bu bahsi geçen haberle ilgili bir soruşturma başlatılmış mı ki, eylem iftira niteliğindedir deniyor.
“Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin görevi Cumhurbaşkanı’na yönelik çıkan herhangi bir habere dair takip yapmak değildir, bununla ilgili suç duyurusu da yapmak değildir.
“Hayati Yazıcı, Anayasa'nın 138. maddesine göre mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olduğunu söylüyor. ‘Sorumlular hakkında kanuni işlem yapılarak, tarafımıza bilgi verilmesi arz edilir’ cümlesi olmasaydı, belki ideal dünyada haklı olabilirdi.
“Hayati Yazıcı bunun ‘talimat’ değil, ‘şikayet’ olduğunu söylüyor. Eğer bir kişi suç duyurusunda bulunuyorsa, şikayetçi oluyorsa zaten bunun sonucu hakkında bilgilendirilmek durumundadır. Burada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği imzasıyla ‘Tarafımıza bilgi verilmesi..." bir hatırlatma değil, görevlendirmedir.
“Cumhurbaşkanlığı’nın gönderdiği yazıdan farkı yok”
TIKLAYIN - HDP SÖZCÜSÜ BAYDEMİR’DEN “YARGIYA TALİMAT” AÇIKLAMASI
“Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, özellikle kamusal meselelerde böyle bir takip sistemine sahip. Ancak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü sıfatıyla yine kendisine bağlı çalışan hakim-savcılara böyle bir yazı gönderildiğinde Cumhurbaşkanlığı’nın gönderdiği yazıdan pek bir farkı olmayacağı açıktır.
“Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün gerçekten başka hiç bir işi yok mudur?
“Mesela Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün tüm gözaltı giriş çıkış raporlarının İstanbul Protokolü'ne uyumlu olma zorunluluğuna dair 2015 yılından bu yana genelgesi vardır.
“Bütün ölü muayene otopsi işlemlerinin Minnesota Protokolü'ne uygun olması için yazmış olduğu genelge vardır.
“Bunlara dair kaç tane raporu incelemiş ve hakkında ihbarda bulunmuştur?
“İnsan hakları ihlali iddialarında yapılabileceklere dair çok fazla genelgesi vardır. Hangi birisiyle ilgili suç duyurusunda bulunmuştur? Onu da Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne sormak gerekiyor.” (EKN)