Siirt Üniversitesi’nde düzenlenen “Ötekilik ve Kirlilik: Dezavantajlı Toplum Kesimleri” konferansında Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mevlüt Özben önyargı ve ötekileştirme ilişkisini konuştu.
Dezavantajlı toplum kesimlerini oluşturan etmenlerin önyargı ve lekeler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Özben ön yargıların fırsat bulursa ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi ortaya çıkaracağını söyledi.
Kalıp Yargılardan
“Kalıp yargıların” toplumsal olaylar olduğunda “ön yargıya” dönüştüğünü belirten Doç. Dr. Özben damgalama kavramına dikkat çekti:
”Öteki sayılan insanın başına gelebilecek en büyük felaket damgalanmaktır. Bu damgalamalardan en yaygın olanı fiziksel engel, din ve etnisitedir. Damgalamalar neticesinde insanlar toplumda olumlu imaj yaratmak için kimliklerini gizlerler bazıları ise kendilerine vurulan bu damgayı sahiplenir.
"Örnek verecek olursa Amerika Birleşik Devletleri’ndeki siyahiler renklerinden dolayı vurulan bu damgalamayı siyah güzeldir diyerek olumluya çevirmeye çalışmaktadır.”
Doç. Dr. Özben kirlilik ve iğrenme kavramlarının birbiriyle yakın ilişkili olduğunu, toplumsal düzen saldırıya uğradığında kirliliğin dehşet verici tehlike haline geldiğini ifade etti.
Özben bu noktada Yahudi Soykırımı'ndan örnek verdi; Avrupadaki salgın hastalıkların kaynağının Yahudiler olduğu algısının yaratıldığı ve neticede Yahudilerin damgalanarak soykırıma ulaşan sürece girildiğini söyledi. (CK/EA)